Evliya Çelebi Seyahatnamesi 1

Bu hafta başlayacağımız yazı dizisinde Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde anlatılan Mutfak Kültürünü ele alacağız. Seyahatnamede verilen bilgileri doğru anlayabilmemiz için önce eseri doğru yorumlamamız gerekiyor. Bundan dolayı bu hafta birinci bölümde Evliya Çelebi’yi ve seyahatnamesini inceleyelim istedim.

Haberin Devamı

Osmanlı kaynaklarında Evliya Çelebi’den bahsedilmez. Bu sebeple hayatı ve kim olduğu hakkında da seyahatnamesinden elde edilen bilgiler bizlere ışık tutar. Seyahatnamesinde ‘’Bu hakir-i pür-taksir Evliya-yı bi-riya [...] bin yigirmi Muharremü’l Haram’ın onuncu günü yevmi aşura’da vücuda gelüp..’’ notlarıyla 25 Mart 1611 yılında Unkapanı’nda doğduğunu belirtmiştir. Evliya Çelebi doğduğunda 70 küsür yaşında olan babası sarayda kuyumcu başıydı. Kanuni döneminde bir çok sefere katılan ve 1. Ahmet döneminde Sürre Emini olarak Kabe’ye giden baba 117 yaşında vefat etmiştir. Annesi ise Abaza kökenli olup Sadrazam Melek Ahmed Paşa’nın yakın akrabasıdır. Aynı zamanda Evliya Çelebi dönemin başka devlet adamları ile de anne tarafından akrabaydı.
*
Evliya Çelebi dini eğitimi ileri derece olan bir hafızdır. Aynı zamanda sesi güzel, musiki yeteneği olan bir bestekardır. 25 yaşındayken Ayasofya’da sekiz saat ezberden kuran okuduğunda Sultan’ın ilgisini çekmiş ve saraya davet edilmiştir. Bu davetten sonra 2 yıl sarayda kalır. Enderun’da eğitimi devam eder. Şiir, yazı ve musiki dersleri alır. IV. Murad’ın meclisine girer ve okuduğu şarkılar, anlattığı fıkralar ile Sultan ile samimiyetini arttırır. 1638 yılında Bağdat seferinden önce, 40 akçe yevmiye karşılığında sipahi ocağına katılarak saraydan ayrılır ve İstanbul dışındaki seyahatleri bu vesileyle başlar.
*
Evliya çelebi okurlarına hiç durmadan yaptığı seyahatlerin sebebini gördüğü bir rüyayı sebep sunar. Henüz 19 yaşındayken Hazreti Pegamber’i rüyasında gören Evliya, şefaat Ya resulallah diyeceğine heyecandan seyahat Ya Resulallah der. Uyandığında dönemin alimlerine ve şeyhlerine rüyasını tabir ettirir. Onlar da Allah’ın emriyle ‘’seyyah-ı alem’’ olacağını bildirirler ve gördüklerini yaz diye tembih ederler. Bunun üzerine ilk kitabı İstanbul ve çevresini anlatır.
1640 yılında saraydan ayrıldıktan sonraki ilk seyahati Bursa’ya olur. Bursa’da başlayan seyahat, Karadeniz kıyıları, Trabzon, Abaza, gürcistan, Girit, Erzurum, Tebriz, Merzifon, Ankara, Konya, Antakya, Suriye, Filistin gibi ziyaretlerle 51 yıl devam eder.

Haberin Devamı

Eviya Çelebi Seyahatnamesi

Haberin Devamı

Söz konusu eser onlarca farklı konuya değinen ve bu konular hakkında çok zengin bilgiler içeren bir eserdir. Farklı bakış açılarıyla okunduğunda farklı araştırma konuları ortaya koyar. Bu çok katmanlı yapısıyla benzersizdir.
Evliya Çelebi 17. yüzyılda yaşamış, elli bir yıl boyunca seyahatlerinde gördüklerini, duyduklarını, katıldığı seferlerde edindiği bilgileri bazen abartarak, bazen de efsanelerle gerçek hayatı birbirine karıştırarak anlatır. Benimsediği bu tarz ile anlattıkları Osmanlı döneminin coğrafi, siyasi, toplumsal ve duygusal yapısını aktarır. Bizlere kaynak oluşturacak gündelik yaşam, mutfak kültürü hakkında da ayrıntılı bilgi verir.
Seyahatnamede yüzlerce şehir hakkında tasvirler vardır. Yazar belirli bir hiyerarşik kalıp ile şehirlerin idari yapısını ve mimari eserlerini aktardıktan sonra bölge halkı hakkında gözlemlerini dile getirir. Bölgede kullanılan kadın-erkek isimlerini, insanların giyim kuşam alışkanlıklarını, konuştukları dil, lehçe, beslenme alışkanlıklarını, meşhur ya da övülmeye değer ürünlerini ve özellikle gıda ürünlerini kaydetmiştir. Yarım asır boyunca kaydettiği bu bilgiler bize saray ve İstanbul dışındaki mutfak kültürü hakkında çok önemli bilgiler verir.

Haberin Devamı

EVLİYA ÇELEBİ’NİN DİLİ

Evliya Çelebi’nin kendine özgü bir üslubu ve kendine özgü dil bilgisi kuralları vardır. Bu kurallar dolayısıyla Evliya’yı Okuma Sözlüğü dahi bile hazırlanmıştır. Yazarın kelime haznesi ve yaptığı kelime oyunları Evliya Çelebi’ye mahsus bir Osmanlıca olarak yorumlanmaktadır. Bu yüzden Seyahatname’de anlaşılması zor bazı terimler mevcuttur.

KELİMELER UYDURUR

Seyahatnamenin en göze batan dil özelliği Evliya Çelebi’nin türettiği kelimelerdir. Bu kelimelerin bazıları dönemin yazım kurallarına da uygun değildir. Örnek vermemiz gerekirse; Arapça kökenli çoğul kelimeleri sonuna -ler -lar takısı ekleyerek ikinci defa yeniden çoğullaştırır. Meşrubat çoğul bir kelimedir ancak yazar meşrubatlar olarak kaleme almıştır. Bir diğer taraftan da Türkçe kelimeleri Arapça kurallarıyla çoğullaştırmış ve uydurma bir dil ortaya çıkartmıştır. Peynir’e penayir dediğinde peynirleri, incire enacirler dediğinde incirleri kastetmiştir. Bazen de şalgam yerine şargam, hamsi yerine hapsi kelimelerini kullandığı gibi kelimelerde harf değişikliğine gider. Bunların yanında yalnızca kendisinin ürettiği kelimeler de vardır. Meyhaneye fısıkhane (günah işleme yeri) ve rüsvahane (rezillik) der. Evliya’nın bu kelime oyunlarını anlayabileceğimiz en güzel örnek ise çinici esnafına taktığı isimdir. Çinici esnafına ‘’eyvaycı’’ der. Bunun sebebi olarak da dükkanlarında çok sayıda porselen bulunan çinicilerin, dükkanlarında bir sebeple bir gümbürtüyle kırılan malzemeler olduğunda ‘’ey! , vay! ‘’ nidaları çıkarmalarını gösterir.

Haberin Devamı

ABARTMAYI SEVER

Abartı edebi bir araçtır. Okuru şaşırtmak, konuya ilgi çekmek için bu yöntem kullanılır. Bilimsel bir eser ortaya konmadığı için bu yazarın kendi tercihidir. Kendisini tarihçi olarak değil seyyah-ı alem olarak tanıtmıştır. Ancak herşeye rağmen abartı tekniğini gereğinden fazla kullandığı da aşikardır. Bu özelliği Evliya Çelebi’ye olan güveni azaltmış ve uydurmaca gibi ithamlara yol açmıştır. Eseri bir bütün olarak incelediğimizde anlattıklarının gerçeği yansıttığı ancak abarttığı noktalar olduğu görülür.

MUTFAK KÜLTÜRÜ

Bu yazı dizisinde mutfak kültürümüzü guruplara ayırarak, sadece Evliya Çelebi’nin verdiği bilgiler ışığında bir inceleme yapacağız. Bir sonraki yazıda Seyahatname’de adı geçen mutfak eşyalarını ve sofra gereçlerini inceleyeceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları