GEÇTİĞİMİZ mart ayında bir gün, önüme yüzlercesiyle birlikte bir elektronik posta mesajı geldi. Hepsini tek tek okuyorum, bunu da okudum.
Bir emekli albay Güneydoğu’da PKK ile yaptığı mücadeleyi kısaca anlatıyor ve bu konuda yaşadıklarından oluşan bir kitap yazdığını söylüyordu. İki şey soruyordu:
1- Acaba kitabıma bir önsöz yazar mısınız?
2- Kitabımı hangi yayınevine bastırabilirim? Bu konuda hiç bilgim yok. Bana yardımcı olabilir misiniz?
Telefon numarası vermişti. Emekli albay Erdal Sarızeybek’i aradım:
"Albayım inanın hiç zamanım yok. O yüzden önsöz yazamam. Ama kitabı bastırmak için Ümit Yayın’la bir konuşun. Sahibi Ümit Gürtuna arkadaşımızdır. Ben size telefon numarasını vereyim. Fakat her yayınevi kitabın satacağına inanırsa basar. Siz bir konuşun kendisiyle, kitabı da gönderin okusunlar."
Ertesi gündü. Yayınevinin yetkilisi, gazeteci arkadaşım Rahmi Özyazgan beni aradı:
"Abi, albayımla dün konuştuk. Kitabını getirdi ve hemen okuduk. Muhteşem bir kitap. Derhal basıyoruz."
Ben de bu hızlı gelişmeye çok sevindim, "Hayırlı olsun" dedim.
* * *
Aradan birkaç gün geçmişti. Albay Sarızeybek bu kez bana kitabın basılmamış kopyasını gönderdi.Ekinde üç satırlık bir not vardı:
"Emin Bey, lütfen önsözü siz yazın ki herkes okusun. Bu milletin buna ihtiyacı var.
Kitabı okuyunuz. Bir önsöz yazmak gerekmiyorsa yırtıp atınız.
Size bu ülkede güvenen insanlar var."
Henüz basılmamış kitabı yanıma aldım, eve götürdüm. Niyetim şöyle bir göz atmak! Gece saat 23 dolaylarında ilk sayfayı açtım...
Hiç ara vermeden bitirdiğimde neredeyse gün ağarmak üzereydi. Gerçekten de muhteşem bir kitaptı.
Ertesi sabah gazeteye geldiğimde ilk işim bilgisayarın başına oturup bu kitabın önsözünü yazmak oldu. Bu benim için bir görevdi. Yazıp yayınevine gönderdim.
* * *
Emekli jandarma albay Erdal Sarızeybek’le birkaç gün önce tanıştık. Gazeteye ziyaretime geldi. Kitabı çıkmıştı. Bana imzalamış ve getirmişti.
"Şemdinli’de Sınırı Aşmak!.." (Ümit Yayıncılık.)
Tam 10 yıl boyunca Doğu ve Güneydoğu’da sınırlarda bölük, tabur ve alay komutanı olarak görev yapan, bölge insanlarıyla iç içe yaşayan, PKK ile nice çatışmalara giren, PKK’nın karakol baskınlarında askerlerini yanı başında şehit veren bir Türk subayı, Şemdinli’de yaşadıklarını anlatıyordu.
Sadece kahramanlık değil. Yöre insanının tavırları, korkular, ihanetler, vurmalar, vurulmalar, kalleşlikler, kaçakçılık, teröre giden büyük paralar...
Erdal Sarızeybek 2004 yılında kendi isteği ile emekli olmuş. Ayrıca Fransız Jandarma Subay Okulu mezunu. Paris’te askeri ataşemiliter olarak görev yapmış. Türkiye’de adli kolluk üzerine master’ı var.
Bu kitabı mutlaka okuyunuz. Sınırlarımızın nasıl yolgeçen hanı olduğunu, PKK’nın çok sayıda gümrük noktasında nasıl haraç-vergi alıp semirdiğini, yanı başımızdaki İran ve Irak kamplarına asla müdahale edemediğimizi öğrenmiş olacaksınız...
Ve İran’la Kuzey Irak arasına sıkışmış Şemdinli’de karakollarımıza yapılan PKK baskınları... O baskınlarda yaşanan çok acı ve kanlı olaylar...
Kaç zamandır kaldırılan şehit cenazelerinin nedenlerini birinci elden, olayların tam göbeğindeki bir Türk subayının kaleminden okuyacaksınız.
Bazen gözleriniz dolacak. Üzüleceksiniz, nefretle dolacaksınız.
Erdal albay gazeteye ziyaretime geldiğinde, kendisiyle uzun uzun konuştuk. Şöyle diyordu:
"Bu konuları en iyi bilen kimselerden biriyim. Ayrıca yüksek lisans çalışmam, yurtdışı deneyimim var. Şimdi bizde çıkardıkları yasaların benzeri hiçbir AB ülkesinde yok. Bizdeki gibi yanlış uygulanan, teröristin ve suçlunun lehine kullanılan ’insan hakları’ da yok!.. Ve hükümetin Güneydoğu’da tutarlı, somut hiçbir politikası yok."
Evet, jandarma albay Erdal Sarızeybek Şemdinli’de askerleriyle birlikte nice çatışmalara bire bir giren isimsiz kahramanlardan biri.
Bu kitabı okurken şaşıracak, hayret edecek ve ürpereceksiniz. Ülkemizin sınırları dışında ve içinde neler olduğunu, terörün nasıl yeşerdiğini, vatan evlatlarının neler yaşadığını, nasıl can verdiğini, kurtulanların nasıl kurtulduğunu -hayretle ve ibretle- göreceksiniz.
Şehit cenazeleri her gün boşuna kalkmıyor efendim!