BAZI okuyucularımdan aldığım mesajları yorumsuz yazıyorum. Ders alması gerekenler alsın!
"Adım Emrah Paksoy. ABD California’da, üniversitede matematikçi yardımcı doçent olarak görevliyim. Ocak ayında Meksika’da bir matematik konferansına davet edildim. Türk vatandaşı olduğum için vize almam gerekti. Bu işlemin gayet kolay ve çabuk olacağını düşünüyordum, çünkü Meksika’daki üniversite tarafından çağrı mektubu almıştım.
İki hafta kadar önce Los Angeles şehrindeki Meksika konsolosluğuna gittiğimde ilginç bir sürprizle karşılaştım. Gerekli belgelerim tam olmasına ve zaten ABD’de ikamet ediyor ve çalışıyor olmama rağmen sadece Türk vatandaşı olduğum için başvurumun iki ay önceden yapılması gerektiğini söylediler. Sinirlendim ve üzüldüm. Meksika’da bir Türk göçmen sorunu yaşandığını sanmıyorum.
Bu olay ülkemizin diğer ülkeler nezdinde ne kadar saygın (!) ve önemli (!) bir konuma sahip olduğunu gösteriyor. Umarım ülkemi bu derece, Meksika tarafından bile hor görülecek kadar küçülten kadrolar ne yaptıklarının ve Türkiye’ye nasıl zarar verdiklerinin bir gün farkına varırlar. Bunu sizinle ve Hürriyet okurlarıyla paylaşmak istedim. En derin saygılarımla."
***
İsminin verilmesini istemeyen bayan okuyucum yazıyor ve telefonda anlatıyor:
"Marmara Bölgesi’nde bir kurumda yöneticilik yapan bayan okurunuzum. Bir süre önce fabrikamıza bir sipariş vereceklerini beyanla, İGDAŞ’tan birkaç kişi geldi. İGDAŞ, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir şirketi.
Karşıma gelen beş kişiyi karşılayınca şoke oldum. Grup başının kıyafeti aynen şöyleydi: Başında beyaz hacı takkesi, altında şalvar, üzerinde son düğmesine kadar ilikli bir gömlek ve göbeğine kadar sakallı. Diğerleri de ona benziyordu.
Doğal olarak elimi sıkmadılar. Uzattığım elim boşlukta kaldı. Oysa daha önce kendileriyle telefonda konuşmuştuk ve karşılarına benim çıkacağımı biliyorlardı. Bunun üzerine bir erkek arkadaş çağırdım. Onu görünce rahatladılar ve elini sıktılar!
Bir Atatürk çocuğu olarak ülkemin bu kadar hızla gerilere sürüklenmesine tahammül edemiyorum."
***
Emekli öğretmen Güngör Malkoçoğlu, Sivas’tan yazıyor:
"Sayın Emin Çölaşan eliyle (Başbakan’ın başdanışmanı) Cüneyd Zapsu’ya iletilmek üzere açık mektup:
Sayın Çölaşan, lütfen kendisine iletiniz. Sayın Zapsu, sizi rahatsız etme nedenim sayın Başbakanımıza ulaşamadığım ve anamdan korktuğum içindir. (Ananı al da git hikáyesi.) 66 yaşındayım.42 yıl yurdun çeşitli yerlerinde Türkçe öğretmenliği yaptım.Öğrencilerimden adam gibi düşünmelerini istedim ve onlara Atatürk’e bağlılığımızın nedenlerini anlattım. İçlerinden çeşitli görüşlerde insanlar yetişti. Çok şükür ki Atatürk ve devletimize küfür etme alçaklığını gösteren birine rastlamadım. Benim için en büyük mutluluk kaynağıdır.
Efendim, kalp, tansiyon, vertebrozeller yetmezlik hastasıyım. İlaçlarımı almadığım zaman kafam emme basma tulumba gibi sallanmaktadır.
Görenler vaziyetimi AB ve ABD karşısındaki Başbakanımızın durumuna benzetmektedir.
Sayın Zapsu, sizden dileğim bu durumumu ve benim gibi olanların perişanlığını Başbakanımıza iletmenizdir. Size karşı güven ve muhabbet herkesçe malum! Babasına bile kefil olmayan Sayın Başbakanımız basın organlarında, size ve eski ortağınız Yasin El Kadı’ya kefil olduklarını bildirdiler.
66 yaşındaki bir pir-i faninin ayda içeceği iki kutu ilaç ile uğraşılması bizleri üzmektedir.
IMF’nin verdiği emirlerin yumuşatılmasını ve ilaçlarımızı alabilmemiz için aracılığınızı arz ederim Sayın Zapsu.
Ek: Üniversite hastanesinden verilmiş olan heyet raporu."
***
Isparta’dan Bahar Çam yazıyor:
"Yüzde 60 özürlü raporum var. Belediye tarafından bize ücretsiz ulaşım kartı verildi. 25 Aralık günü bindiğim belediye otobüsünün şoförü bana hakaret etti ve beni indirip bindirmekten bıktığını söyledi. Hiç cevap veremedim, çünkü şaşırıp kalmıştım. Başka özürlü arkadaşlarım da aynı davranışla karşılaşmışlar. Şikáyet ediyoruz, hiçbir sonuç çıkmıyor. Üniversite bitirdim. Sınav kazandığım halde, durumum nedeniyle uzman ve müfettiş olamadım. Parti programında özürlülere en yüksek özenin gösterileceğini açıklayan AKP hükümetinin AKP’li belediyesinde bu çirkin saldırıya muhatap olduğum için çok üzgünüm. Lütfen bana ne yapmam gerektiği konusunda bir fikir verebilir misiniz efendim. Baki selam ve saygılarımla."