Paylaş
Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) militanları son olarak Irak'ta, Hz. Yunus ve Hz. Şit camilerini yıktı.
Suriye'de rejimin ve her kanattan muhalifin saldırıları nedeniyle yaşanan yıkım daha da büyük.
Dünyanın en büyük tarihi kapalıçarşısı olan Halep'teki El Medine Suk yakıldı.
Şam'ın eski şehri ağır hasarlı...
Krak des Chevaliers şatosu da...
Hz. Süleyman'ın Palmyra'sı da...
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan daha birçok tarihi mekan zarar görürken, tüm tarafların "İslam adına" yer aldıklarını iddia ettiği bir savaşta, İslam tarihinin şaheserlerinin hedef alınması nasıl açıklanabilir?
Halep'teki Ulu Camii'nin duvarları roketlerle yıkıldı...
Sermin'in en eski camisi yerlebir edildi...
İslam tarihinde önemli yeri olan Suriye'nin güneyindeki Busra harap oldu...
Ve onlarca türbe havaya uçuruldu.
Taliban 1500 yıllık Bamiyan Buddha heykellerini 2001'de dinamitlerken, bunların put olduğu gibi yanlış, fakat kendi fanatizmi açısından en azından tutarlı bir kanaatle hareket etmişti.
Bugün hiçbir mantık gözetmeden İslam'ı da tahrip eden bu İslamcı yıkımın izahı nerededir?
Müslüman toplumlar tarih bilincini ne zaman, nasıl kaybetti?
Öyle ki, Makrizi tarihine göre 1378 yılında Kahire'nin en saygın tekkesinden Muhammed Saim el Dahr adlı bir fanatik, "Puta tapıyorlar" diye meşhur Sfensk'in burnunu koparttığında, o İslam toplumu o şahsı "vandalizm" suçundan idam etmiştir.
Bugünkü dehşetengiz gerilemeyi durdurmak için, öncelikle bu tarihi bilmek ve bugünü, o gözle yorumlayabilmek gerekiyor.
Türkiye'de İslam bilginlerinin bu yöndeki çabalarını görüyoruz.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bu ay yaptığı açıklamada, "Günde ortalama bin Müslüman katlediliyor. Yüzde 90'ı kardeşi tarafından katlediliyor" diyerek çuvaldızı kendimize batırmıştı.
Fakat Libya'dan Afganistan'a bir "neo-Cahiliye Devri" yaşayan İslam dünyasının geri kalanında özeleştiriden çok, mezhepçi fanatizm seslerini duyuyor olmak, hiç umut verici değil...
Paylaş