SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye Cumhuriyeti PKK terörü konusunda pes mi etti? AKP hükümeti "Biz devlet olarak bu işin üstesinden gelemiyoruz, ABD bize yardım etsin, el versin" mi dedi?
Gelişmeler ne yazık ki onu gösteriyor. ABD ile yapılan görüşmeler sonrasında bir uzlaşmaya varıldı. ABD ile Türkiye’nin, PKK terörü konusunda işbirliği amacıyla iki emekli orgenerali "koordinatör" olarak atamasına karar verildi.
ABD kendi orgeneralini seçti. Biz de emekli orgeneral Edip Başer’i seçtik. Bizimki henüz resmiyet kazanmadı. Cumhurbaşkanı bu uygulamaya karşı. Atama kararnamesi önüne gelirse imzalamayacak. Dolayısıyla hükümet şimdi bu atamayı bir genelge ile yapmaya niyetleniyor.
Bu ikili bundan sonra bir araya gelecek ve PKK terörünü çözmeye, soruna çözüm (!) bulmaya çalışacak.
İşin bir de Irak boyutu var. Irak’tan da bir koordinatör atanacak. O şahıs kim olacak? Ya PKK yandaşı bir Kürt gelirse? Öyle ya, atamayı Barzani yapacak!
***
Kuzey Irak’ta Kürt devleti ABD’nin kanatları altında kuruldu. PKK’nın ana üssü nerede? Kuzey Irak’ta ve ABD koruması altında.
Bizim "yan gelip yatmayı" beceremeyen, şehit düşen, sakat kalan her askerimizin ardında bu ABD koruması var. ABD tavşana kaç, kazıya tut diyor ve ikili oynuyor.
Biz şimdi koordinatör moordinatör diyerek kuzuyu kurda emanet etmeye kalkışıyoruz.
Fakat korkarım ki, bu işin sonrası çok daha vahim, çok daha acı, onur kırıcı sonuçlar getirecek.Nedir onlar?
1- Türk devleti, bir terör örgütünü dolaylı yollardan bile olsa muhatap kabul etmiş olacak.
2- Günün birinde belki de ABD’nin zorlamasıyla, bizi PKK ile görüşme-pazarlık masasına oturtacaklar. Nitekim PKK, ABD’nin bu koordinatör girişimini çok olumlu karşıladığını ve kendilerinin tanınması anlamına geldiğini açıkladı.
3- Terör mücadelesini kendi başımıza yapamadığımızı, yanımıza bir destekçi aldığımızı dünya önünde kabul etmiş olacağız.
4- Terörle mücadeleyi bir yabancı ülkeye ihale etmiş duruma düşeceğiz.
Bunları Irak, Afganistan yapabilir. Yapıyorlar da.
Türk devletine yakışır mı?
Ben size olacakları şimdiden söylüyorum. Eğer hükümet bu yazdıklarım için "Yanılıyorsun arkadaş, böyle bir şey olmaz" diyorsa, buyursun bunu Türk milletinin önünde söylesin...
Ve o zaman, bu "koordinatör" işinin niçin kabul edildiğini, bu konuda bize hangi ülke veya ülkelerin baskı yaptığını da açıklamayı unutmasın.
BÜYÜYORUZ!
Bütün rakamlar devletin elinde. "Enflasyon düşüyor" denildi mi, bilin ki düşmektedir! "Enflasyon bu ay çok hafif bir yükseliş gösterdi" derlerse bilin ki öyledir!
Aksini kanıtlama olanağımız yok.
Aynı durum büyüme rakamları için geçerli.Son olarak bütün yayın organlarına haber geçildi:
"Türkiye’nin büyümesi sürüyor. Büyüme rekorları kırıyoruz. 2006 yılının ikinci çeyreğinde yine yüzde 8.5 büyüdük!"
Helal olsun da, ekonominin büyümesi nedir?
Vatandaşın cebine bir şeyler girer. İşsizlik azalır, kitlelerin refah düzeyi artar.
Peki bizdeki durum nedir?
Ekonomi maşallah acayip büyüyor da, büyüme vatandaşa yansımıyor.
O halde böylesine muhteşem (!) bir büyüme kime yarıyor?
Bilinmiyor!
Bütün kesimler inim inim inliyor. Herkes borçla, kredi kartlarıyla ayın sonunu getirmeye çalışıyor. Türkiye ekonomisi de borçla dönüyor.
Son bir yılın cari açığı 29.7 milyar dolara yükseldi. Açık temmuz ayında 2.l milyar dolar, ilk yedi ayda 20.7 milyar dolara ulaştı.
Kaderimiz tümüyle yabancıların elinde. Ülkeye getirdikleri borsa paralarını bir çekseler, hep birlikte göçeceğiz. Ekonomi bıçak sırtında.
Dayanmışız ithalata. En küçük bir mal bile ithal malı. İthalatla büyüdüğümüzü zannediyoruz. Daha doğrusu bize böyle yutturmaya kalkışıyorlar.
Ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet!
Yani bizdeki büyüme bir acayip oluyor.Ekonomi büyüyor, vatandaş küçülüyor. Aranızda bu "büyümeyi" hisseden, bundan pay aldığını gören kaç kişi var?