Paylaş
Mutfak kültürü; toprak verimliliği, ticaret, sanat, savaş, işgal, kıtlık ve bunun gibi coğrafyanın maruz kaldığı bir çok olaydan etkilenerek yolculuğuna devam eder. Bu dış etkenler arasında toplumların mensup olduğu dinler de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu haftaki yazımızda farklı dinlerin yeme içme alışkanlıklarını nasıl etkilediğini inceleyeceğiz.
1. İslamiyet
İslam dininin kaynağı Kuran’da sofra manasına gelen Maide suresinde yiyecek içeceklerden nelerin yasak olduğu açıkça belirtilmiştir. İslamiyetin yeme içme üzerindeki en belirleyici etkisi helal (yenilip,içilebilir) ve haram (yenilip,içilmesi yasak) olarak bildirilmiş besinlerin doğrudan mutfağı şekillendirmiş olmasıdır. Bir diğer etki ise çok genele yayılmamış da olsa; tüketilmesinin sevap sayıldığı ya da Hz. Muhammed’in sünnetini yerine getirmek olduğu kabul edilen bazı yiyecek içeceklerin de aynı düşünce ile tüketimine devam edilmesidir.
Domuz eti ve ölü hayvanların etlerinin tüketimi Kuran’da açıkça yasaklanmıştır. Bunların dışında alkollü içeceklerin tüketilmesi de yasaklanmıştır. Alkollü içeceklerin yasak olması İslam dinine mensup toplumlarda; soslarda, tatlandırıcılarda ve her türlü pişirme aşamasında alkol kullanımının görülmemesine sebep olmuştur. Aynı zamanda içecek çeşitliliği alkollü içecekler tüketilmediğinden çok gelişmiştir. Şerbetler, meyve suları, hoşaflar ve kompostolar mutfak kültürlerinde önemli rol oynar.
Yiyeceklerden hangilerinin yenilebilir olduğu konusunda ise yine Kuran’da bir çok farklı ayette ortak bir noktaya vurgu yapılmıştır. Besinlerin temizliğine çok önem verilmiştir.
Oruç ibadeti varlığı sebebi ile ramazan ayında ise Müslüman toplumlarda farklılık gösteren yeme içme adeti meydana gelmiştir. İslam dininin mutfağa en büyük etkileri bunlardır.
2. Hristiyanlık
Hristiyanlık dini belirli besin maddelerinin tüketimini tamamen yasaklamak yerine; perhiz günleri denilen ibadet dönemi veya sofuluk derecesiyle ilişkili manastır beslenmesine dair bazı kısıtlamalar ortaya koymuştur. Neredeyse tüm dinlerde ve geleneklerde aşırı yemek yemek hoş karşılanmadığı gibi Hristiyanlıkta da oburluk büyük günah sayılmaktadır.
Orta Doğu’da ortaya çıkan ikinci tek tanrılı din olan Hristiyanlık İbranice ‘’ekmek evi’’ manasına gelen Beytüllahim’de doğmuştur. O günlerin en önemli sorunlarından birisi açlık ve yoksunluktur. İsa Peygamber günlük ekmeğini imparatordan değil Tanrı’dan istemiştir ve mucizeler ortaya koymuştur. Zeytinyağı, şarap ve ekmek Hristiyanlık için kutsal üç yiyecek konumuna gelmiştir. Bu açıdan düşündüğümüzde; Hristiyanlık Roma’nın sürdürdüğü geleneğe ılımlı yaklaşmıştır. Hristiyan toplumlarda şarap içme alışkanlığının bugüne aynı kutsallıkla ulaşmasındaki önemli etken dindir. İncil’e göre Hz. İsa’nın ilk mucizesi Celile denizi yakınında bir düğünde altı küp suyu şaraba dönüştürmesidir. Şarabın taşıdığı bu önem; Hristiyanlığın hakim olduğu coğrafyalarda bağcılığın gelişmiş olmasına sebep olmuştur.
3. Yahudilik
Yahudi dininde aynı İslam dinindeki gibi helal-haram yiyecek uygulamasına benzer bir uygulama vardır. İslamiyet’ten farkı şudur; hem yenen yenmeyen hayvanlar, hem pişirme-yeme usulleri ile ilgili ayrıntılı ve katı kurallar mevcuttur. ‘’Kaşrut’’ ifadesi bu kuralların genel adıdır. Hazırlanma aşamasından tüketilme aşamasına kadar tüm süreçlerde belirlenmiş bu kurallar, Yahudi toplumların diğer toplumlarla sosyal ilişki kurmasına dahi engel olmuştur.
Yahudi dininde mutfak alışkanlarına en büyük etki et ve süt ürünlerinin tüketiminde görülen ayrımdan gelir. Et ve sütün beraber kullanılması yasaklanmıştır. Et ve süt üç şekilde bir arada kullanılmamaktadır.
1. Et ve süt aynı anda yenmez.
2. Et ve süt herhangi bir şekilde bir arada pişirilmez.
3. Et ve sütün bir arada pişirildiği herhangi bir yemek bir evcil hayvana verilmez ve o yemek satılıp para kazanılmaz.
Et kavramı burada sadece kırmızı et için geçerli değildir. Her türlü kanatlı hayvan eti yani yenilebilen her hayvanın eti süt ile tüketilmez. Balık bu sınıfa girmez. Et suyu ve yağlar da et sınıfına girer. Et yendikten sonra en az 6 saat geçmelidir ki süt tüketilebilsin. Sütlü herhangi bir yiyecek yenildikten sonra ise ağız çalkalanır ve masa örtüsü dahil her türlü mutfak gereci değiştirildikten sonra et tüketilebilir. Masada oturan iki kişiden birisi sütlü yiyecek yer ise diğerinin et yemesi de uygun bulunmaz. Hatta mutfaklarda et yemekleri için kullanılan mutfak gereçleri ile sütlü yemeklerde kullanılan mutfak gereçleri birbirinden farklıdır ve ayrı dolaplarda muhafaza edilir. Sadece cam olan gereçler hem et hem süt yemeklerinde kullanılabilir.
Yahudi dinindeki bu uygulamalar zincir restoranların İsrail’de verdikleri hizmetleri de etkilemiştir. Cheesburger İsrail’de hiç bir zincir fast food restoranında pişmez. Koşere uygun mutfaklar tasarlanmıştır.
Ne etli ne de sütlü olan yiyeceklere ise parve denilir. Ve parve sınıfındaki yiyecekler hem et hem de süt ile birlikte tüketilebilir. Aynı zamanda hem etli yemekler için hem de sütlü yemekler için kullanılan mutfak gereçleri parvelerin hazırlığında da kullanılabilir.
Bir de ekmek için kullanılan bıçağın ete ve süte deymemesi gerekir. Ekmek bıçağı sadece ekmek kesmek için kullanılır.
4. Hinduizm
Hinduizm Hint yarımadasında yaşayan halkın çoğunluğunun dini inanç ve geleneklerini ifade eder.
Hinduizm’de putlara sunulan yemekler arasında meyveler vardır. İnekler yer, gök ve hava aleminin atası olarak kabul edilir ve inek kesimine izin verilmez. Sığır eti tüketimi bu sebeple neredeyse hiç görülmez. Hinduların dörtte biri sadece bitkilerle beslenir.
5. Caynizm
Cainistlik; Tanrı’nın ya da üstün ruhun alemlerin yaratıcı olarak kabul edilmemesidir. Her canlının sonsuz bir ruha sahip olduğuna, insanın mükemmelinin tanrıyı tanıması gerekmediğine inanılır.
Cainistlerin hepsi vejeteryandır. Yeme alışkanlıklarındaki ölçü yiyeceğin temiz olması ve et içermemesidir. Ancak temiz olması ve et içermemesi yeterli değildir. Hiç bir canlıyı acıtmadan yemek hazırlanmalıdır. Şiddetsizlik ilkesi ile hareket edilir. Çoğu kök sebzeler tüketilmez. Çünkü gereksiz yere canlılığı sonlandırmak olarak yorumlanır. Örneğin zeytin yenildiğinde zeytin ağacına bir şey olmaz ve canlılığı devam eder. Ancak havuç yenildiğinde tüm bitki köksüz kalır ve canlılığı son bulur. Bu sebeple patates gibi kök bitkiler tüketilmez. Karanlıkta yemek yerken canlılara zarar verilebilir endişesi ile gün ağırmadan ve güneş battıktan sonra yemek yenilmez. Aynı endişe ile seyahat dahi edilmez. Bu sebeple bu toplumların yaşadığı coğrafyalarda çok zengin bir bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliği vardır.
Paylaş