Ölüm parası

SEVGİLİ okuyucularım, insanlarımız inim inim inliyor. Geçim sıkıntısı, haksızlık, hukuksuzluk, yolsuzluk, vurgun, hırsızlık, torpil, kadrolaşma, zulüm inanılmaz boyutlarda. Önüme her gün tomarla getirilen yazılı mesajları okurken ben utanıyorum, yüzüm kızarıyor.

Keşke mümkün olsa da, gazetem bana 10 sayfalık yer ayırsa! İnanın tamamını sadece bana gelen yakınmalar doldurur. Doğrusunu isterseniz ben de hangisini yazacağımı şaşırıyorum. Bazılarını muhabir arkadaşlara veriyorum, onlar yazıyor.

Önceki gün önüme bir faks mesajı geldi. Oğlunun olayını anlatan Abdülkadir Uçar. Anlattıkları inanılır gibi değil. Kendisini aradım, bütün belgeleri göndermesini istedim. Yarım saat sonra belgeleri faksladı. Şimdi size olayı anlatıyorum.

Abdülkadir Uçar’ın oğlu tabip üsteğmen Eser Uçar, Sivrihisar yakınlarında kendi kullandığı aracın devrilmesi sonucu ağır yaralanıyor. Araçta 26 yaşındaki tabip üsteğmenle birlikte annesi, sözlüsü, teyzesi ve yeğeni var.

Kaza geçen yıl, 18 Ekim 2005 günü oluyor.

Ağır yaralı Eser Uçar için Sivrihisar’dan ambulans geliyor. Ne yazık ki genç üsteğmen Eskişehir hastanesinde vefat ediyor.

Ambulans 112 Acil’den geliyor. Yani devletin aracı.

* * *

Genç ve okumuş evladını yitiren ailenin acısı elbette çok büyük.

Aradan tam 10.5 ay geçiyor... Ve günün birinde Uçar ailesine Sağlık Bakanlığı tarafından bir yazı ve ekinde fatura gönderiliyor.

Yazı, kazada vefat eden üsteğmen Eser Uçar adına -herhalde öbür alemde okuması için!- gönderiliyor!

4 Eylül 2006 tarih ve 14057 sayılı yazıda özetle şöyle deniliyor:

"Sayın Eser Uçar... Kusurlu olduğunuz yaralanmalı trafik kazasında 112 Acil Sağlık Ekiplerimizce tarafınıza ilkyardım ve ambulans hizmeti sunulmuştur.

Bu hizmet karşılığı 454 YTL tutarındaki fatura ilişikte gönderilmiştir...

Fatura bedelinin sekiz iş günü içerisinde yatırılması, aksi halde alacağımızın tahsili için yasal takibe geçileceği...

Sekiz iş günü içerisinde ödememek cezası 3.139 YTL’nin de tarafınızdan tahsil edileceği hususunda bilgilerinizi..."

* * *

Ben bu ülkede yaşayan biriyim. Bazen Türkiye’yi öğrendiğimi zannederim ama her gün yeni bir şey öğrenirim!

Örneğin, devletin kaza geçiren ve sonrasında vefat eden bir kimseye gönderdiği ambulansın "ücrete tabi olduğunu" şimdi öğrenmiş oldum.

Ölen kişinin adına fatura gönderilmesini de öyle! Faturanın 10.5 ay sonra gönderilmesini de!

Bu ülkeyi yönetenleri insafa, insanlığa davet ediyorum.

NİÇİN ATATÜRK DEĞİL?

AKP’nin elindeki İstanbul Ticaret Odası tarafından çeşitli kişi ve kuruluşlara gönderilen yazılardan bazıları elimde. Bu yazılarda İstanbul Atatürk Havalimanı sözcüğü asla kullanılmıyor.

Bu resmi isim değiştiriliyor ve Yeşilköy Havaalanı olarak söz ediliyor.

Bu uygulama rastlantı, gözden kaçmış bir seferlik hata değil.

İstanbul Ticaret Odası bunu bilinçli olarak yapıyor... Çünkü elimde böyle üç adet yazı var.

Ülkemizin en büyük uluslararası havalimanının Atatürk olan adını yazışmalarında Yeşilköy diye kullanan İstanbul Ticaret Odası, bu yanlışını kabul edip özür dilemeli ve bunu bir daha yapmayacağını kamuoyuna açıklamalıdır.

İhale!

Belediyelerde para bol. Devlet bütçesi meteliğe kurşun atarken AKP’li belediyeler har vurup harman savuruyor. Bunların hesabını hiçbir makam sormuyor. Bugün size İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden son örneği veriyorum:

"Kamu İhale Bülteninde yayınlanma tarihi 26 Eylül 2006. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ihale sonuç ilanı: İhale kayıt numarası: 2006/49532. Konusu: Fotoğraf albümü ve anahtarlık seti alımı.

110 bin adet fotoğraf albümü ve 110 bin adet anahtarlık.

Sözleşme bedeli: 2.498.700 YTL.
(2 trilyon 498 milyar Törkiş lira.)

Alım için toplam bir adet teklif verilmiş ve bu tekliflerin bir adedi geçerli sayılmıştır. Söz konusu alım açık ihale usulü ile ROA Reklam şirketine ihale edilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

Demek ki İstanbul’a 110 bin adet fotoğraf albümü ve anahtarlık gerekiyormuş ve bu işe harcayacak 2.5 trilyon para varmış! Yorum yapmaya elim varmıyor.

Sadece "Helal olsun onlara bu yollar!" diyorum.
Yazarın Tüm Yazıları