Paylaş
Ankara dün yine karıştı. Karıştıran, kazana kepçeyi sokan ise Bayan Çiller oldu. Birdenbire parti genel başkanlarını ziyaret edip ‘‘DSP azınlık hükümeti kurulsun, biz destek verelim’’ demeye başladı.
Oysa bu formülü kısa süre önce reddeden kendisiydi!
Neden böyle yaptı? Dünkü çıkışlarına neden gerek gördü?..
Çünkü korkmaya başladı.
Bu korkunun zannettiğimizden çok daha büyük olduğunu gördük. Eğer Yalım Erez hükümeti kurarsa, bu hükümet Çankaya tarafından onaylanırsa, kendisini ve partisini büyük, hem de çok büyük bir yenilginin beklediğini biliyor.
O takdirde DYP'den kopmalar olacak. Aynen 28 Şubat sürecinde olduğu gibi. Kimin nereye gideceği belli olmayacak. Ama DYP kan kaybedecek.
Bu nedenle Bayan Çiller, gündeme birdenbire damgasını vurmak istedi.
Vurdu da!
***
Hanımefendi'nin isteği dikkate alınırsa, kurulacak DSP azınlık hükümetine en azından ANAP, DYP ve DSP destek verecek. Bu durumda kelle sayısı 297 oluyor.
ANAP: 137. DYP: 99. DSP: 61... Ve eşittir 297.
İşin ilginç yanı, Yılmaz ve Ecevit dün Bayan Çiller'den gelen bu öneriye yeşil ışık yaktılar... Ama bir şey söylediler:
‘‘Bu konuda yetki Demirel'dedir...’’
Çünkü Demirel hükümeti kurmakla Erez'i görevlendirmiş. Erez'in bu konuda başarısız olup görevi iade etmesi gerekir ki, Demirel bu kez görevi Ecevit'e versin.
***
Peki ama Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit, Bayan Çiller'in oyuncağı mı oldular? Dün birdenbire yapılan bu çıkışın, sergilenen bu kulislerin peşine niçin düştüler de ‘‘Geçmiş olsun hanımefendi, daha önceleri neredeydiniz?’’ demediler?
Kim bilir!
Belki Ecevit azınlık hükümeti işlerine daha çok geliyordur, belki de bu yöntemle Deniz Baykal'a bir mesaj göndermek istemişlerdir:
‘‘Bak kardeş, Erez hükümeti konusunda sen işi ağırdan alıp bize çalım atıyorsun ama karşımıza yeni bir seçenek çıktı...’’
Bence bu mesajı verme olasılığı yüksektir.
***
Sonuç olarak, kafalarımız dün yine karıştı. Bu yazının yazıldığı dün akşam saatlerinde, ne olacağı henüz belli değildi.
Öyle bir Türkiye'de yaşıyoruz ki, parti genel başkanlarının ve onların kurmaylarının kafasında kırk tilki dolaşıyor, hiçbirinin kuyruğu birbirine değmiyor.
Olup biteni anlayamıyoruz.
Sanki bu genel başkanlar bir ‘‘düşman’’ ülkenin ‘‘birbirine düşman’’ askerleri!
Kimin on dakika sonra ne yapacağı, ne söyleyeceği belli değil. Biz gazeteciler dahil hiç kimse hiçbir şey bilmiyor.
Olup biteni geriden izliyoruz ve dün olduğu gibi birbirimize soruyoruz:
‘‘Ne olur?.. Bu yapılanın amacı ne?.. Bu iş nereye varır?..’’
Her kafadan, bu işleri izleyen her gazeteciden farklı bir değerlendirme çıkıyor... Çünkü olaylar bizi aştı. Biz, sürpriz gelişmeleri sadece olup bittikten sonra izleyebiliyoruz.
***
Bu aşamada Demirel ne yapacak? Yalım Erez'de ısrarlı olacak mı? Onun alacağı sonucu bekleyecek mi? Görevi iade etmesini isteyecek mi?
Belki yarın, belki yarından da yakın, Bayan Çiller'in istemi doğrultusunda hükümeti kurma görevini Bülent Ecevit'e verecek mi?
Dün Yılmaz Köşk'ten, Baba ziyaretinden çıktı ve herhangi bir açıklama yapmadı.
Bu son gelişmeler karşısında acaba CHP ne yapacak?
Çok yönlü bulmaca devam ediyor.
***
‘‘Sayın parti genel başkanları, artık ne yapacaksanız yapın. Türkiye sizlerin ve oyununuzda rol alan siyaset kurmaylarınızın oyuncağı değil.
Böyle ucuz numaralarla, böyle günlük çıkışlarla bizimle alay etmeyi bırakın.
Burada kaçıncı kez yazıyorum: Artık sıktınız, bıktırdınız.
Çıkın şu sokaklara da, insanlarla bir konuşun.
Hepinizin tuzu kuru. Mal mülk Türkiye'den taşmış, taaa Amerika'da bile istiflenmiş.
İnsafa gelin, vatandaş ağlıyor.
İnsanlar işsiz. İnsanlar ayda 40 milyonluk bir iş için birbirini eziyor. Ekonomi bıçak sırtında.
Siz Ankara'da yan gelmiş, cingözlük oyunu oynuyorsunuz. Sizlerden ve adamlarınızdan oluşan Meclis çalışmıyor.
Kitleleri ya hırsızların ya da din tüccarlarının kucağına itiyorsunuz.
Siz bu memlekete uzaydan mı geldiniz? Neyin peşindesiniz, neyin kavgasını yapıyorsunuz?
Kuracaksanız kurun, kurmayacaksanız gereğini başkaları yapar.
Bunca yıllık gazeteciyim, önümüzden neredeyse 20 hükümet geçti, ben böyle kepazelik görmedim.
Siz ne biçim siyasetçisiniz ki, kafalarınızda sadece ve sadece parti çıkarları vardır!
Bir gün de oturup şu insanlarımızın durumunu düşünün.
Bu kayıkçı kavgasını artık bırakın, ne yapacaksanız lütfen yapın. Yetti be muhteremler!
Paylaş