Paylaş
Sevgili okuyucularım, kamu bankalarının birileri tarafından nasıl hortumlandığını burada sık sık gündeme getiriyorum. Torpilli kişilere hortumlanan o paralar, bizim paralarımız.
Devletin ve milletin parası.
Kamu bankalarını hortumlayan kişiler, özel bankalara yanaşamazlar!.. Çünkü özel banka işini bilir. Sağlam teminat almadıkça parayı bastırmaz.
Devlet bankası ise öyle değildir. Siyasetçi emir verir, hortumlama işlemi derhal bitirilir! Genel müdür, zaten iktidarın adamıdır. Yönetim kurulu üyeleri derseniz, onlar da arpalığa paraşütle inmişlerdir. Dolayısıyla, kimsenin direnecek gücü yoktur.
Geçtiğimiz günlerde Emlak Bankası, Vakıflar Bankası, Halk Bankası gibi bankaların örneğin Ahmet Özal'a nasıl hortumlandığını rakamlarla açıklamıştım.
Bugünkü yazımda size Ziraat Bankası'ndan birkaç örnek vereceğim.
Bu örnekleri Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarından, yani devletin belgelerinden aynen alıyorum.
Bu kurul, dört dörtlük işler yapar. Yüzlerce, binlerce yolsuzluğu ve usulsüzlüğü ortaya çıkarır, raporlarında yazar. Ama gelin görün ki, o raporlar çoğu zaman tozlu arşivlere kaldırılır.
Bunlar güya TBMM KİT Komisyonu'nda görüşülür! Görüşülmesine görüşülür de, yüzde 99'undan hiçbir sonuç çıkmaz. Oysa Türkiye'deki binlerce yolsuzluğun dökümleri Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında yer alır.
***
İşte size DDK'nın Ziraat Bankası ile ilgili 1995 yılı raporundan bir bölüm:
‘‘Banka genel müdürü, milletvekili seçimine katılmak için 1 Kasım 1995 tarihinde görevinden ayrılmış ve milletvekili seçilmiştir... Banka eski genel müdürü yaklaşık 13 aydan beri lojmanı boşaltmamış olup, kira gideri ve diğer masrafların kendisinden tahsil edildiğini gösteren bir belgeye rastlanmamıştır. Halen genel müdürlük lojmanında oturan eski genel müdürün, bankanın konut işleri izahnamesinde yer alan hükümler dikkate alınarak bu lojmanın boşaltılması için gerekli girişimlerde bulunulması temenni olunur.’’
Kim bu genel müdür?
Aralık 1995 seçimlerinde DYP'den milletvekili seçilen Cihan Paçacı.
Şimdi gelelim Kurul'un bir yıl sonraki 1996 yılı raporuna ve açalım 36. sayfayı:
‘‘Kurul'un 1995 yılı raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, 20. dönem milletvekili seçimlerine katılmak üzere görevinden ayrılan eski genel müdür (Cihan Paçacı) oturmakta olduğu genel müdürlük lojmanını yaklaşık 22 ay sonra, 19 Ağustos 1997 tarihinde boşaltmıştır. Ancak lojman kirası, yakıt bedeli, su bedeli ve telefon ücreti olarak ödemesi gereken paraların inceleme tarihi olan Kasım 1997 itibariyle tahsil edildiğini gösteren bir belgeye rastlanmamıştır.
Bu tutarların ilgiliden (Cihan Paçacı'dan) gecikme faizi ile birlikte tahsiline çalışılması temenni olunur.’’
Yaaa, gördünüz mü DYP milletvekili, Tansu'nun sağ kolu Cihan Paçacı'nın yaptıklarını!
Milletvekili seçiliyor ama bankanın genel müdürlük lojmanında 22 ay süreyle beleşten oturuyor. Elektrik, su, telefon vesaire paralarını bile ödemek aklına gelmiyor. Bütün paraları devlet ödüyor!
Sonra da gelsin vatan millet edebiyatı, milliyetçilik edebiyatı!
Sıradan bir memur, lojmanını iki hafta geç boşaltsa, tepesine binerler. Ama iş DYP milletvekili eski genel müdürüne gelince, hiç kimse ağzını açamaz.
Cihan Bey bir açıklama gönderirse sevinirim, başarılarının devamını dilerim!
***
DDK 1996 yılı raporunun Ziraat Bankası bölümünü okumaya devam ediyorum. Ancak hemen belirteyim, bu bölümde yer alanlar Cihan Paçacı ile ilgili değil. Bu bölüm, Refahyol döneminin marifetlerini sergiliyor.
Evet, 206. sayfadan okumaya başlıyoruz. Özetliyorum:
‘‘Banka 1996 yılında 485 milyar liralık reklam harcaması yapmıştır... Banka tarafından 1996 ve 1997 yıllarında faaliyet alanı ile ilgili olmayan, sınırlı bir kitleye hitap eden, kamuoyunda etkinliği olmayan bazı gazete, dergi ve kitaplara değişik tutarlarda reklam verilmiştir...’’
Raporun bundan sonraki bölümlerinde, Ziraat'in paralarının hangi reklam ajanslarına, kişi ve firmalara nasıl kaptırıldığının, bankanın nasıl zarara sokulduğunun somut örnekleri veriliyor.
Ancak esas çarpıcı rezalet, bedelsiz oto ithali konusunda yapılan harcamalarda ortaya çıkıyor. Raporda bu konuda bütün ayrıntılar veriliyor. Ziraat Bankası, kendi görevi olmadığı halde, torpilli reklam ajanslarına bu iş için tam 582 milyar lira ödeme yapıyor!
İşin daha da acı tarafı, bu konuda herhangi bir maliyet analizi ve piyasa araştırması yapılmıyor, diğer firmalardan teklif alınmadan, kaymaklı kadayıf üç firma arasında bölüşülüyor!..
Bu firmalar şunlar: Anajans, Maya, Adve.
Son firma, Almanya'da 2 Nisan 1997 günü kurulmuş. Raporda şöyle deniliyor:
‘‘Bu durum, adı geçen firmanın sanki bu reklam faaliyetini yürütmek amacıyla kurulduğu izlenimini vermektedir.’’
DDK raporu çok çarpıcı. 214. sayfada anlatılan olay çok ilginç. Ziraat Bankası, Refah'ın yayın organı olan Kanal-7 ile anlaşma yapıyor. Bu kanala ayda 50 bin, yılda 600 bin dolar ödenecek. Refahyol döneminin karpuzları bunlar!
Fakat Mesut Yılmaz hükümeti gelince bu sözleşme iptal ediliyor.
Refahyol'un bedelsiz oto ithal masalı, fiyasko ile sonuçlanmıştı. Peki ama bu senaryoda Ziraat Bankası'nın rolü neydi? Örneğin Kanal-7'nin payına bu karambolde kaç para düşmüştü?
İşte size çiftçiye kredi vermekle yükümlü Ziraat Bankası'ndan küçücük bir kesit!
Başbakanlık Devlet Denetleme Kurulu raporlarında yer alan hırsızlık, yolsuzluk, soygun, vurgun ve usulsüzlüklerden onda birinin üzerine gidilse, Türkiye düze çıkar.
Ama kim yapacak bu işi, kim?
Paylaş