BU resim geçtiğimiz cumartesi günü İzmir’de oynanan Pınar Karşıyaka- Fenerbahçe Ülker basketbol maçında çekildi.
Beş bin kişilik salonu dolduran Karşıyaka seyircisi bu pankartı -İstiklal Marşı okunurken- "korsan" açabildi.
"Atam rahat uyu. Cumhuriyetimizin ve laik İzmir’in bekçisiyiz."
Fakat işin öncesi ve sonrası var. Salon kapısındaki emniyet amirleri bu pankartı içeriye sokmaya çalışan taraftarları uyardı:
"Bunu sokamazsınız. Sporla ilgili değil."
Tartışma çıktı. Pankart katlandı ve götürüldü. Polis yeniden uyardı: "Başka yoldan sokarsanız hakkınızda işlem başlatırız."
Pankart içeriye başka bir yolla gizlice sokuldu ve İstiklal Marşı okunurken aniden açıldı. Sadece marş süresince açık kaldı. İstiklal Marşı bitince aynı polisler yeniden gelip pankartı almaya çalıştılar.
Tribünler protesto etti, alamadılar... Ve pankart yeniden katlandı, bundan sonraki maça kadar kaldırıldı.
Cumartesi gününden bu yana İzmir’den arayan, e-posta ve faks gönderen yüzlerce okuyucum bu olayı bana protestolarla iletti.
Polis, bu pankartı salona NİÇİN sokmuyor?
İzmir polisi acaba neyi amaçlıyor? İş bu noktaya mı geldi?
Din baronları
Müslümanlık, birilerinin kazanç kapısı oldu. Bunlar "din baronu" olarak görev yapar, Müslümanların, inançlı insanların sırtından malı götürür. Müminlerin karşısında farklı, başka yerlerde farklı yaşarlar.
Bazılarının sevgilisi vardır.Bazıları birkaç kadınla evlidir!
Para işleri de çok önemlidir.
Siyaset vurgunları ayrıca önemlidir. Şirket kurar, iktidara yamanıp ihale alırlar, devletin ve milletin parasıyla köşeyi dönerler. Ahlaksız belediye başkanları onlara en büyük desteği verir. İçlerinde çaktırmadan oruç yiyenler, şakır şakır -fakat gizlice- içki içenler çoktur.
Devletin ve belediyelerin her ihalesinde, her alımında hem parasal, hem siyasal rant vardır. Verenle alan arasında paylaşım yapılır.
Bizim gazetede dün ve bugün manşetten verilen fotoğraf ve haberleri gördünüz.
Ey bizim gibi inançlı, ancak din ticaretine ve din sömürüsüne karşı çıkan insanları "Allahsız kitapsız, dinsiz imansız" diye suçlayanlar!
Bunları belleğinize iyi kazıyın da, fakir fukara Müslümanları iftar çadırlarında, devletin ve belediyelerin her türlü alım ve ihalesinde gaddarca sömüren, onları beleş kömür ve gıda yardımı paketleriyle uyutup oy avlayan bu zengin "din baronlarının" gerçek yüzünü biraz olsun görmeye çalışın.
Partinin başbakanı, bakanı, milletvekili, il ve ilçe başkanı, belediye başkanı, tarikat şeyhi vesaire olsalar bile!..
Din baronlarını, Müslümanlık tüccarlarını unutmayın!
THY
Bir okuyucum yazıyor, ismini vermiyorum.
"İşim gereği 5 Ekim perşembe günü saat 16.00 uçağı ile İstanbul’dan İzmir’e gittim. Kalkış öncesi anonsları önce Türkçe, sonra İngilizce yapıldı. Hemen ardından da aynı anonslar ARAPÇA tekrar edildi. Bütün yolcular çok şaşırdık. İlk defa böyle bir şeye tanık oluyorduk. Uçakta bir tek bile Arap yolcu yoktu. Hostesi çağırıp bu anonsun neden yapıldığını sorduk. Bilmediğini, hemen öğrenip geleceğini söyledi. Hemen sonra gelip ’Pardon, yanlışlık olmuş’ dedi. Hangi kafaların elinde nereye sürüklendiğimizi düşünmekten başka çare yok."