AKP hükümeti Vergi Barışı Yasası sonrasında Albayraklar, İGDAŞ gibi kendilerine yakın bazı şirketlere inanılmaz bir kıyak çekti. Sadece bu iki şirketin 165 trilyonluk vergi borcu, sonradan çıkarılan 2 maddelik bir yasayla affedilmek istendi. Diğer torpilli şirketlerin rakamlarını siz düşünün!
Fakat gelin görün ki, Cumhurbaşkanı bu kıyak maddesini veto etti. Veto gerekçesi -anlayana- bir ibret belgesi. İşte Cumhurbaşkanı'nın yazılı veto gerekçesinden özetle birkaç cümle:
‘‘...Kanun incelenmiştir. Yapılan düzenlemede belli vergi yükümlülerini korumak ve bunların olumsuz etkilenmelerini önlemek amacıyla değişiklik yapıldığı kuşkuya yer bırakmamaktadır.
Vergi Barışı Yasası'nın yürürlüğe girmesinin üzerinden henüz 35 gün geçmişken, böyle bir değişikliğin haklı bir nedeni yoktur. Nitekim yasanın gerekçesinde de bu değişikliğe ilişkin bir nedene yer verilmemiştir.
Ortada bir hukuksal gereklilik yokken kimi vergi yükümlülerini (Albayraklar ve İGDAŞ) ek vergiden kurtarmak için yapılan düzenleme hukuksal temelden yoksundur ve kamu yararıyla bağdaşmamaktadır.
Yapılan düzenleme hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamakta, ‘‘devlete güven’’ duygusunu zedelemektedir.
İncelenen yasa, gelir azaltıcı sonucu nedeniyle de Vergi Barışı Yasası'nın amacıyla bağdaşmamaktadır.’’
Bu belgede yazılanlar, AKP iktidarı adına yenilir yutulur lokma değil. Cumhurbaşkanı daha ne yazsın!.. Veto gerekçesinde açıkça ‘‘ayıptır be, kendi yandaşınız şirketlere hiç utanmadan, hem de devlet kesesinden vergi kıyağı yaptığınız ortaya çıkmıştır’’ diyemezdi ki.
***
TBMM Plan Bütçe Komisyonu dün toplandı ve Cumhurbaşkanı tarafından veto edilip geri gönderilen bu maddeyi görüştü.
Kıyak maddesinin sahibi yoktu! O kadar ki, AKP'liler bile bunu savunamadı. CHP ile birbirlerini suçladılar! Konu adeta faili meçhul bir cinayete dönüştü!
Demek ki ortada ‘‘sahipsiz’’ bir yasa vardı... Ve Meclis çatısı altında ciddiyetsizlik bu boyuta varmıştı.
Sonunda veto gerekçesi haklı bulundu ve maddeden vazgeçildi. Birilerine vergi kıyağı yapalım derken işi ellerine yüzlerine bulaştırmışlardı.
VATAN BUNLARA EMANET!
Gazeteci arkadaşım Nursun Erel gündeme çok ilginç bir konu getirdi. Tansu Çiller, Meral Akşener, İ. Melih gibi bazı vatandaşlar, milletvekili oldukları dönemde erken emekli olup ayrıca emekli maaşı almak için SSK'ya başvurmuşlar.
Tansu Çiller bu işlemi 1993 yılında yaparken, Tercüman Gazetesi'nden orada çalıştığına ilişkin belge alıyor. Oysa o yıllarda ABD'de yaşıyor! Yani Tercüman'da çalışmışlığı falan yok. Emeklilik süresinin dolmasına 6.5 yıl varken bu yolu seçiyor ve 1993 yılı parasıyla 7 milyon Törkiş Lira borçlanarak eksik süreyi doldurmuş oluyor! Bu yolla kendisine Emekli Sandığı tarafından ayrıca emekli maaşı bağlanıyor. Bu işlemi yaptırırken hanımefendi Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı!
Aynı biçimde İ. Melih bir nalbur dükkánından, Meral Akşener ise bir fırından, oralarda çalıştıklarına ilişkin belge getiriyor. Böylece hepsi, erkenden emeklilik hakkına kavuşuyor.
Nursun Erel bu yöntemle ayrıca 80 milletvekiline daha müftülüklerden aldıkları ‘‘falanca yerde imamlık yapmıştır’’ belgesiyle erken emeklilik hakkı tanındığını belirtiyor.
Aradan 2 gün geçti ve dün Nursun'a sordum: Bu haberlere bu şahıslardan veya ilgili kurumlardan yalanlama ya da açıklama gelmiş miydi? Gelmediğini söyledi.
Tansu Çiller isimli bu hanım, bakanlık görevinde bulunduğu sırada kendi şirketlerinin kaçak elektrik borcunun affedilmesi için dönemin Enerji Bakanı Ersin Faralyalı'ya rica mektubu yazan biridir. Belgesini burada yayınlamıştım.
Bunlar Türkiye'yi yönettiler, devletin olanaklarını kendileri için kullandılar. SSK boşuna ‘‘kara delik’’ olmadı. Boşuna batık duruma düşürülmedi.
Her iktidar olan bal tuttu, kendi parmağını yaladı. Dünden bugüne değişen hiçbir şey yok. Mekanizma nalıncı keseri gibi hep onlara ve -parti ayırımı gözetmeden- bütün milletvekillerine çalıştı... Ve çalışmaya devam ediyor.