SEVGİLİ okuyucularım, dünkü yazımda size "adalet"le ilgili bir mahkeme kararı açıklamıştım. Acarkent olayında yer alan dönemin Orman Bakanı Hasan Ekinci, 1993 yılında belgelerle yazdığım yazılar nedeniyle beni mahkemeye vermiş ve günümüz değeriyle yaklaşık 4 milyar lira tazminat kazanmıştı.
Şimdi size arşivlerden bulduğum o dava dosyasını özetliyorum. Avukatı dava dilekçesinde şunları yazıyor:
"Yazar Emin Çölaşan tarafından yazılan yazılarda ismen müvekkilim hedef alınarak ’Sayın bakan doğru söylemiyor. Hasan Ekinci fena yakalandı. Orman Bakanı’nın orman ticareti yaptığı ve yalan söylediği ortaya çıktı. Böyle bir kişiye ormanlarımız nasıl emanet edilir. Bırakınız ormanları bir yana, devlet yönetimi nasıl emanet edilir. Hasan Ekinci maalesef bu yağmaya (Acarkent yağmasına) ortak. Bakan kamuoyuna yalan söylemiştir. Yağmada bizzat pay alan bir Orman Bakanı bu gidişe son veremez’ gibi gerçek dışı yazı ve cümlelerle müvekkilime ağır saldırıda bulunulmuştur. Beykoz’da ormanlık alanın yüzde 11 hissesine sahip olduğunu, burada bazı villaların yapılmakta olduğunu yazmıştır.
Müvekkilim yaptığı basın toplantısında BURADA YAPILMIŞ VİLLASININ OLMADIĞINI, sadece tapulu hissesinin bulunduğunu söylemiştir. Ancak Çölaşan saldırılarını bundan sonra da sürdürmüş, müvekkilimin şahsi ve siyasi geleceği üzerinde kamuoyunda tartışma ve kuşku yaratmıştır. Basın özgürlüğü kötüye kullanılmıştır. Gerçek dışı ve müvekkilimi küçük düşürücü haber ve yazılarla kişilik, şeref ve haysiyetine saldırmıştır. Bu durum büyük üzüntü ve zarar vermiştir.
500 milyon lira tazminat ödenmesine..."
* * *
Davaya Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi baktı. Gerekçeli karardan kısaca özetliyorum:
"Basın, olayları doğru ve çarpıtmadan açıklayıp bilgi verme hakkına sahiptir. Kişinin şeref ve haysiyetine tecavüz edildiği takdirde sorumlu olur... Davacının (Ekinci’nin) olayla ilgisi, özel ormanların yapılaşmasına izin veren yasanın çıkmasından önceye rastlayan bir tarihte bu yerden (ormandan) taşınmaz edinmesinden ibarettir. Yasalar çerçevesinde herkes mülk edinme hakkına sahiptir. Yasanın çarpıklığını bahane ederek, taşınmaz mülk edinenlere saldırı hoşgörülemez...
Nitekim bu yazılar üzerine davacı (Ekinci) hakkında (Meclis’te) gensoru verildiği, gensorunun reddedildiği saptanmıştır... Davacı daha önce de Orman Bakanlığı ve milletvekilliği yapmış, halen de Orman Bakanı’dır.
115 milyon lira manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir..."
(Günümüz değerleriyle yaklaşık 4 milyar lira.) Yargıtay bu kararı onadı ve biz de tazminatı şakır şakır ödedik!
Ben bunları taaa 1993 yılında yazdım. 2006 yılında Acarkent orman yağması bugünkü Orman Bakanı Osman Pepe’nin ağzından belgelendi ve eski Orman Bakanı Hasan Ekinci’nin orada çok sayıda villa edindiği ortaya çıktı.
Dava dilekçesinde, orada villaları olmadığını söylüyordu! Haklı çıkan ben oldum.
Dün de yazmıştım.Şimdi Ekinci’den beklediğim, o gün kazandığı tazminatı -aynen o günkü değerle- ve kendi adına, bir hayır kurumuna bağışlamasıdır.Sadece 115 YTL. Bunu yapmasını bekliyorum.
* * *
Basın davalarına Yargıtay 4. Hukuk Dairesi bakar. Yargıtay geçmişte bizim yazılar açısından epeyce katı davranırdı. Şimdi kararlar çok daha farklı oldu. Bugün Oya Armutçu’nun haberinde ayrıntıları okuyacaksınız.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 26 Haziran 2006 tarih ve Esas 2005/6753, Karar 2006/7795 sayılı kararı, dava edilen bütün gazeteciler, basın kuruluşları ve bizim davalara bakan mahkemeler açısından çok önemlidir. Kararı özetliyorum:
"Eğer (davacı) kişi konumu ve işinin sonucu olarak kamuoyunun dikkatini çekiyorsa (siyasetçi, belediye başkanı, bürokrat, artist vesaire gibi) basının onun hakkında NORMAL KİŞİLERDEN FARKLI ve bu kişinin konumuna uygun olacak biçimde açıklamalar yapması doğaldır. Bu halde haber veya eleştiri hukuka uygun hale gelir. Eleştiri belirli bir davranış, olay, kişi ve eser konusunda yorumları içerir.
Siyasal eleştiri ve değerlendirmeler de aynı çerçevede düşünülür.
Özellikle toplumda her an göz önünde olan SİYASAL KİŞİLERİ gerektiğinde eleştirmek basının görevidir. Basında yayın konusu yapılan haber objektif oldukça, doğru olaylara dayandıkça ve doğru amaca yönelik bulundukça, eleştiri SERT, KIRICI ve (dava eden) KİŞİYİ KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ olabilir. Böyle durumlarda hukuka aykırılık ortadan kalkmaktadır."
Bu doğrultudaki yargı kararları, önüne gelen her gazeteciyi mahkemeye verip sindirmeye yeltenen, hükümette olmak veya iktidarın adamı olmak sıfatıyla kazandığı tazminatlarla zenginleşip köşeyi dönen, tazminat davası ticareti yapan birilerini bundan sonra herhalde üzecektir.