Sağlıkta para rezaleti

SEVGİLİ okuyucularım, bugün size Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinden, Ankara’nın göbeğinden bir sağlık rezaletini anlatacağım.

Ankara’da dört büyük üniversitemizin büyük hastaneleri var. Bunlar sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin en seçkin sağlık kuruluşları arasında önemli yere sahip.

Hacettepe Üniversitesi: Toplam 1250 yatak.

Başkent Üniversitesi: Toplam 300 yatak.

Gazi Üniversitesi: Toplam 1000 yatak.

Ankara Üniversitesi: Toplam 2100 yatak.

Tabloyu görüyorsunuz, Ankara’daki üniversite hastanelerinde 5 bin’e yakın hasta yatağı var ve bunlar genelde yüzde yüz dolu.

Şimdi bir okuyucumdan dün aldığım e-posta mesajını size özetliyorum:

"Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi’nde çalışan sözleşmeli personelim. Hastanemiz Emekli Sandığı, Bağ-Kur, SSK ve devletin öteki ilgili kuruluşlarından para alamıyor. Bu yüzden mali kriz yaşıyor.

Yönetim şimdi -başka çare olmadığı için- sözleşmeli personelin bir bölümünü ücretsiz izne çıkarmak zorunda kaldı. Hükümet üniversitelere kızıyor, parasını hastanelerden kesiyor. İnsanların şifa bulmak için sığındığı, bilimsel araştırma yapan, doktor ve sağlık personeli yetiştiren bilim kurumları işte bu duruma düşürüldü.

Yaşananları size bildiriyorum. Lütfen bunları yazın ve bizleri bu duruma düşürenler biraz utanıp soruna çözüm bulsunlar."

* * *

Dün bu olayı araştırdım. Okuyucumun söylediği ne yazık ki doğru çıktı. Üniversite hastanelerine devlet para ödemiyordu. Bu yüzden iş, çalışanları ücretsiz izne çıkarmaya kadar varmıştı.

Hastanelerin parası yoktu. Onlar da ilaç ve malzeme aldıkları firmalara borç takıyordu. Emekli Sandığı parasızlıktan tıkanmıştı, hastanelere ödeme yapmıyordu.

Hacettepe hastaneleri Bağ-Kur mensuplarını, Ankara Tıp Fakültesi hastaneleri yeşil kart sahibi fakir fukarayı artık tedavi edemiyordu.

Şimdi size önceki gün itibarıyla bu hastanelerin devletten ne kadar alacağı olduğunu açıklıyorum:

Hacettepe: 62 trilyon.

Başkent: 63 trilyon.

Ankara Tıp: 66 trilyon.

Gazi Tıp: 41 trilyon.

Bunların toplamını siz hesaplayın!.. Ve bunların sadece Ankara’daki üniversite hastaneleri olduğunu unutmayın. Buna İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Erzurum, Konya, Trabzon, Sivas gibi nice kentlerimizdeki üniversite hastanelerini de eklemek gerekiyor. Ne yazık ki onların rakamlarını şu anda bilemiyorum.

Eğer o kuruluşların yetkilileri bana yazarsa, o rakamları da -arayanların isimleri bende kalmak koşuluyla- sizlere iletirim.

Türkiye’nin dört bir yanındaki hastanelerden feryatlar yükseliyor. Her biri parasızlıktan kıvranıyor. Sadece bazı hastaneler var ki, AKP kadroları oraları tamamen ele geçirdi, onlara paraları eksiksiz veriliyor. O hastanelerin isimlerini burada vermek istemiyorum.

Dün bir üniversite hastanesinin yetkilisiyle konuşuyorduk. Sözleri acıydı:

"1 Temmuz genelgesi sonrasında hastanemizin bir aylık zararı 1.5 trilyon. Bunun üstesinden gelmemiz mümkün değil. Karşımızda tek parti iktidarı var ama bu hükümetin Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı bir türlü anlaşamıyor. Arada biz eziliyoruz, hastalarımız, doktorlarımız, personelimiz eziliyor. Devletin kuruluşuyuz, uçan kuşa borçlu yaşıyoruz. İş bir yerde patlayacak da, ne zaman patlayacağını merakla bekliyoruz."

* * *

Hükümet sık sık açıklama yapıyor: "Ekonomik durum çok iyi. Bütçemiz fazla verdi!"

Hangi fazlayı verdi? Eğer verdiyse hastanelerin şu anlattığım durumu nedir? Niçin hastanelere borç takıyorsunuz? Niçin onları işlemez duruma getiriyorsunuz?

Karşımızda uçan kuşa borçlu bir devlet, iki yakası bir araya gelmeyen bir devlet bütçesi var. Buna karşın özellikle AKP’li belediyeler para içinde yüzüyor, keyfi harcamalarla har vurup harman savuruyor, eşi dostu ve partili yandaşları ihale ve alımlarla ve sorumsuzca zengin ediyor. Bu nasıl iştir?

Dün bir binbaşımız daha şehit düştü. Devlet bütçesini biz değil, IMF yapıyor. Harcamaları onlar denetliyor. İşte o yüzden Kuzey Irak operasyonu bile yapamıyoruz... Çünkü yaparsak "ek harcama gerekecek, bütçeye yük binecek, IMF desteğini çekip bizi azarlayacak!"

Hastanelere bile para bulamayan hükümet hangi parayla operasyon yapacak!

Bırakın sağlık rezaletini bir yana, ulusal güvenliğimiz bile IMF’nin vesairenin, elin yabancılarının insafına terk edilmiş durumda.

İşte biz bu durumlara düşürüldük sevgili okuyucularım.
Yazarın Tüm Yazıları