DÜNKÜ yazımda size heykelinin dikilmesinden dem vuran birinden söz etmiştim. Bülent Arınç!.. Ve şöyle demiştim:
"Kendi kendine gelin güvey olup cumhurbaşkanı olma hayalleri kuruyor. O nedenle mayıs ayına kadar hep gündemde kalmak istiyor. Bir aksilik olur da Recep Tayyip Erdoğan şu veya bu nedenle aday olmazsa diye, aportta bekliyor. Yöntemi: Komşuda pişer, bana da düşer."
Bu arkadaş her gün bir yerde karşımıza çıkmayı başarıyor. Nutuk atıyor, konuşma yaparken veya dinlerken ağlaşıyor, gözyaşları döküyor. Çok duygusal bir arkadaş!
Adalet Bakanlığı, F tipi cezaevlerini protesto için İstanbul’da bir yıla yakın süredir "açlık grevi ve ölüm orucu" yapan bir avukatla ilgili olarak, 21 Aralık günü bir basın açıklaması yapmıştı. Üzerinden bir hafta geçmedi, Bay Arınç bu açıklamadan hemen sonra, açlık ve ölüm orucundaki (!) avukatın ailesini ve yandaşlarını kabul etti, devletin F tipi cezaevleri hakkında ahkám kesti, eleştirdi.
Kendisine bu yolla kamuoyu yaratmayı amaçlıyordu!
Ancak devletle, kendi hükümetiyle ve özellikle Adalet Bakanlığı ile ters düşüyordu.
Dahası, Adalet Bakanlığı bu avukatla ilgili de bir açıklama yapmıştı:
"1- Ölüm orucu yapan avukat, tahliye edilmiş kişilerin eyleme devam etmeleri için yer ve malzeme temin ettiği, ölüm orucuna zorlanan mağdurları almak için gelen şikáyetçi ailelerine onları teslim etmediği, mağdurları ve ailelerini ölüm orucuna zorladığı ve terör örgütüne yardım ettiği iddiasıyla İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaktadır.
2- Terör örgütlerinin görüşleri ve talimatları doğrultusunda hareket ettiği ve örgüt mensubu olduğu iddiasıyla yine aynı mahkemede bir başka dosya ile yargılanmaktadır."
Şimdi şu çelişkiye bakın! Devletin "Meclis Başkanı" olan şahıs, devletin mahkemelerinde yargılanmakta olan bir kimse için bilmediği konularda ahkám kesiyor.
Niçin?.. Fırsat bulursa mayıs ayında "cumhurbaşkanı" seçilebilmek için... Çünkü bir şeyi daha biliyor... AKP milletvekilleri içinde belli bir tabanı, taraftar kitlesi var. Oy alabileceğini düşünüyor.
O yüzden bulduğu her yerde kürsülere çıkıyor, demeçler veriyor, yurtdışı gezilere gidip oralardan nutuk atıyor ve ağlıyor!
Fakat itiraf edelim ki, yurtdışında ağlamıyor. Gözyaşlarını döktüğü yer Türkiye’deki toplantılar. Son olarak Mehmet Akif’i anma töreninde ağladı, bizi çok üzdü!
* * *
Evet, dünkü yazımda kendisinden söz etmiş ve "Cumhurbaşkanı olma hayalleri kuruyor" demiştim.
Bu sözlerimi dün NTV ekranında yaptığı söyleşide doğruladı. Murat Akgün kendisine bu konuyu sorduğunda şöyle dedi:
"Adaylık müracaatlarının başlayacağı tarih 16 Nisan’dır... Adaylar çıkmaya başlar. Çok açık. Bu konuda ne düşündüğümü, aday olup olmayacağımı 16 Nisan’da açıklayacağım..."
Sonra kendi kendine sordu:
"Bunlardan (adaylardan) biri olur musunuz? 16 Nisan’dan sonra olurum veya olmam noktasında bir cümle söyleyeceğim."
Söyleyeceği o cümleyi merakla bekleyeceğiz! Hele "adayım" derse muhteşem bir muhabbet başlayacak.
Şimdi onun bu sözlerini herkesin anlayacağı açık bir Türkçe’ye çevirelim:
"Meclis’te tabanım var. Ben kulisimi yaparım, AKP’li milletvekillerinden gelecek oy sayısını yeterli görürsem aday olurum. Baktım ki şeyini şey ettiğimin şeyi iyi değil, o zaman olmam. Tayyip Erdoğan’dan benim neyim eksik!"
* * *
Şimdi şu olanlara bakınız! Cumhurbaşkanlığı için Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra nurtopu gibi bir çocuğumuz daha ortaya çıktı.
Bülent Arınç!
Ben inanıyorum ki, Mustafa Kemal Atatürk’ün kutsal makamına her ikisi de fazlasıyla layıktır!..
İkisi de yakışır!.. Çünkü onlar aynı yumurtadan çıkmış ikizler gibidir.
21. yüzyıl Türkiye’sinde ya biri, ya öteki.
Allah selamet versin, bu gidiş inşallah hayırlara vesile olsun, Allah hepimize sabırlar ihsan etsin.
Allah ülkemizi her türlü doğal ve yapay afetten, felaketten korusun.