DÜN ANKA Ajansı’nın geçtiği bir haber vardı. Başkent Ankara’nın aylardan beri yaşadığı, milyonlarca yaya ve araç sürücüsüne işkence çektiren inanılmaz bir şehircilik rezaletini yabancı diplomatların ağzından dile getiriyordu.
Ankara’nın göbeğinde, kentin ana arterinde yaşanan bu olayın onda biri İstanbul’da yaşanıyor olsa, İstanbul medyası bunu manşetlere taşır ve haklı olarak kıyameti koparırdı.
Ankara’nın en işlek ve trafiğin en rahat aktığı Atatürk Bulvarı üzerinde, Büyükşehir Belediyesi plansız programsız ve akıllarda büyük sorular yaratan bir inşaata girişti. Bulvar allak bullak edildi. Burada daha önce de ısrarla yazdım, acı gerçekler ortaya çıktı.
İhaleyi 2002 yılında yapmışlar (!) ve dört yıl sonra başladı. Bu nasıl iştir yahu? İhaleyi belediye şirketi Belbeton’a vermişler, orası da müteahhit Namık Tanık’a devretmiş! Tanık, Gökçek’in hacı arkadaşı ve aile dostu. Fakat işi Büyükşehir Belediyesi yapıyor. İş karıştı, aylardır sürüyor. Yaptıklarını yıkıyorlar, tutturamıyorlar, yeniden yapıyorlar.
Bulvar üzerindeki bütün anıt ağaçları kökünden kestiler, apartmanların ve işyerlerinin bahçelerine girdiler.
İşin kim tarafından, kaça yapıldığı, maliyetinin kaç trilyon daha yükseldiği belli değil. Özenle gizleniyor.
Bu yazdıklarım konusunda belediyeden, hükümetten, muhalefetten ve özellikle CHP’den tık yok.
***
İnşaat alanında elektrik kablolarını, telefon kablolarını kopardılar, su borularını patlattılar. Çevrede sürekli elektrik, su ve telefonlar kesik. Evler, işyerleri, bankalar, doktor muayenehaneleri, hastaneler, oteller, gazete büroları perişan. Esnaf dükkánını kapatıyor, bankalar taşınıyor. Bu inşaat alanında ayrıca büyükelçilikler var.
Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya, İtalya, Bulgaristan, Mısır, Avusturya, Almanya, ABD büyükelçilikleri ile Rusya’nın ek binaları...
Şimdi gelelim ANKA’nın haberine.Özetliyorum:
"Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Atatürk Bulvarı’nda yapılan kavşak inşaatı diplomatik krize neden oldu. İtalya Büyükelçiliği dün Dışişleri Bakanlığı ile belediyeyi protesto etti. Bulgaristan soruna çözüm bulunmasını istedi. Almanya Büyükelçiliği ’Durum tahammül edilmez oldu’ açıklaması yaptı." (Polonya daha önce protesto etmiş ve burada yazmıştım.)
Türkleri, kendimizi unuttuk! Ama yabancılara rezil olduk. Yine ANKA’nın haberine dönelim: "Bir İtalyan diplomat, ’AB’ye aday bir ülkede böyle bir durumun yaşanması hayal kırıklığı yaratıyor’ dedi ve şunları söyledi: ’Olaya hoşgörü ile yaklaşmaya çalıştık ama ortada gayri ciddi bir durum var. Büyükelçilik bizim devlet toprağımız ve buna garanti sağlanmasını istiyoruz. Saygı görmek istiyoruz. Pazartesi günü başbakanımız Ankara’ya gelecek ve telefonlarımız kesik. Cep telefonlarıyla çalışmak zorunda kalıyoruz.
Almanya Büyükelçilik Sözcüsü Semtner ise belediye ve Türk makamlarıyla iletişim kuramadıklarını belirtti ve ’Durum tahammül edilmez oldu’ dedi.
Bulgaristan Büyükelçiliği yetkilileri ise elektrik ve telefonlarının sürekli kesildiğini söylediler, soruna çözüm bulunmasını istediler."
İnşaat alanında Bayındır Hastanesi acil servisi var ama yolu tıkalı! Ne hasta geliyor ne ambulans.
***
Bu arada ilginç bir husus var.İnşaat Rusya ve Avusturya büyükelçilikleri binalarına gelip dayandı. Eğer bunların bir miktar arazisi alınmazsa iş duracaktı. Duyumlara göre Ruslar, topraklarını belediyeye satmışlar. Herhalde paraya ihtiyaçları vardı!
Avusturya Büyükelçiliği ise kendi devletinin Bulvar tarafındaki arazisini, kendilerine belediye tarafından Dikmen Vadisi’nde verilecek bir adet lüks daire karşılığında devretmiş! Şimdi orası kazılıyor. Demek ki Avusturya’nın da paraya ihtiyacı varmış!
Şehircilik açısından korkunç bir rezalet yaşıyoruz. Güzelim Atatürk Bulvarı elden çıktı, ağaçları kökünden kesildi. Yaya ve araç trafiği altüst oldu.
Dört yıl önce ihale edilen inşaatı kimin yaptığı, kaça yaptığı belli değil. Her şey gizli, her şey gizleniyor.
Dahası, şehircilik adına başka bir cinayet işleniyor. Dünyanın her yerinde araç trafiği kentin merkezine değil, dışına kaydırılır. Burada trafik, maliyeti ve planı belirsiz bu inşaatla kent merkezine çekiliyor.
En az bir milyon Ankaralıya çektirilen çile, işlenen şehircilik cinayeti, plansızlık, beceriksizlik, paraların toprağa gömülmesi, hiçbir partinin ve hiçbir kuruluşun hesap sormaması bir yana...
Üstelik bir de yabancılara rezil olduk. Demek ki savuracak para bol olunca böyle oluyor!