TÜRKİYE dünyanın en ilginç ülkelerinden biri. Sadece cezaevlerine bakın, bu gerçeği görürsünüz. Ankara Cezaevi’nde Leyla Zana ve arkadaşları yatıyor. Bunlar PKK yandaşı, mensubu.
Ankara’ya birkaç gün önce Roth isimli bayan Alman milletvekili geldi. Bizim Başbakan, Meclis Başkanı ve Dışişleri Bakanı, bu bulunmaz Hint kumaşını ayrı ayrı kabul ettiler, uzun uzun görüştüler.
Hanımefendinin bizimkilere, ‘Leyla Zana’yı serbest bırakın, Almanya’dan istediğiniz silahları alın’ dediği basına yansıdı ve yalanlanmadı.
Bayan Roth hemen ardından izni olmadığı halde Ankara Cezaevi’ne gidip Leyla Zana’yı ziyaret etmeye kalkıştı. Öyle ya, orası dingonun ahırı idi! İsteyen gidip istediği kimseyi ziyaret ederdi!
Demir kapıyı yumrukladı, içeri alınmayınca Leyla için getirdiği çiçekleri kapıya bıraktı.
Kapı önünde atraksiyon yapılacağı daha önceden medyaya haber verilmişti, çekimler yapıldı.
Alman milletvekilinin sergilediği bu küstahlık ve terbiyesizliği bizimkiler her zaman olduğu gibi yine içlerine sindirdi!..
Çünkü hanımefendi ‘AB Türkiye’ye müzakere tarihi vermelidir’ diyor, birilerinin ağzına bir parmak bal çalıyordu.
***
Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç üçlüsü günün birinde herhangi bir AB ülkesine, örneğin Almanya’ya gittiklerinde aynı şeyi hem de Başbakan, Dışişleri Bakanı, Meclis Başkanı kimlikleriyle yapmayı -eğer yürekleri yetiyorsa- bir denesinler bakalım! Bu sıfatlarıyla herhangi bir Alman cezaevinin kapısına dayanıp bir mahkûmla görüşmek istesinler.
Onları kulaklarından tutup dışarı atarlar.
İşin ilginç yanı, bizimkilerin yapamadığını dün Leyla Zana yaptı. Roth’un bu davranışına karşı çıktı. Kendisine yazdığı mektupta bu davranışın, cezaevi önünde atraksiyon yapmasının yanlış olduğunu vurguladı.
Leyla Zana bile karşı çıkıyor, bizim taraftan tık yok!
Bir ülke AB uğruna kişiliğini, onurunu, haysiyetini yitirince işte böyle oluyor. Birileri çıkıp sizinle, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor. Göz yumanlar utansın.
***
Ankara’ya 30 kilometre uzakta Ayaş Cezaevi’nde ise bir başka mahkûm hapis cezasını çekiyor. PKK’ya karşı yıllarca kelle koltukta mücadele veren yarbay Korkut Eken. Kamuoyunda bilinen adıyla ‘efsane yarbay’.
Şimdi akıllara bir soru gelebilir: Leyla Zana ve daha nice PKK’lı hapis yatarken, onlara karşı dağda bayırda mücadele veren Korkut Eken niçin hapiste? Bu sorunun yasal ayrıntıları çok karmaşık.
Ancak size bir önerim var. Gazeteci arkadaşım, Gözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ün yeni çıkan ve bir haftada 4. baskısı yapılan kitabını okuyun.
‘Madalyalı Mahkûm.’ (Ümit Yayıncılık)
Saygı kitabında Korkut Ekenolayını anlatıyor. Devletten üstün hizmet madalyaları ve kahramanlık belgeleri alan Eken, PKK mücadelesinde ve cezaevlerinde neler yaşadı? Başından neler geçti?
Bundan bir süre önce Saygı Öztürk’le birlikte Korkut Eken’i Ayaş Cezaevi’nde ziyarete gitmiştik. Birkaç saat konuştuk. Korkut Bey inanılmaz olaylar anlatıyordu. Bazısının açıklanması belki mümkün olmazdı. Yine de‘lütfen bunları kitap yapın’ diye ısrar ettim.
Bazılarını kendisiyle defalarca konuşan, belge toplayan Saygı Öztürk şimdi yazdı. Ötesinin de zamanı geldiğinde yazılmasını dilerim.
Kitapta anlatılan çok ilginç olaylar var. Ankara Cezaevi’nde yattığı günlerde, Korkut Eken bir davet alıyor. Leyla Zana ve arkadaşları kendisine haber gönderiyor:
‘Bizim koğuşa buyursun, bir kahve içelim.’
Cezaevi yönetimi, Eken’in kabul ettiği bu çağrı için izin vermiyor.
Kitapta çok ilginç olaylar yer alıyor. Örneğin Sedat Bucak, Susurluk konusunda ilk kez Saygı’ya konuşuyor.
Cezaevlerinde bir yanda PKK takımı, öte yanda bir kahraman, Korkut Eken! Ne ilginç! Böylesi ancak Türkiye’de olur.
Saygı bu son kitabıyla yine güzel bir iş yapmış. Ellerine sağlık.