Paylaş
Hürriyet Dünyası'ndaki ankette saat 17.00 itibariyle ankete oy veren 22 bini aşkın Hürriyet okuru, Ahmet Hakan'ın önerisini destekledi. 17 bini ise karşı çıktı.
Buna bir özgürlükler meselesi olarak bakınca, şahsen ben de memurların sakal bırakmasının serbest bırakılmasını destekleme eğilimindeyim.
Fakat halkın neredeyse yarısının buna karşı çıkıyor olması, bu serbestliğin tetikleyebileceği başka sorunların işareti gibi...
Bunun çözümü, oy birliği olmasa bile, bir oydaşma aramaktır.
Türkiye gibi coğrafi olarak büyük, kültürel olarak çeşitlilik arz eden ülkelerde bu oydaşma ancak mahalli düzeyde olur. Dolayısıyla bu soruna da merkezi değil, yerinden yönetimci bir anlayışla yaklaşmak en doğrusu.
Örneğin Manisa'da bir kasabada halk, tıraşsızlığı, bakımsızlıkla eşdeğer görüp kaymakamlıkta jilet gibi memurlarla muhattap olmayı tercih edebilir. Öte yandan bir Erzurum kasabasında bunun tam tersi bir kamu tercihi söz konusu olabilir.
Aynı şekilde, bu konuda tüm memurları aynı sepete koymak da yanlış. Çünkü her memur aynı işi yapmaz. Örneğin itfaiyecilerin sakal bırakması hayati tehlike teşkil edebilir.
Kısacası bu tür kararları tüm ülkeyi kapsayacak şekilde Ankara'dan dayatmaktır asıl yanlış olan...
Dünyada da uygulama bu yönde:
Japonya'da bir belediye dört yıl önce şikayetler üzerine memurların sakal bırakmasını yasaklamıştı.
İngiltere'de son 20 yılda sakallı-bıyıklı siyasetçilerin sayısı, tepeden bir dayatma olduğu için değil, seçmenin imaj algısı değiştiğinden, yani oy kaybetmemek için azaldı.
Ve ABD Yüksek Mahkemesi 1976'ta New York Emniyeti'nin polis memurlarına sakal yasağı uygulamasının Anayasa ihlali olmadığına hükmetti.
Öyleyse, erkeklerin sakal özgürlüğüne kafayı bu kadar takacağımıza, kamu yönetiminde hep unuttuğumuz tüm bu noktaları düzeltmeye çalışmalıyız ve cinsiyet eşitliğini de göz ardı etmemeliyiz:
Başlıktaki provokatif soruyu da bu yüzden sordum: Kadınların özgürlüğü ne olacak?
Mesela bugün açıklanan kabinede yine tek bir kadın bakan var --ki o da alışılageldiği gibi Aile Bakanı...
Oysa gelişmiş Avrupa ülkelerinde kadın bakanların kabinede oranı neredeyse yarıya yarıya. Yani nüfusa oranlı... Çünkü "normal" olan, "doğal" olan bu...
Kadınların Türkiye'de Aile Bakanlığı dışında bir kabine koltuğuna oturabilmesi için sakal bırakması mı gerekiyor sahi?
Bakın neyi hatırladım...
Bugün AB Bakanı olan Volkan Bozkır'ın geçen mayısta Twitter'da yazıp sonra sildiği o mesaj neydi:
"Eurovision Şarkı Yarışması'nı kazanan Avusturyalıya baktıkça, 'İyi ki bu yarışmaya artık katılmıyoruz' diyorum."
Malum, travesti şarkıcı Conchita Wurst sakallıydı...
Acaba Avrupa Birliği de bizim kabineye baktıkça "İyi ki bunlarla müzakereleri artık ciddiye almıyoruz" diyor mudur?
Paylaş