Paylaş
"Tıklamalar ve beğeniler üzerine kurulu bir dünyada konumunuzu sürekli yenilemek ve pekiştirmek istersiniz. Tatmin olabilmek için fikirlerinizi giderek daha agresif, daha sert ve daha kutuplaştırıcı bir dil kullanarak belirtme ihtiyacı duyarsınız. Yankı odalarının kutuplaştırma eğilimi var. Buralarda önemli olan, rasyonel bir tartışmayı kazanmak değil, ego merkezci sert söylemlerle sesinizi duyurabilmektir. Dolayısıyla sessiz kalmış ve zayıflıklarıyla bizim bireysel güç algımızı artıracak kişileri hedef alırız. Yalan haberler kamusal alanın bu kutuplaşmış durumunun bir nedeni değildir. Yalan haberler, teknolojiyi kullanma biçimimizin doğal bir sonucudur. Yalan haberlerin bu kadar yaygınlaşmasında teknik nedenlerin yanı sıra kültürel gerçekler de var elbette. Yalan haberlerin karşıtının gerçekler olduğunu düşünürüz değil mi? Ama gerçekler pek sevimli şeyler değildir. Gerçekler size bir gün öleceğinizi söyler. Gerçekler size hiçbir zaman olmak istediğiniz kadar zengin olamayacağınızı söyler. Neden gerçekleri isteyesiniz ki?"
Rus asıllı göçmen bir ailenin çocuğu olarak İngiltere'de doğan ve yıllarca Rus televizyonlarında çalışan yazar Peter Pomerantsev'in bu sözlerini, bu ayki Mediacat'te okudum.
Toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel ve teknolojik alanlarda günümüzün en kritik sorunlarını özetliyor bu sözler.
Karşısındakini ikna etmeyi amaçlayan rasyonel tartışmaların yerini, sesi fazla çıkanın baskın geldiği egoist kapışmalara bıraktığı, kamusal alanın kutuplaşmaya ve cepheleşmeye zorlandığı, hakikatin güç kaybetmesiyle meydanın yalanlara kaldığı sosyal medya düzenini tasvir eden sözler...
Son bir haftada bu düzenin merkezinden, yani ABD'den gelen haberlere bakınca bile durumun vahameti anlaşılıyor:
Politico gazetesinin son araştırmasına göre ABD'de geleneksel medya kuruluşlarının en zayıf olduğu seçim bölgelerinde Donald Trump'a destek en yüksek oranda...
Araştırmada, özellikle yerel gazetelerin zayıf olduğu, yani örneğin çok az tiraj ve abone sayısına sahip olduğu yerler "haber çölleri" diye nitelenmiş.
Ana akım medyayı "yalan haber" yapmakla suçlayan Trump ise Washington Post'un da sahibi olan Amazon kurucusu Jeff Bezos'u "bitirmeye" karar vermiş.
Tüm bu tehlikeli dönüşümün tam ortasında yer alan Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg, ABD Kongresi'ne ifade verdi.
Daha önce birçok kez yazdığım gibi, kutuplaştırıcı paylaşımları daha fazla öne çıkaran bir algoritmaya sahip olan Facebook, Rusya'nın finanse ettiği Trump yanlısı yalan haberleri de milyonlarca insana gösterip ABD seçimlerini manipule etmekle suçlanıyor.
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici'nin bu haftaki yazısında vurguladığı gibi bir haberde karşıt görüşlerin yansıtılması gazeteciliğin temel bir ilkesidir.
Oysa sosyal medyada herkes sadece kendisinin ve kendisi gibi düşünenlerin sesini duyuyor ki "yankı odası" denen de budur.
Geçen yıl ABD'de yapılan bir araştırma, Twitter'da siyasi konularda karşıt görüşlü kullanıcılar arasında nasıl bir ayrışma olduğunu şöyle gösteriyor:
Bu zorlayıcı ortamda ABD'de geleneksel medyanın farklı aktörleri çözümler geliştirmeye çalışıyor.
Siyasi baskı altındaki Washington Post dijital alanda başarısını 1 milyon aboneyi geçerek tescilledi. NYT ve The Guardian gibi bu gazete de, gazeteciliğin hem siyaset hem de reklamverenden bağımsızlığını kazandığı, gücünü sadece okurdan alan bir geleceğe göz kırpıyor.
Ama her gazete, dünyanın en zengin insanı olan Bezos'un mali gücününün de desteğiyle, son derece geniş kaynaklara sahip olacak kadar şanslı değil. Örneğin Colorado'nun 125 yıllık yerel gazetesi Denver Post bir "hedge" yatırım fonuna satıldıktan sonra geçen hafta yeni işverenlerine isyan bayrağı açtı.
Geçmişte dokuz Pulitzer ödülü kazanan ancak satılmasının ardından hızla küçülen Denver Post'un "Haber önemlidir" başlıklı manşetinde yeni sahipleri "akbaba kapitalistler" diye niteleniyor ve şöyle deniliyordu: "Colorado eyaleti layık olduğu gazeteyi talep etmeli. Denver şehri, haberciliği destekleyen bir gazete sahibini hak ediyor."
Sosyal medya düzeninin demokrasiyi aşındırdığı ortada ve neye layık olduklarını her ülkede vatandaşlar kendileri belirliyor. Her ülkede farklı, bazısı birbiriyle çelişen manzaralar görüyoruz.
İşte ABD'de hem bir Trump gerçeği var, hem de Mark Zuckerberg'i Kongre önünde hesap vermek zorunda bırakan bilinçli bir kamuoyu baskısı...
İşte Avrupa'da...
Bir yanda popülizmle iktidara gelip çoğulculuk ve sivil toplum karşıtı bir ajandayla demokrasiyi otoriterliğe dönüştüren Macaristan'ın Viktor Orban'ı...
Öte yandaki Slovakya'da ise gazeteci Jan Kuciak'ın bir yolsuzluk haberini araştırırken öldürülmesi üzerine sokaklara dökülen onbinlerce protestocunun tepkisiyle istifa eden Başbakan Yardımcısı Robert Kalinak...
* * *
Özetle, demokrasinin kırılganlığını çağımızda bir kez daha gördük ve onun korunması için her sesin duyulduğu, çoğulculuğa dayalı platformlara ihtiyaç olduğu aşikar.
Türkiye'ye dönersek, bu platform, Harleyci motosikletçilerle başörtülü kadınların aynı mekanda hayatı kutlayabildiği Adana Portakal Çiçeği Karnavalı gibi etkinlikler de olabilir; on yıllardır her siyasi görüşten, her yaştan insanın, ilgisini çeken haber ve yorumları bulabildiği Hürriyet gibi medya kuruluşları da...
Bu çoğulcu platformlar, sosyal medyanın sanallığına karşı gerçek hayatın hakikatlerini tahkim ediyor.
Ama Pomerantsev'in dediği gibi, gerçekler pek sevimli şeyler değildir. Bazen bildiklerinizle, inançlarınızla ve beğenilerinizle büsbütün ters düşerler.
Siz gerçeği öğrenmek istediğinize emin misiniz?
Ve gerçeği öğrenmeye layık mısınız?
Yeni Medya İletişim Ağı'ndan Kısa Kısa
* 'Lord of the Rings'in yayın hakları için Netflix ile yarışan Amazon, 250 milyon dolarlık teklifle kazanan taraf oldu. Prodüksiyon maliyetleri de düşünüldüğünde Tolkien şaheserinin dizi olarak ekrana aktarılmasının maliyeti 1 milyar doları geçecek. Gelmiş geçmiş en pahalı dizinin iki yıl içinde ekranlarda olması bekleniyor. (Detay)
* Knowhere News isimli haber sitesinin bütün haberlerini yapay zeka hazırlayacak. Site, yapay zekayla yapılacak haberlerin tamamen tarafsız ve gerçekçi olacağını iddia ediyor. (Detayı)
* Teknoloji Zirvesi' nde konuşan Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, çok yakında Türkçe konuşan yerli ve milli yapay zekanın geleceğini söyledi. (Detayı)
* Facebook, kullanıcı verilerini uygunsuz şekilde kullanmış olabileceği suçlamalarının üzerine Cambridge Analytica'nın ardından bir şirketin hesabını daha askıya aldı. (Detayı)
* YouTube'da çocuklara tehdit arz eden videolar meselesini daha önce yazmıştım. YouTube bu konuda bir adım attı ve video önerme algoritmasını Kids uygulamasında devreden çıkarıp insanlar tarafından kontrol edilmesine başladı. (Detayı)
* Çocuk, tüketici ve mahremiyet hakkı savunucularının yer aldığı 23 kurumdan oluşan bir ittifak, Google’ı 13 yaş altındaki çocukların kişisel bilgilerini toplayıp, çocuklara yönelik reklam yaparak onları koruyan yasaları ihlal etmekle suçladı. (Detayı)
Bu bölümdeki gelişmeleri, gazetecilik öğrencileri, iletişimcilik profesyonelleri ve akademisyenlerle oluşturduğumuz ağda paylaşıyor, tartışıyoruz. Bu hafta iletişim ağımız üzerinden bu bölüme Turan Yiğittekin ve Gökhan Korkmaz katkıda bulundu. Siz de bu bilgi paylaşım ağına katılmak isterseniz, bana bir e-posta göndermeniz yeterli: ekizilkaya@hurriyet.com.tr
Paylaş