Tarihi rekor

BÜTÜN gazete ve televizyonlarda aynı haber ve aynı sunum! "İhracatta tarihi rekor."

2005’te ihracatta yılların rekorunu kırıp 73 milyar dolara ulaşmışız. Çok güzel, bardağın dolu tarafını medyamız gerçekten de iyi gösteriyor.

Fakat bardağın bir de boş tarafı var! İthalatta da rekor kırmışız. 2005 ithalatı 115 milyar dolar.

Aradaki fark 42 milyar dolar. Korkunç bir rakam. Bir rekor!

Yani 2005 yılında Türkiye’nin dış ticaret açığı net 42 milyar dolar.

Hovardaca, borçlanarak harcıyoruz. Buna karşılık yeterince satamıyoruz. Bir aile reisi düşünün, borçlu olduğu için evinde ne bulursa satıyor. Buzdolabı, koltuk, tabak çanak, halı... Aile bireylerine "Bu yıl bizim eşyalar iyi para etti" diyor. Oysa bir kazanıp iki harcıyor ve yine borçlanıyor. Bunun farkında değil. Ya da özellikle gizliyor.

İhracatta rekor kırmışız. Güzel! Bu husus medyamızda zafer olarak gösteriliyor. O da çok güzel!

Ama iş ithalat rakamına, dış ticaret açığı rakamına gelince medyamızın büyük bölümü susuyor. Madalyonun bu yüzünü milletten gizliyor.

Böyle tek taraflı yayınlar biraz ayıp olmuyor mu?


MAKASLAMA OPERASYONU

SEVGİLİ okuyucularım, AKP iktidarının nerelerde neler yaptığının somut bir belgesi daha önümde. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e bağlı olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, "Türkiye İzcilik Federasyonu İzcilik Yönetmeliğini" yeniden hazırladı. Bu yönetmelik 2 Ekim 2005 tarihli Resmi Gazete’de Bakanlık adına yayınlanıp yürürlüğe girdi.

Yürürlükten kaldırdıkları eski yönetmeliğin girişi aynen şöyle idi:

"Bu yönetmeliğin amacı, örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki izcilik çalışmalarını Anayasa ve Atatürk ilkeleri doğrultusunda ve uluslararası izcilik kuralları uyarınca geliştirmektir..."

AKP
hükümeti tarafından yayınlanan yeni yönetmelikte "Anayasa ve Atatürk ilkeleri doğrultusunda" sözcükleri kaldırıldı.

Cımbızlandı.

Makaslandı, sansür edildi.

Aferin!


Türkiye kimlerin elinde nereye sürükleniyor?

SAĞLIK SEKTÖRÜNDEN MANZARALAR

OKUYUCUM isminin açıklanmasını istemiyor: "Küçük bir işletmeyim. Bölgemizde bulunan pek çok hastaneye malzeme satıyoruz. Fakat kestiğimiz faturaların parasını haziran ayından beri alamıyoruz. İlgili saymanlıklara gidiyoruz, para yok! Sesimizi duyan yok. Batıyoruz ama gören yok.

Enflasyon düşüyormuş, ihracat artıyormuş ama bütün bunların bedeli bizim gibi küçük işletmeleri batırmak mı? Bizler batıp işsizler ordusuna katılırsak daha mı iyi olacak?

Ne olur Emin abi, sesimizi duyuracak sen varsın. Gerçekten batmak üzereyiz. Biz vergimizi, SSK primlerini, banka faizlerini aksatmadan ödemek zorunda kalıyoruz. Neyle? Faizle para alarak, kredi çekerek. Ama devlet bize olan borcunu ödemiyor. Bir hükümet vatandaşını bu kadar boğar mı? İşte boğuyor, bitiyoruz, duyan yok.

Bir de kimliğimizi bilirlerse hiç ödemezler abi, lütfen sizde kalsın."

***

Sağlık Bakanlığı
İzmir Eğitim Hastanesi Acil Servis doktorları yazıyor: "Acil serviste sıklıkla, şeker hastalarının acile geldikleri zaman, o andaki şeker ölçümlerini bilmek zorunda kalıyoruz. Bu işlemi yapmak için fiyatı sadece 50 kuruşla 1 lira arasında olan bir kan şekeri ölçüm çubuğuna ihtiyaç duyuyoruz. Ancak bu çubuk sık sık acil servisimizde olmuyor. Nedenini biliyor musunuz?

Fiyatı en fazla 1 lira olan bu çubuklar, hastanenin acil servis sarf malzemeleri kaleminde yok. Bir ilaç firması bize bu çubuklardan ücretsiz hediye ederse, komadaki hastaların bile şeker ölçümlerini ancak o zaman yapabiliyoruz.

Hastanemizin acil kan şeker ölçümü, o ilaç firmasının keyfine bağlı! Tamam, o ilaç firması bize zaman zaman iyilik yapıyor ama bu iş bu kadar ucuz mu? İzmir’in göbeğinde koskoca bir eğitim hastanesi bu çubukları alamayacak düzeyde mi?

Konu İl Sağlık Müdürlüğü dahil bütün ilgili makamlara defalarca iletildi ama kimsenin umurunda değil. Belki sizin ilginizi çeker diye yazıyoruz."
Yazarın Tüm Yazıları