Paylaş
AKŞAM Gazetesi'nde bir duyuru yayımlanıyor: ‘‘Televizyon dağıtımı Gaziantep, Kilis ve Osmaniye'de başlıyor...’’
Gazeteden televizyonlarını alamayanlara çağrıda bulunuluyor, dağıtım merkezlerinin adresleri veriliyor.
Bu duyuruyu okuyunca merak ettim. Acaba bunlar hangi televizyonlardı? Öyle ya, Akşam'ın eski sahibi olan Ilıcak ailesi, o günlerde okurlarına vaat edilen televizyonların verildiğini iddia ediyordu. O halde bunlar neydi?
Hak sahiplerine verilmeyen bu televizyonlar, Akşam'ın o günkü sahibi Mehmet Ali Ilıcak, anası ve gazetenin yazarı Nazlı Ilıcak ve kocası Emin Şirin döneminden kalmıştı.
Burada bu konuya sık sık değinmiş, Akşam okurlarının parasının hortumlandığını yazmıştım. Nazlı ise verdiği yanıtlarda televizyonların verildiğini iddia etmişti.
Bu duyuruları okuyunca dün Akşam'ın yeni yönetimine durumu sordum. Şöyle dediler:
‘‘Vermedikleri televizyonları biz üstlenmek zorunda kaldık. Ilıcak döneminde verilmeyen televizyonlardan bugüne kadar biz 18 bin adet verdik. Ayrıca 7 bin okur, mahkeme kararıyla televizyon almaya hak kazandı. Geriye 8 bin televizyon kaldı, onları da yavaş yavaş veriyoruz. Toplamı 33 bin ediyor.’’
Şimdi ‘‘dinci’’ olan Nazlı ve oğlunun üzerinde demek ki 33 bin kişinin kul hakkı, yani üzerine yatılan televizyonlar kalmış.
Dinimize göre günahların en büyüğü, üzerinde kul hakkı olması.
* * *
Bunlar Akşam Gazetesi'nin sahibiydi. Gazetenin fiyatını sürekli artırıp binlerce, on binlerce okuru bu yüzden -ve bilerek- kaçırdılar. Böylece o insanlar, televizyon kampanyasının bir yerinde gazeteden koptular ve aylarca biriktirdikleri kuponlar ellerinde patladı.
Şu duruma bakın!
Gazeteyi başkasına satıyorlar, geride 33 bin adet vermedikleri televizyon var. O okurların hepsi ortadirek. Zengin, varlıklı insanlar değil...
Ve bir şeye daha dikkatinizi çekerim: Tam 8 bin okur, televizyonunu mahkeme kararıyla almaya hak kazanmış.
8 bin garibana mahkeme kapılarında çile çektirmişler.
Aradan yıllar geçiyor, Ilıcak ailesinden arta kalan 33 bin boynu bükük insanımız, televizyonlarına henüz kavuşuyor.
Öte yanda ise Nazlı yazılarında ‘‘Allah, peygamber’’ diyor, türban savunuculuğu yapıyor, Müslümanlık'tan söz ediyor.
Onun şimdi yanında olanlar, örneğin Fazilet'in milletvekilleri ve diğerleri, kendisine bu kul hakkını hiç sormuyorlar mı?
Ailece geride bıraktıkları 33 bin televizyon, acaba Nazlı'nın vicdanını hiç rahatsız etmiyor mu?
Niye etsin canım, onların tuzu kuru. Onların döneminde Akşam Gazetesi alan fakir fukara onları öyle bir zengin etti ki, 100 yıl yeseler bitmez.
Helal para kazandılar!
Nazlı o yüzden şimdi ‘‘dinci’’ oldu, yaaaa!..
Ve dikkatinizi bir şeye daha çekerim:
Nazlı günümüzde yolsuzluk yazıları falan yazıyor, yaaaa!
GAZETECİ KİTAPLARI
Gazeteci arkadaşım Mehmet Çetingüleç çok ilginç bir kitap yazdı. ‘‘Rahşan.’’
Mehmet bu kitabı yazarken Ecevitler'in özel arşivine -sansürsüz- girmiş, bugüne kadar hiç bilinmeyen özel bilgi ve belgelere ulaşmış. Dokuz ay boyunca arşivi incelemiş.
Sonra Bülent ve Rahşan Ecevit'i bir anlamda sorgulayarak ek bilgiler almış.
Kitapta Ecevit çiftinin birbirlerine geçmişte yazdığı tam 117 mektup yer alıyor. Bu mektuplar ilk kez gün ışığına çıkıyor.
Kitap hem bir belgesel, hem de bir kadının sevdasını yansıtan roman gibi. Mehmet Çetingüleç güzel bir iş yapmış, ellerine sağlık.
* * *
Size birkaç güzel kitaptan daha söz etmek istiyorum. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hikmet Çetinkaya'nın iki yeni kitabı çıktı. ‘‘Necla’’ ve ‘‘Alaca Bir Öfke’’. (Cumhuriyet Kitapları).
Fehmi Çalmuk'un yeni kitabı ‘‘Bir Erbakan Hikáyesi. Selamünaleyküm Komutanım’’. (Kim Yayınları).
Esat Bozyiğit'in Kültür Bakanlığı tarafından çıkarılan ‘‘Ankara'nın Taşına Bak. Türk Yazınında Ankara’’ isimli belgesel kitabı.
AÇIKLAMA
17 Kasım günkü yazımda bir belge açıklamıştım. Rauf Tamer'in Murat Demirel'e gönderdiği bir not. Dün gönderdiği açıklamada Rauf Tamer, o mektupta sadece nezaket kelimeleri üzerinde durduğumu belirtiyor ve şöyle diyor:
‘‘Oysa çok önemli bir yer var. Aldığım krediye karşılık o tarihte bana ait bir taşınmazın bankaya teminat olarak verilmesi için ekspertiz istediğim gayet açık. 25 aydır hiç aksatmadan geri ödediğim, daha da 23 ay ödemem gereken taksitler kayıtlarda mevcuttur.’’
Paylaş