GÜNLERDEN beri Yimpaş olayı ile ilgileniyoruz. Bir kez daha yazayım, iyi bilinsin. Yimpaş, bu İslamcı holdingler rezaletinin sadece bir tek parçasıdır.
Bunun gibi dolandıran en az 30 şirket daha var. Bunlar zamanında Müslümanlardan camilerde, tarikat toplantılarında, bazı imamlara komisyon vererek ve -yüksek kár payı- vaatleriyle milyarlarca Euro topladılar ve paralar buharlaştı.
Paraların bir bölümü çeşitli numaralarla ’bazı partilere’ gitti.
Bu holdingler yüz binlerce insanımızı mağdur etti. O kadar ki, parası tokatlananlar arasında İslamcı Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru bile var! Koru dün bu gerçeği kendi köşesinde yazdı ve Yimpaş’a yüklü bir para kaptırdığını, geri alamadığını itiraf etti.
Bugün değinmek istediğim konu başka. Şimdi şu İslamcı holdingler tablosuna medya açısından bakalım.Ortada böylesine korkunç bir vurgun var.Dolandırıcılık, hırsızlık, hortum, namussuzluk, adına ne derseniz deyin.Halkı dolandıran kuruluşun başı, Yozgat’ta bakanlarla birlikte namaz kılıyor, valinin yanında pozlar veriyor.İktidarın bazı bakan ve milletvekilleri geçmişte Yimpaş’ta çalışmış, para toplamış, paraları yönetmiş, sonra AKP’li olmuş!..
Ve Yimpaş parası AKP’ye hiç aktarılmamış! Başbakan bu konuda belge istiyor! Bul bulabilirsen belgeyi!
Kendilerini iktidardan yana tavır almak zorunda hisseden bazı medya kuruluşları bu Yimpaş olayını şimdiye kadar -nedense!- hiç görmedi ve değinemedi.Bazıları da konuyu başka yere çekmeye kalkıştı:
"Efendim Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Türkiye’deki bütün akaryakıt dağıtım firmalarına büyük bir ceza kesti. Katrilyonu aşıyor. Bunlar arasında Aydın Doğan’ın sahibi olduğu POAŞ da var. En büyük ceza POAŞ’a kesildi. Şimdi Doğan Grubu yayın organları bu cezaya kızdıkları için hükümete karşı Yimpaş olayını gündeme getiriyor!"
Bu nasıl gazetecilik mantığıdır? POAŞ olayı ayrıdır, kendi yandaşları Fehmi Koru dahil yüz binlerce insanımızı dolandırıp milyarlarca Euro (veya doları) tokatlayan İslamcı holdingler vurgunu farklıdır.
Bu olayda büyük hortum var mı? Var. Bu hortumu inkar eden bir babayiğit oldu mu? Hükümet dahil olmadı.
O halde bazı yayın organları bu inanılmaz vurgunu görmezden gelmekle, ya da işin içine POAŞ olayını sokmakla ne kazanıyor?Rakip medya grubunun üzerine bu yolla gelip iktidar yalakalığı, iktidar yağcılığı yapmak yakışık alıyor mu?
Yolsuzluğu, hortumu, hırsızlığı, vurgunu, lütfen gazetecilik rekabetine, ya da iktidar yağcılığına alet etmeyelim.
Bir olayda İslamcı holdingler böylesine bir pisliğe bulaşmışlar ve sonuç ortada.
Öteki olayda ise en azından káğıt üzerinde "özerk" bir kuruluş olan EPDK Türkiye’deki bütün akaryakıt dağıtım şirketlerine büyük ceza kesmiş, iş yargıya intikal etmiş. Karar doğrudur veya yanlıştır. Yargı kararını verir ve herkes sonucuna katlanır.
İslamcı holdingler ve Yimpaş olayı ile POAŞ olayı arasında hangi mantık ilişkisi var?
* * *
Anımsayınız, Demirel geçmişte bir "aile fotoğrafı" çektirmişti. O fotoğrafta bazı kişilerin yer almış olması, Demirel’in yıllar sonra bile acımasızca üzerine gidilmesine neden olmuştu. Bu konuda önüne gelen ağır yazılar yazmıştı.
Şimdi ortada bir başka aile fotoğrafı ve üstelik belgeler var. Yimpaş’ın başındaki kişi devletin bakanlarıyla yan yana, devletin valisinin yanı başında!.. Günümüzün bazı bakanları geçmişte Yimpaş yöneticisi!
Dün de yazmıştım... Ülkemizin başına bela olan anlayış, iktidarların "benim hırsızım iyidir" anlayışıdır.
Kendi hırsızını koruyup kollayacaksın, görmezden geleceksin, rahat bırakacaksın, üzerine asla gitmeyeceksin!..
Ama aynı işin yüzde birini yapan eğer senin karşıtın ise bire bin katarak anasından emdiği sütü burnundan getireceksin.
Böyle şey olmaz.
Aynı durum medyamız için de geçerli. Hükümetten korktuğun, ya da yolsuzluğu gündeme getiren medya grubuna karşı olduğun için olanları görmezden geleceksin!
Yüz binlerce insanımızı doğrudan etkileyen büyük bir vurgunu bu yüzden ıskalayıp üzerine gitmeyecek, birkaç satırla bile olsa değinmeyeceksin.
Lütfen, somut yolsuzlukları gazetecilik rekabeti-tiraj-para-iktidar korkusu gibi konulara alet etmeyelim. Her pisliğin üzerine hiçbir ayırım yapmadan, hep birlikte gidelim. Çifte standart uygulamayalım.
Eğer bir kısım medyamız da "Benim iktidarla işlerim var, dolayısıyla onların hırsızlarının üzerine gidemem" anlayışına saplanırsa, o zaman bilin ki yandı gülüm keten helva!