CHP İzmir Milletvekili Muharrem Toprak, Başbakan tarafından yanıtlanması istemiyle Meclis Başkanlığı’na bir soru önergesi verdi. Önergenin yanıtı Bayındırlık Bakanı Faruk Nafiz Özak tarafından yazılı olarak verildi. Önce soruları iletiyorum:
"Duble yolların geçtiği arazilerin sahiplerine, kesinleşmiş mahkeme kararları varken, Anayasa ve yasaların açık hükümlerine karşın arazi ve arsa bedelleri ödenmiyor. Ayrıca arazi ve arsalara (yine duble yollar için) kamulaştırmasız el konulduğu basında yer alıyor.
Bu nedenle:
1- Bu yolların geçtiği arsa ve arazilerin mülkiyeti ile ilgili kamulaştırma bedeli arttırım davaları ve kamulaştırmasız el koyma davalarıyla ilgili kesinleşmiş mahkeme kararları gereği, devletin ne kadar ödeme yapması gerekiyor?
2- Kesinleşmiş mahkeme kararları gereği ödenmesi gereken bu bedeller ne zamandan beri ödenmiyor? Ödenmeyerek bekletilmesinin yasal dayanağı nedir?
3- Bu yolların geçtiği arazi ve arsaların sahipleri AİHM’de dava açarlar ve kazanırlarsa, tazminatını kim ödeyecek?
Şimdi de Bayındırlık Bakanı imzasıyla verilen resmi yanıtı okuyalım:
1- Kamulaştırma bedel arttırımı davalarından kesinleşen ve mahkeme kararları gereği ödenmesi gereken miktar 15 Aralık 2005 tarihi itibariyle 158.485.544 YTL’dir. (158 trilyon.)
2- Kesinleşmiş mahkeme kararı gereği yapılması gereken ödemeler, Maliye Bakanlığı’nca yeterli ödenek sağlanmadığından, 14 Temmuz 2005 tarihinden itibaren yapılmamaktadır.
3- Kamulaştırması yapılan taşınmaz sahiplerince AİHM’ye yapılan başvurularda kazandıkları tazminat bedelleri, Maliye Bakanlığı tarafından ödenmektedir.
Sevgili okuyucularım, bu korkunç borç rakamı sadece duble yollar için! Vatandaşın arsasını, arazisini elinden alıp ölmüş eşek fiyatına el koyuyorsun. Vatandaş mahkemeye gidip hak arıyor. Yargı kararı kesinleşiyor ve sen hükümet olarak ona "kusura bakma, ödenek yok" diyebiliyorsun. Sen mahkeme kararını bile tanımıyorsun. Adeta "kim takar yargı kararını" demeye getiriyorsun.
Bu zulümdür.
Bu rakam sadece duble yol borçlarını kapsıyor. Öteki kamulaştırmalar, müteahhit borçları, hastane, ilaç ve eczane borçları, belediye kamulaştırmaları dahil değil.
Vatandaş çile çekiyor, sesi çıkmıyor.Çıksa da kimseye duyuramıyor.
Bir yanda beş kuruşsuz, neredeyse bütün yatırım ve alım harcamalarını durdurmuş bir devlet!.. Öte yanda ise paraları har vurup harman savuran, bir sürü lüks içerisinde yüzen bazı belediyeler... İmar vurgunlarından, ihale ve alımlardan rant elde eden hırsız belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri... Devlet sürünürken onlar bir elleri yağda, bir elleri balda yaşıyor.
Böyle ülke yönetimi olur mu?
Evet bu zulümdür, zulüm.
YARIN ELBİSTAN’DA ’AÇILIŞ’ VAR!
Recep Tayyip Erdoğan yarın Elbistan’da olacak. Orada kömürle çalışan Elbistan Termik Santralı B ünitesinin açılışını yapacak. Kürsülerde parlak nutuklar atacak!
"Hükümetimiz büyük yatırımlar yapıyor, işte son örneği karşınızda" diyecek!
Elbistan’ın altı linyit yatağı. Bu kömürler düşük kalorili. Isınmada kullanılması mümkün değil. O yüzden santral yapılıyor ve elektrik üretiminde kullanılıyor.
Elbistan A santralı 1985 yılında hizmete girdi. Şimdi sıra B ünitesine geldi. Yarın "açılışı" yapılacak.
Bu ünitenin temeli 1998 yılında atılmıştı.
Ünite tam sekiz aydan bu yana elektrik üretiyor. Şakır şakır çalışıyor.
Daha önce de belgelemiştim. Çalışan tesislerin, hastanelerin, okulların, fabrikaların, hatta kebapçı ve çeyiz dükkánlarının "açılışları" Başbakan ve bakanlar tarafından törenlerle yapılıyor!
Ülke olarak korkunç bir enerji darboğazı yaşıyoruz. Enerjide dışarıya bağımlıyız. Nehirlerimiz gürül gürül -boşa- akıyor. Linyit yatakları yerin altında santral bekliyor.
Nerede enerji yatırımları?
Örneğin, Elbistan Termik Santralı’nın önceden planlanan C, D, E, F ünitelerinin henüz temeli bile atılamadı.
Niçin?Para yok, ödenek yok!Vatandaşına bile borç takan bir devlet hangi parayla yatırım yapacak?
Gürül gürül çalışan santralın yarınki açılışı hayırlı olsun!