Son masal!

NURTOPU gibi bir oğlumuz daha olmak üzere! Dün Ankara’da kamuoyuna açıklandı. Yeni bir "Kürt partisi" kurulacak ve adı da belki "Hür Kürtler" olacak. Başına da eski siyasetçilerden, geçmişte bakanlık bile yapmış olan Şerafettin Elçi geçecek.

Hür Kürtler adına başkan Şerafettin Elçi, dün basın toplantısı düzenledi. Okuduğu yazılı metinden özetliyorum:

"Kürt sorunu çözülmelidir. Bize göre en makul çözüm formülü federatif sistemdir. Federal sistemde iktidarın kullanımı tek merkezli değil, çok merkezlidir. İktidarın kullanımı birden fazla merkeze dağıtılmıştır."

Yani Güneydoğu, İstanbul gibi yörelerde bağımsız Kürt yönetimleri oluşacak. Kendi harcamalarını yapacak, eğitimde, içişlerinde özgür olacak! Beyefendi AB’ye sığınarak devam ediyor:

"Türkiye, bütün AB ilkelerini kabul etmiştir. Şiddete başvurmamak ve destek vermemek koşuluyla, ayrılıkçı görüşleri savunmak bile (AB ilkeleri doğrultusunda) parti kapama nedeni olamaz. Irak’ta federal bir Irak Cumhuriyeti kurulmuştur. (Ne durumda olduğunu bildiğimiz kukla devleti bize örnek olarak göstermeye kalkışıyor!) Kutsal devlet adeta Türklerin dini olmuştur. Federal sistemin önündeki en büyük engel bu zihniyettir. Bu zihniyet yenilmeye mahkûmdur. Ancak bunun için çok çaba ve zaman gerekir."

Niyetleri şimdiden belli. Konuşmasında daha sonra "tarihi gerçekleri" anlatıyor da, tümüyle saptırıyor:

"Kürtler, kurulacak yeni devletin kendilerinin de devleti olacağı, devletin ortağı olacakları vaat ve umuduyla Kurtuluş Savaşı’na katıldılar."

Devletin bütün belgeleri ortada. Bu konuda hiç kimseye bir vaatte asla bulunulmadı. Eğer varsa, Elçi bu belgeleri açıklamakla yükümlüdür.

* * *

Sonra PKK’yı eleştiriyor: "Kürt halkının kurtuluş umudu olan PKK ve emrindeki örgütler, tam bir umutsuzluk kaynağı olmuştur. Günümüzde terörist örgüt damgasını yiyen bir hareketin (Kürtçülük konusunda) başarılı olma şansı sıfırdır."

Yani "biz işimizi silahla değil başka yöntemlerle çözeriz, bu yolda AB’yi arkamıza alırız ve daha kolay başarırız" demeye getiriyor. Sonra devam ediyor:

"Şoven Türk milliyetçiliğine dayalı, köhnemiş, süresini tamamlamış, tekilci devlet düzenine karşıyız. Elbette her devletin bir ordusu vardır. Ancak ordunun devleti olamaz!"

Hele bu son cümle muhteşem. Tarihlere geçer! Sonra taşı gediğine koyuyor:

"Biz AB kriterlerini benimsiyoruz. Türkiye’nin AB’ye girmesini destekliyoruz."

İşte bu kadar! Bunlar da aynen PKK gibi AB’ye sığınıyor.

Hepsini AB kurtaracak, arkalarında AB olacak.

Düne kadar PKK’ya destek veren AB, bu durumda ne yapacak? Desteğini PKK ile Hür Kürtler arasında mı bölecek, ya da onlardan birini mi kullanacak?

Sevgili okuyucularım, hadiseyi net olarak görüyorsunuz. Türkiye’yi hem silahla bölmeye kalkışanların, hem de federasyon isteyenlerin arkasında AB var.

* * *

İş artık o boyuta vardı ki, Recep Tayyip Erdoğan’ın bile tepesini attırmaya başladılar! Beyefendi önceki gün Başbakanlık Konutu’nda Ankara’daki AB büyükelçilerine bir yemek verdi. AB dönem başkanı Finlandiya’nın Ankara büyükelçisi, yaptığı konuşmada bir kez daha Kıbrıs konusunda uyarılarını bildirdi. Bizimkilerden ses yok!

Bayan büyükelçi daha sonra kapitülasyon artığı sözlerini söyledi:

"Şemdinli davasını AB olarak yakından takip ediyoruz."

Bunun üzerine Erdoğan söz alıp şöyle dedi:

"Ama biz (Türkiye olarak) hiç kimsenin iç hukukuna müdahale etmiyoruz. Bunu doğru da bulmuyoruz."

Oradaki büyükelçilerden biri şöyle diyebilirdi:

"Sıkıysa müdahale edin. Bu süreçte biz sizin değil, siz bizim emrimizdesiniz."

İyi ki demedi. Belki dedi de bizim haberimiz olmadı.

Ne günlere kaldığımızı görüyor musunuz sevgili okuyucularım.

Biz bunları burada yıllardır yazıyoruz. Olacakları haber veriyoruz ve her şey aynen gerçekleşiyor.

Bizi yönetenlerin jetonu ise şimdi, yavaş yavaş düşmeye başlıyor.
Yazarın Tüm Yazıları