Operasyonda para hesabı

TÜRK ordusu Kuzey Irak’a girip PKK’ya ders verecek mi?

Günlerden beri bu konuyu tartışıyoruz. Bundan tam 32 yıl önce Kıbrıs’a çıktığımızda daha mı güçlüydük? Hayır. Daha mı çok paramız vardı? Hayır!

Jetlerimizin benzinini Libya vermişti. Yeterince çıkarma gemimiz yoktu. Ordumuz haberleşme konusunda yetersizdi. Bu nedenle, savaş gemilerimizle haberleşemeyen uçaklarımız yanlışlıkla Kocatepe muhribimizi batırdı. Uçaklarımız tarafından saldırıya uğrayan Adatepe ve Mareşal Çakmak muhriplerimiz ağır yaralandı.

Ama o koşullarda bile -dünyayı karşımıza almayı göğüsleyip- Kıbrıs’a çıktık... Çünkü ülkemizin onurunu koruyan bir Ecevit hükümeti vardı.

Bir de günümüze bakalım. Her gün şehit cenazesi kaldırıyoruz, Güneydoğu’da kan gövdeyi götürüyor ve buna rağmen pislik yuvası Kuzey Irak’a giremiyoruz.

Çünkü ABD izin vermiyor, hükümet bizi uyutuyor. Bu nasıl iştir?

***

Konunun başka bir boyutu daha var. O boyut nedense hiç gündeme gelmiyor.

Bütçe ve para hesabı!

Bütçemiz IMF’nin emrinde, IMF ise ABD’nin! Bütçenin her kuruşunu IMF denetliyor. Harcama yaptırmıyor. Dengeler tutsun diye yeni yatırımlara izin vermiyor. Devlet bütçesinde fazladan beş kuruş yok.

İşin içyüzü: Ankara’da bizim hükümet kara kara düşünüyor...

"Yahu Kuzey Irak’a girmesine girelim de, bütçenin durumu ne olur? Öyle bir operasyon için katrilyonlar gerekir. Yeniden savaş bütçesi yapmak gerekir. Biz bu parayı bulamayız. Bütçe altüst olur. IMF karşı çıkar, yardımı keser. Ayrıca borsaya ve bizim tahvillere, bonolara dışarıdan gelen kara para dahil bütün paralar geri çekilir ve biz batarız.

Bunun da ötesinde faizler yükselir, enflasyon zıplar.

ABD bu operasyona karşı. Irak’a girersek ABD ile aramız tamamen bozulur. Böyle bir operasyona AB de karşı çıkar, hapı yutarız."

Bir yanda ülkemizin onuru ve güvenliği, öbür yanda Ankara’da yapılan para hesapları. Para ve bütçe hesapları! Tam anlaşılır Türkçesiyle iş şuraya geliyor:

"Boşverin, bu koşullar altında Kuzey Irak’a girip maceraya atılmanın hiçbir anlamı yok."

Bundan 32 yıl önce de aynı şeyleri düşünüyor olsaydık, Kıbrıs’a çıkmayacaktık. Türkiye nerelerden nerelere geldi!

***

İşin başka bir boyutu daha var. Biraz da ona bakalım. Kuzey Irak’taki PKK kampları ABD ve orada kurulan Kürt devletinin koruması altında. Her ne kadar bizimkiler Ankara’daki gariban Irak büyükelçisini çağırıp rica minnet ediyorlarsa da, iş tamamen farklı. Kukla Irak devletinin sözü sadece Kuzey Irak’ta değil, kendi egemenliğindeki Orta ve Güney Irak’ta bile geçmiyor. O yüzden oralarda her gün en az 50 kişi öldürülüyor ve kan gövdeyi götürüyor.

Biz şimdi Kuzey Irak’a girsek!.. PKKya karşı operasyon düzenlesek!..

Zannediyor musunuz ki, o kamplarda herhangi birini bulup zarar verebiliriz! Asker değilim, işin uzmanı değilim ama hiç kuşkum yok, o kamplar şu anda geçici olarak boşaltıldı. Terörist takımı başka bölgelere tüydü.

Böyle bol şamatayla, iç siyasete dönük nutuklarla operasyon yapılmaz. Bir mucize olur da yapılırsa, ya göstermelik ve göz boyamaya yönelik olur, ya da hiçbir sonuç alınmaz.

***


Yok efendim bizimkiler ABD büyükelçisine demişler ki!.. Ayrıca Irak büyükelçisini çağırıp uyarmışlar!.. Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı kullanacakmışız!.. Bu konuda kararı ABD elçisi değil biz verirmişiz!.. Hükümet gereken yerlere gereken emri zaten vermişmiş!.. Şehitlerimizin intikamı alınacakmış falan filan!..

Bizim karnımız bu masallara tok.

Ne acıdır, İsrail-Filistin, ABD-İran arasında arabuluculuk yapmaya soyunan, o alanda bile "Siz kendi işinize bakın" diye nasihat alan AKP hükümeti, kendi ülkemizin baş belasının üzerine gidemiyor.

Bırakın iç ve dış siyaset sorunlarını, ABD ve AB korkusunu bir yana, devreye bu kez IMF, bütçe ve para endişesi giriyor!

Acı gerçek: Hükümet, operasyonun ekonomiye zarar vermesinden korkuyor. Bir tarafta ülkenin onuru ve şehitler... Öbür tarafta para, bütçe, IMF, ABD, AB!.. Kırk katır mı, kırk satır mı!..

O nedenle sevgili okuyucularım, ben şimdi sizlere buradan açıkça sesleniyorum:

"Kuzey Irak’a operasyon falan beklemeyin. 1974 yılında değiliz! Kabahat askerde değil. Asker ancak hükümetten emir alırsa Irak’a girer. Eğer bir şey yapılacak olursa -bütçe olanakları nedeniyle- zaten çok kısa sürecek ve elimiz boş döneceğiz. O da tümüyle Türk milletinin gözünü boyamaya yönelik olacak."
Yazarın Tüm Yazıları