Paylaş
Yine terör, yine kargaşa ve yine insanlık onuru ayaklar altında.
Neden bu kadar kötülüğün olduğu bir dünyada yaşıyoruz? Çünkü insanlık olarak kötüyüz. Ama az ama çok; kötüyüz.
Bir düşünelim; içinde yaşadığımız bu mavi gezegenin, suların, ağaçların, gökyüzünün ya da çimenlerin kötü olması mümkün mü?
Acaba Allah henüz bizi yaratmadan önce yeryüzünü kötü bir yer olarak mı yarattı yoksa bize emanet kılmış olduğu bu eşsiz yeryüzünün yeşilini ve mavisini biz mi kırmızıya boyadık?
İnsan dışındaki canlıların yani hayvanlar âleminin kendine göre bir sistemi ve kuralları olduğu bir gerçek.
Birbirlerine karşı ahlâki sorumluluk ve yükümlülüklerinin olmadığı da. Peki ya insan?
O insan ki, hayvanlara rahmet okutacak kadar yaratılışına aykırı davranan, iyiye yönelmesi ve erdemli olması beklenirken zalim, doyumsuz, acımasız ve bencil olan.
Kendisini kimin var ettiğini, neden var olduğunu ve varlığının bir amacı olduğu gerçeğini unutan ve hiç ölmeyecekmiş ve yaşadığı hayatın hesabını hiç vermeyecekmiş gibi eylemlerde bulunan insan.
İşte, yeryüzündeki kötülüğün sebebi bizzat kendi elimizle hazırladığımız, karşısında dik durmayarak sessiz kaldığımız, bana dokunmayan yılan bin yaşasın dediğimiz, bizden kimseye bir şey olmamış diyerek kanal değiştirdiğimiz ve aman üzerime sıçramasız diyerek sindiğimiz kötülüklerimizdir.
‘Neden dünyada bu kadar kötülük var’ diye Allah’ı suçlayacağımıza asıl hesap günü bu soruyu bize sorduğu zaman ne cevap vereceğimizi düşünmemiz gerekir Allah’a.
ALLAH NEDEN BU KÖTÜLÜKLERE ENGEL OLAMAMAKTADIR?
Belkİ de çoğu insanın kafasına takılan temel bir sorudur bu.
Dünyada neden kötülük vardır ya da iyilik sahibi olduğu kabul edilen Allah, neden bu kötülüklere engel olmamaktadır?
Bu şekilde sorular sorulması, temelde bir gerçeğe dikkat edilmemesinden kaynaklanır.
Ayetler bize, bu dünya hayatının bir imtihan yeri olduğunu söyler. Bir anlamda Allah’ın ayetlerine göre yaşamanın yani kulluğun hakkını verme yeridir burası.
Ancak bu imtihanın gerçekleşebilmesi için olmazsa olmaz bir gereklilik vardır ki o da insanların tercihlerini özgür bir şekilde yapabilmeleri için özgür iradeye sahip olmalarıdır. Zira ancak özgür iradeye sahip olan bir insan imtihan edilebilir.
Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz. (Enbiya suresi 35)
ÖZGÜR İRADENİN BEDELİ
Özgür iradeye sahip bir insanın dilediğinde kötülük yapabiliyor yani kötülüğü tercih edebiliyor olması gerekir. Bu sebeple özgür iradenin ve imtihanın bir sonucu olarak dünyada iyilikler ile birlikte kötülükler de var olmalıdır.
Ancak Allah, kullarının iyiliklere yönelmesini, kötülüklere karşı ise her anlamda mücadele etmesini istediği için vahiy yoluyla insanlara iyi, kötü, doğru ve yanlışın ne olduğunu hatırlatmakta, yapılan hiçbir iyilik ve kötülüğün karşılıksız kalmayacağını bildirmektedir.
Dolayısıyla dünyada kötülüğün olmasını isteyen Allah değildir. Ancak insanın özgür iradesiyle imtihan edilip iyilik ve kötülükten birini tercih etmesinin başka bir yolu yoktur.
İnsanlar özgür iradeleri ile seçimlerini yaparlar. Bu seçimleri sebebiyle de bazen kendi ellerinin hazırlamış olduğu şeyler sebebiyle başlarına birtakım kötülükler gelir.
Dolayısıyla kötülüklerin sebebi Allah değil bizzat insanın kendisidir.
Bununla birlikte kötülük sadece birine sözlü ya da fiili etkide bulunmak değil, hakkın yanında yer almamak, adaletsizlik yapmak, başkalarına yapılan zulümler karşısında sessiz kalmak, Allah’ın ayetlerini yalanlamak, dikkate almamak ve Allah tarafından belirlenmiş sınırları ihlal etmektir.
İnsanlara rahmetimizi tattırdığımız zaman buna sevinirler; fakat kendi yapıp ettikleri sonucunda başlarına bir bela gelince de bütün ümitlerini yitirirler! (Rum suresi 36)
Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor. (Şura suresi 30)
Bununla birlikte Allah, kötülüklerin değil iyilik ve güzelliklerin kaynağıdır. Hatta bu konuda peygamberimiz uyarılır.
Sana iyilikten her ne gelirse Allah’tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahit olarak Allah yeter. (Nisa suresi 79)
Allah, yaratmış olduğu kullarına kılavuzluk etmekte, doğru yolu göstermekte ancak seçim hakkını kulun kendisine bırakmaktadır.
Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden yarattık da onu işitici, görücü yaptık. Biz ona yolu gösterdik; artık o ya şükredici olur ya da nankör. (İnsan suresi 2-3)
ÖZGÜR İRADESİZ DÜNYA DAHA MI İYİ OLURDU?
Özgür iradeye sahip insanların olduğu bir dünya, özgür iradesi olmayan insanların yaşayacağı bir dünyadan daha anlamlı ve değerlidir.
İmtihanın bir gereği olarak Allah’ın özgür iradeye sahip varlıkların sadece doğru olanı seçmelerini zorunlu kılması düşünülemez.
Böyle olsa o kişiler gerçek anlamda özgür bir iradeye sahip olamazlar.
Anlamlı ve değerli olan ise doğrunun özgür irade ile tercih edilmesidir.
İnsanların kendi iradeleri ile ahlaken iyi olabilmelerinin mümkün olan tek yolu yine kendi iradeleri ile ahlaken kötü olanı da seçebilmeleridir. Dolayısıyla kaçınılmaz olarak iyilikle birlikte kötülüğün de bulunması ve insanların özgür iradeleri ile bu ikisinden birini tercih etmesi gerekmektedir.
Özgür iradesiyle kötülüğü tercih eden birinin sorumluluğu Allah’a yüklenemez.
İnsanların kötülüğü tercih edip yoldan çıkmaları, Allah’ın her şeye gücü yeten, merhametli ve iyiliğin kaynağı olduğu gerçeğini değiştirmez. Çünkü ahlaki kötülüğün meydana gelmesini engellemenin yolu, ahlaki iyiliğin imkânından kesinti yapmaktan geçer.
Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendi kendilerine zulmediyorlar. (Yunus suresi 44)
Paylaş