Paylaş
Müslümanların ramazanda oruca hazırlık yapmak için bu vakitte yedikleri yemeğe sahur yemeği denilir.
Geçmiş dönemlerde ramazan ayının başlangıcı, sahur vakti ve iftar vakti belirlenirken şimdiki kadar gelişmiş imkanlar yoktu. Ramazanın gelişi, iftar ve sahur vakitleri gibi ahaliye bildirilmesi gereken durumlar top patlatılarak, kandiller yakılarak, mahyalar kurularak haber edilirdi.
Her mahallenin görevlileri, bekçileri mahalleliye sahur vakti geldiğini davul çalarak haber verir. Bu gelenek iftar vaktinde ve bayram günlerinde de sürdürülür. Bursa’nın Yıldırım İlçesi’nde bulunan Emir Sultan Mahallesi’nde ise bu gelenek farklı bir şekilde sürdürülür. Emir Sultan Hazretleri’ne duyulan saygıdan ötürü bu mahallede davul çalınmaz. Görevliler sahur vakti sokaklarda ‘’haydi pilavaaa! Haydi pilavaaaa!’’ şeklinde bağırarak komşularına sahur vakti geldiğini duyururlar. Bu gelenek günümüzde hala sürdürülen bir Bursa ramazan geleneğidir.
Bu gelenekten anlaşılacağı üzere pilav sahur sofralarında kendine yer bulan bir yemektir. Günümüzde yalnızca kahvaltılık ürünlerin kendine yer bulduğu sahur sofraları; geçmişte pilav ile beraber makarnalara, eriştelere, ketelere, börek-çöreklere, çorbalara ve hatta et yemeklerine yer açmıştır. Bunların yanında kuru ve yaş meyveler ile hazırlanan şerbetler, hoşaf ve komposto özellikle yaz ramazanlarındaki sahur sofraları için olmazsa olmazdı.
Hamur işlerinin iftara kadar olan sürede kişiyi tok tutacağına inanılırdı. Bu sebeple Anadolu’da hanımlar ramazan öncesi bahçelerinde saçı yakarlar ve yufkalar pişirip saklarlardı. Bu yufkaları ramazan ayı boyunca iftar ve sahur sofralarında çeşitli böreklere dönüştürürlerdi.
Bursa’da ise simit makarnası denilen; bir çeşit susamsız simit olan hamur işi sahur yemekleri için çok önemlidir. Simit makarnası et suyu, yoğurt, su ile ya da çay ile ıslatılır ve üzerine peynir, ceviz dökülerek yenilir. Şimdilerde unutulmuş olsa da Tarihi Yerkapı Fırını hala her ramazan ayında sahur için simit makarnası pişiriyor.
*
İstanbul ramazanlarında ise sahur sofralarında pek hamur işine rastlanmaz, bir gece pilav bir gece taygan ismi verilen makarna pişer, dil ya da gerdan etinden hazırlanan söğüşler sahur sofralarında bulunurdu.
Yaz ramazanlarında iftar ile sahur arasındaki zaman farkının olması sebebiyle; Anadolu’da iftar davetine gidilen evde yatıya kalınır ve sahur da o evde yapılırdı. Kış ramazanlarında sahur davetleri olmaz ancak yaz ramazanlarında sahur davetleri sıkça tertip edilirdi.
Varlıklı kimseler konaklarında sahur vakti sofralar kurar ve ihtiyaç sahiplerine kapılarını açarlardı. İftar vakti de iftar sofrası kurulduğundan, iftara gelen ihtiyaç sahipleri kendi getirdikleri kap-kaçaklara iftar yemeklerinin bir kısmını koyar ve sahur yemeği yapardı.
Hibiskus Şerbeti
Malzemeler:
2 litre su
2 yemek kaşığı kuru hibiskus
5-6 adet karanfil
2 adet çubuk tarçın
6 yemek kaşığı şeker
1 çay kaşığı limon tuzu
Yapılışı:
Suyu tencereye alın ve ocağın altını yakın. Suyunuz ısınmaya başladığında çubuk tarçın ve karanfilleri ekleyin ve 5 dakika kadar kaynatın ve tarçınları içinden alın. Hibiskuları, şekeri, limon tuzunu da ekleyin ve ocağın altını kapatın. Tencerenin kapağını kapatıp 30 dakika kadar demlendirin. 30 dakika sonra ince bir tülbent ile şerbeti süzün. İyice ısısını kaybedince buzdolabına alın ve soğuk olarak servis edin.
Afiyet olsun.
Paylaş