BU arkadaşlarla işimiz zor olacak. Güneydoğu’da çeşitli illerden "bağımsız" seçilip geldiler. Halkın seçimidir, saygı duymakla yükümlüyüz.
Geçtiğimiz pazar günkü yazımda onları "PKK’lı" diye tanımlamıştım. Terör örgütünün mensupları ille de dağlarda gezinmek zorunda değil. İlle de güvenlik güçlerimizi pusular, mayınlar ve kurşunlarla şehit etmek zorunda değil.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi terörün en tehlikeli aşaması, siyasallaştığı zaman gerçekleşiyor.Türkiye’de şimdi bu aşamayı açıktan, bu kez Meclis çatısı altında yaşayacağız.Doğu ve Güneydoğu’da belli il ve ilçelerde belediyeleri ele geçirdiler ve adına siyasallaşma denilen kavramın ne olduğunu hepimiz gördük.
Kürtçe yayınlar başladı, terörist cenazelerini belediye ambulansları taşıdı, PKK renkleriyle bayraklar açıldı, sloganlar atıldı. Bazı belediye başkanları hakkında soruşturma açıldı, sadece bir başkan görevden uzaklaştırıldı.
* * *
Şimdi yeni gerginlikleri Meclis çatısı altında yaşamaya hazır olun. DTP Grubu önümüzdeki günlerde kurulacak.Bunlar her konuda kürsüye çıkıp konuşacak.Seçilmişlerdir, elbette konuşacaklar.
Kürsü dokunulmazlığından sonuna kadar yararlanacaklar...
Ama korkarım, şu veya bu nedenle Meclis içinde ve dışında sürekli olarak Kürtçülük yapacaklar.
Bazıları şimdiden demeç veriyor:
"Biz buraya halkların kardeşliği için geldik. Merak etmeyin Kürtçe değil, Türkçe yemin edeceğiz! Kılıçları kuşanıp gelmedik."
Kılıçları kuşanıp gelmediğini söyleyenlerden bazıları, aynı gün Meclis’te formları doldururken, ilk şoku yaratan bir davranışta bulundular.
Formdaki soru şöyle:
"Bildiğiniz yabancı diller?"
Bunlardan bazılarının el yazılarıyla yanıtı:
"Türkçe."
* * *
İnsaf yahu! Ayıp yahu!
Daha Meclis’e adım attığınız ilk günden bunu yapmaya, bu saygısızlığı sergilemeye hakkınız var mı?
Bu saygısızlık kime?
Sonradan bazı arkadaşlarınız devreye girip düzeltmiş olsalar, "Arkadaşlar yanlış anlamış" demiş olsalar bile, Türk milletine.
Türkçe sizin için yabancı dil midir? Buna inanıyor musunuz?
Eğer inanmıyorsanız bunu niçin yapıyorsunuz? İnanıyorsanız, siz birkaç gün sonra Meclis kürsüsünde aşağıda özetle verdiğim yemin metnini nasıl okuyacaksınız?
"Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNÜ koruyacağıma... Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma... büyük TÜRK MİLLETİ önünde NAMUSUM ve ŞEREFİM üzerine ant içerim."
* * *
Şimdi bu arkadaşlar bir yanda Meclis kayıtlarına "Bildiğim YABANCI DİL Türkçe" kaydını düşecekler, öbür yanda ise birkaç gün sonra "vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü" koruyacaklarına "büyük Türk milleti önünde namus ve şerefleri üzerine" yemin edecekler!
Şimdi belki diyeceklerdir ki "kardeşim biz o yemini formalite gereği okuyacağız"...
Doğrudur, bugüne kadar o yemini kimler okumadı ki!.. O namus ve şeref yemini kürsüden okunur. Sadece okunur! Hepsi bu kadardır ve beş saniye sonra unutulur gider.
Dünyanın (hem de Anayasa’da yer alan) en şanssız, bahtsız, talihsiz, kısmetsiz namus ve şeref yeminidir!
* * *
Meclis kayıtlarına "bildiğim yabancı dil Türkçe" kaydını düşen bu milletvekilleri daha ilk aşamada ortalığı germeye başladılar. İnşallah yanılırım ama şu birkaç gün içerisinde olanlar, bundan sonra olacakların habercisi.
Leyla Zana boşuna konuşmadı, "Türkiye eyalet sistemine geçmeli. Bu er veya geç olacak" diye!
Bugüne kadar seslerini sadece belediyeler eliyle duyuruyorlardı. Şimdi siyasallaşma sürecinde çok önemli bir aşamayı daha geride bıraktılar. Biz onları asla "yabancı" olarak görmüyoruz ama onlardan bazıları bizi ne yazık ki öyle görüyor.
Bu kafayla giderlerse Türkiye boş yere gerilecek ve zararlı çıkan kendileri olacak.
Bu iyi niyetli uyarıları dikkate almalarını dilerim.