Allah'ın sınırlarını aşmayın

Allah’ın sınırlarını aşanlar, zalimlerin ta kendileridirler. (Bakara suresi 229)

Haberin Devamı

Allah’ın sınırlarının aşılması, emir ve yasaklarının dışına çıkılması anlamına gelmektedir. Allah’ın insanları doğruya ve iyiye yöneltmek için göndermiş olduğu dini buyruklarda aşırılıklara sapmamak ve Allah’ın belirlediği sınırlara riayet etmek gerekir.

Şüphesiz dinin tek sahibi yüce Allah’tır. Bu yüzden kulun, Allah’ın din adına belirlediği sınırları aşması yasaklanmıştır.

Ayetlerde: “De ki: Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysaki Allah, gökte ne var, yerde ne var hepsini bilir. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir” (Hucurat suresi 16) denilmekte ve din adına asılsız iddialarda bulunan kişilere de; “Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz?” (Kalem suresi 37) ve “Eğer doğru sözlülerseniz, hadi getirin kitabınızı” (Saffat suresi 157) denilerek meydan okunmakta ve dini konularda Allah’ın sınırlarına riayetin önemine dikkat çekilmektedir.

Ayetlerde, Hıristiyan din adamlarının Allah’ın rızasını kazanmak için dinde olmayan inanç ve uygulamaları dine ilave ettiklerine, ancak buna riayet edemediklerine dikkat çekilir:

“Bir bidat olarak (sonradan) ortaya çıkardıkları ruhbaniyeti, onlar üzerine biz yazmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona gerektiği şekilde saygılı olmadılar.” (Hadid suresi 27)

Görüldüğü gibi niyet iyi dahi olsa kul için sınırı çizen yüce Allah’tır. Bu sebeple kula düşen, Allah’ın sınırlarına riayet etmek ve bu yolla Allah’a olan teslimiyetini ifade etmektir.


KURAN'DAKİ MÜSLÜMAN NASIL BİR İNSANDIR: SORUMLULUK
KURAN’a göre Müslüman, insanlığın sorunlarını kendine dert edinen ve bunları çözmek için aktif olarak erdemli eylemlerde bulunandır.

Müslüman olmanın ilk şartı, insan olmaktır.

İnsani ve evrensel olan değerlere karşı duyarlı olmaktır.

Evrensel olan insani değerler, Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelen tüm ilahi mesajlarda vurgulanmış ortak değerlerdir.

Evrensel insani değerlere rağmen bir İslam anlayışı mümkün değildir.

Kuran ayetleri her fırsatta inananları hayra ve barışa yönelik eylemlere sevk etmekte ve aktif olarak bu eylemlerin yanında yer alarak ve önde gidenleri, kendi halinde kendine iyi olanlardan üstün tutmaktadır.

“Ve oluşta önde gidenler, yarışta önde gidenler. İşte onlardır (Allah’a) yaklaştırılanlar.” (Vakıa suresi 10-11)

Kuran’da açık bir şekilde, erkek veya kadın her bireyin, iman etmenin verdiği sorumluluk bilincinden hareketle iyiliği önerdiği, kötülüğü ise önlediği görülmektedir:

“İnanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin dostudur. İyiliği önerirler, kötülüğü önlerler...” (Tövbe suresi 71)

Yine Kuran ayetleri kendilerine vahiy sorumluluğu verilmiş inananlar içinden nefsine zulmederek kötülüğe bulaşan, iyiliği kendi ile sınırlı olup pasif olan ve aktif bir şekilde hayırlı işlerde yarışarak önde giden üç tip insandan bahseder:

“Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda yarışır öne geçer. İşte en büyük fazilet (erdem) budur.” (Fatır suresi 32)

Kendi halinde bir insan olmanın ya da halk arasındaki ifadesiyle suya sabuna dokunmayan veya etliye sütlüye karışmayan biri olmanın yeterli olmayacağı açıktır.

Allah’ın kendi yolunda mücadele ederek hayırlarda yarışanlar ile bir anlamda kendine Müslüman olanları bir tutmayacağı da açıktır:

“İnananlardan bir mazereti olmaksızın mücadeleden kaçınanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla çaba gösterenler bir olamaz: Allah mallarıyla ve canlarıyla elinden gelen çabayı sarf edenleri mücadeleden kaçınanlardan daha yüce bir mertebeye çıkarmıştır. Allah bütün inananlara nihai güzellikler vaat etmesine rağmen, yolunda üstün gayret harcayanları yerinde sayanlara muhteşem bir ödül vaadiyle üstün tutmuştur: Katından yüce mertebelerle, mağfiret ve rahmetle... Zaten Allah sonsuz bağışlayandır, sınırsız rahmetin kaynağıdır.” (Nisa suresi 95-96)


SİBERNETİĞİN VE ROBOTİĞİN ÖNCÜSÜ: EL CEZERİ (1136-1206)
MÜSLÜMAN mucit, makine mühendisi ve matematikçi Cezeri, sibernetiğin ve robotiğin öncüsü olarak gösterilir. Geliştirdiği ‘mekanik hizmetçi’, haznelerdeki su seviyesine göre, ne zaman su, ne zaman meyve, ne zaman içecek sunacağına otomatik karar vermekteydi.

Cezeri’nin tasarımladığı bu alet, tarihteki ilk otomatik robot olarak bilinir. Bir sonraki robot, Cezeri’den 600 yıl sonra yapılacaktır.

Ölçekli maketler kuran Cezeri, çok büyük kesinlikle zaman ölçen mum ve su saatleri geliştirmiştir.

İlk müzik otomatını yapan Cezeri’nin geliştirdiği su gücü ve basınç etkisinden yararlanarak kendi kendine denge kuran ve ayarlama yapan otomat teknolojisi, hâlâ modern hidromekaniğin temelini oluşturmaktadır.

Ünlü eseri Kitab-ül Hiyel’de, 100 civarı makinesinin detaylı planını ve nasıl yapılması gerektiğini yazmış, buluşlarını gizli tutmayıp insanlıkla paylaşmıştır.

El Cezeri’nin kendisinden 150 yıl sonra yaşayan Leonardo da Vinci’yi etkilediği iddia edilmektedir.

Yazarın Tüm Yazıları