Paylaş
Biz nankörlük ederek hak ettiği değeri vermesek de Allah’a, o hak etmediğimiz kadar bize değer vermiştir. Bunun sebebi bellidir. Biz nefsimize zulmederek yüz çevirsek de Allah’tan, O yine de rahmet ve sevgisi ile bize fırsat vermiştir. Çünkü biz, dünyalık sevgi ve tutkulara karşı zengin ama Allah’a olan sevgi ve muhabbetimizde fakirken, o bize olan sevgi ve rahmetinde zengin ve cömerttir. Hak etmediğimiz bir durum ve davranış ile karşılaştığımızda ve üstelik sevdiğimiz insanlar bize bunu yaptığında derin bir sarsıntı duyuyor ve haliyle bunu hak edecek bir şey yapmadığımızı düşünüyoruz.
Peki, nasıl oluyor da kendimize hak etmediğimiz şekilde davranılmasını istemiyorken Allah’a hak etmediği bir şekilde davranabiliyor ve onunla aramıza mesafe koyabiliyoruz? Nasıl oluyor da bize hiç ama hiç ihtiyacı olmayan ve dilediği anda bizi yok edebilecek olan Rabbimize gönül koyar ya da naz yapar gibi davranabiliyoruz?
GERÇEK YAKINLIK ALLAH İLE KURULANDIR
Bizim için çok değerli olan ve çok sevdiğimiz biri ile aramız açılsa günlerce kendimize gelemiyorken sevilmeyi en çok hak eden ve bizi herkesten çok seven Rabbimiz ile aramızı açıyor ve bundan dolayı hiç üzüntü duymuyoruz. İnsan çok sevdiği ve güvendiği insanların yakınında olmak ister. Zorluk ve sıkıntı anında onlardan destek alır. Esasen gerçek anlamda iman bilincine erişmiş kul için insanı tam olarak tatmin edecek yakınlık Allah ile kurulandır. Nasıl bir durumla karşı karşıya olursak olalım en fazla değeri Allah’a vermemiz ve yine en fazla ona yakın olmamız gerekir. Çünkü insan en fazla Allah’a yakın olduğu zaman güvende hisseder kendini. Allah bizi bu kadar seviyor ve bize yakın duruyorken nedir bizdeki bu soğukluk, uzaklık ve güvensizlik?
Şüphesiz Allah kendisine yakın olmak isteyen kullarına yakın olan ve onların yakarışlarına en güzel şekilde karşılık verendir: “Yalnız Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse günahlarınız sebebiyle ondan bağışlanma dileyin ve sonra da tövbe ve pişmanlık ile ona yönelin. Şüphesiz benim Rabbim, (kendisine yönelen herkese) yakınlık gösterendir, (dualara) en güzel şekilde karşılık verendir.” (Hud suresi 61)
BUNLARI BİLİYOR MUYUZ?
KURAN ÜZERİNE YEMİN EDİLEBİLİR Mİ?
“KURAN üzerine yemin ederim” ya da “Ekmek Kuran çarpsın” şeklindeki yemin türleri ve Kuran’a el basmak şeklindeki uygulamalar halk arasında oldukça yaygındır. İlk bakışta insanların Kuran’a verdikleri kutsallık ve önemin bir neticesi olarak bu türden yeminlerin edildiği düşünülebilir. Ancak Kuran’ın yemin ya da başka bir şey için araç haline getirilmesi hele ki bir kandırmaca söz konusu ise buna alet edilmesi kabul edilemez. Bir kişi yalanı tabiat haline getirmişse şayet Kuran’a el basması onu bu yalandan alıkoymaz. Sadece Kuran’ı yalanına alet etmiş olur. Gerçek anlamda iman etmiş ve imanının gereklerini olabilecek en güzel şekilde yerine getirmeye azmetmiş bir kişinin ağzından çıkacak her söz yemin niteliğinde güvenilir söz olmalıdır. Durum böyle olunca Allah’ın, Kuran’ın ya da dinin üzerine yemin etmek gibi bir ilave dayanağa gerek kalmamaktadır. Kuran’ı yeminlerimize araç değil hayatımıza amaç haline getirmemiz gerekir.
Paylaş