HARP Okulu dev bir askeri üniversite. Burada 3.600 öğrenci eğitiliyor.
İçlerinde yaklaşık 50 bayan öğrenci var.Ayrıca bin dolaylarında asker ve sivil personel burada görev yapıyor.
Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen birkaç gün önce görevinden istifa etti. Bu olay nasıl gelişti? Neler oldu?
Her şey imzasız ihbar mektupları ile başladı
Şimdi bu süreci size "birinci elden" ve "en yetkili ağızdan" anlatacağım.
Genelkurmay Başkanlığı’na Taşkesen’le ilgili imzasız ihbar mektupları geliyordu: "Okulda bira içmeyi serbest bıraktı. Kız ve erkek öğrenciler el ele tutuşuyor. Yakında hamile kalanlar olacak." Bu imzasız mektuplar üstleri tarafından resmi yazı ekinde Taşkesen’e gönderiliyordu. Taşkesen bunları "birinci ele" şöyle aktardı: "Benim askerlik anlayışım farklıydı. 21. yüzyılda görev yapacak Atatürkçü, çağdaş subaylar yetiştiriyordum. Rahat bir eğitimden yanayım. Askerlikte sopalı sisteme karşıyım. Askerlik anlayışım karşılıklı sevgi ve saygıya dayanır. Hiçbir personelimle sorunum olmadı. İmzasız ihbarların tümü yalandı."
Fakir çocuklar mum ışığında yemek yiyordu
"Okulda bira içilmesi söz konusu değil. Ancak Demirtepe semtindeki lokalimizde içki var. Orası beş yıldızlı restorana dönüştü. Çoğu fakir ailelerin çocuğu olan öğrenciler gelir, mum ışığında aileleri veya kız-erkek arkadaşlarıyla ucuz ve kaliteli yemek yer.
Ben oraya piyano da koydurdum. Amaç onların sosyal ve çağdaş kişiliğini geliştirmektir. Okula içkili gelinmez. Okulda el ele tutuşulmaz. Bunlar kesinlikle yasaktır. Harp Okulu Komutanlığı’na Orgeneral Büyükanıt tarafından geçen yıl getirilmiştim. Tahmin ediyorum ki, "birileri" benim bu uygulamalarımdan rahatsız oldu. Uzaktan bakınca, benim yaptıklarım ve askerlik anlayışım onları rahatsız etmiş olabilir. Böyle bir algılamam var çünkü yaptığım uygulamalar birilerini rahatsız ediyordu."
Görevden alınma olayında tarikatların rolü olmuş mudur?
"Ülkemizin en büyük sorunu köktendincilik ve bölücülüktür. Harp Okulu’nda bu konuda bazı duyumlarım oldu. Bu kesimlere karşı sözlü emirler verdim. Rahatsız oldukları kesindir. İmzasız ihbar mektuplarıyla tedirgin ediyorlardı. Üstlerim bu konuda bir araştırma yaptırsaydı, hepsinin asılsız olduğu ortaya çıkacaktı. Yaptırmadılar."
Bazı hanımlarla özel konuşmalar yaptığım doğru
Peki olay nereye doğru sürükleniyordu? Taşkesen bunları da "birinci ele" şöyle anlatıyordu: "Çevrem çok geniş. Yazar, gazeteci, siyasetçi, asker, sivil, kadın, erkek, çok geniş çevrem var. Kendi özel telefonumla herkesle her şeyi konuşurum. Makam telefonum özel görüşmelere kapalıdır. Dinleniyorum diye özel telefonumdan konuşma yapmaktan vazgeçmedim.
Bazı hanımlarla da özel konuşmalar yapmışımdır. Tamamen özel yaşamdır. Basında yer alan bayan Harp Okulu öğrencisi tamamen yalan. Böyle bir şey kesinlikle yok."
Taşkesen dinlendiğini biliyor muydu? "İlk ağıza" şöyle anlatmıştı:
"Bu yılın başlarında, telefonlarımın dinlendiğini çok güvenilir bir kaynaktan öğrendim.
Samsun’dan aldığım telefon hemen dinlemeye alınmış
Göreve başladıktan hemen sonra beni izleme ve dinleme kararı alınmış. Kimin dinlediğini veya dinlettiğini bilmiyorum. Birinin dinlenmesi için mahkeme kararı gerekir. Olup olmadığını da bilmiyorum ama olmadığını sanıyorum.
Ülkemizde telefon dinlemeyi Genelkurmay, MİT, Jandarma ve Emniyet yapabilir. Dinlemeyi Genelkurmay mı yaptı veya istedi, yoksa başkaları mı dinleyip Genelkurmay’a iletti? Bunları da bilmiyorum.
Samsun’dan başkasının adına bir cep telefonu almıştım. O numarayı da en kısa zamanda öğrenip dinlemeye almışlar. Bu işin arkasında bir yabancı devlet desteği olup olmadığını da doğrusu merak ediyorum."
Geçen çarşamba günü Kara Kuvvetleri’ne çağrıldım
Önceki gün bu konuda yayınlanan Genelkurmay bildirisinde Genelkurmay’ın dinleme yapma olanağı olmadığı belirtilmişti. Taşkesen tam tersini söylüyor.
Olay daha sonra nasıl gelişti, neler oldu?
"Şunu gördüm ki, saçma sapan imzasız ihbar mektupları gönderen kişilerle dinleme yapan ve yaptıranlar, aynı kesimdi. Bu iş birlikte yapılıyordu ve olay saptırıldı."
Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen geçtiğimiz çarşamba günü Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Ergin Saygun tarafından makamına çağrıldı. Saygun’un masasında Taşkesen’in bazı bayanlarla yaptığı ve dinlenmiş olan telefon konuşmalarının kağıda dökülmüş bant çözümleri vardı. Perşembe günü bir kez daha konuştular ve Taşkesen istifasını vermek zorunda kaldı.
Basına bazı bilgiler yansıdı ama bu konuşmaların hangi bayan veya bayanlarla yapıldığı, neler konuşulduğu bilinmiyor. Anladığım kadarıyla emekli Tümgeneral Reha Taşkesen de bu tür konuşmalar olduğunu güvendiği kişilere doğruluyor, ancak konunun ayrıntılarına girilmesini istemiyor.
Özel konuşmalarımın kayıtları önüme kondu
"Bunlar benim çok özel konuşmalarımdı. Özel hayatıma girilmişti. Saygun Paşa onları bana okuttu. Oraya çağrıldığım zaman zaten bazı tatsız gelişmeler olacağını hissediyordum. Askerlikten istifamı orada verdim. Benim yadırgadığım konu şudur: TSK bu olayı sadece bir bayan ilişkisiyle sınırlayıp basit bir düzeye indirerek gündeme getirdi. Hukuk dışı dinleme olayına TSK dahil hiç kimse dikkat etmedi.
SORUYORUM: YAPILAN DİNLEME HUKUKA UYGUN MU
Genelkurmay bildirisinde ’özel hayatın dokunulmazlığı var’ deniliyor ama benim özel hayatıma yasadışı yollarla girildi, özel hayatımın dokunulmazlığı yok edildi. Ben bu yaşananları kişisel bir olay olarak görmüyorum. Yapılan dinlemeler hukuka uygun mudur? Bu soruyu soruyorum."
İmzasız ihbar mektuplarıyla başlayan, telefon dinlemeleri ve istifa ile sonuçlanan karmaşık bir olayın perde arkası çok özetle böyle. İşin içinde bir tezgah, komplo, başka hesaplar, ya da bu olayın Yüksek Askeri Şûra toplantısından hemen önce gündeme getirilmesinin bir anlamı var mı? Şu anda bilemiyoruz. Başka bir bilgiye de sahip değiliz.