BUGÜN size ilginç bir olay açıklıyorum. Milli görüşçü İ. Melih'e bağlı ASKİ, Ankara'nın su işlerinden sorumlu ve milli görüşçülerin elinde.
ASKİ, Fazilet Partisi'nin kapatılmasından sonra devlete bir yazı gönderiyor. 14 Ağustos 2001 tarih ve 22315 sayılı bu yazıda, kapatılan Fazilet Partisi'nin kendilerine ‘‘su borcu’’ taktığı belirtiliyor. Kapatılan partilerin parası ve malvarlığı Milli Emlak'a devredildiği için, devletten su borcunu istiyor!
Kendilerine Milli Emlak Dairesi tarafından gönderilen 12 Eylül 2001 tarih ve 38651 sayılı şu yazıyı dikkatle okuyunuz. Bir ibret belgesidir:
‘‘Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Fazilet Partisi'nin, ilgi yazınızla, fiilen su kullanan teşkilatlarına ait 17 milyar 995 milyon liralık su borcunun bulunduğu bildirilmiştir.
Ancak kayıtlarımız ve ilgi yazınız ekinde alınan faturalarda yapılan incelemede, Ankara İl Teşkilatı, Mamak, Gölbaşı İlçe Teşkilatları adına düzenlenen faturaların şahıslar adına olduğu, Yenimahalle ve Sincan İlçe Teşkilatlarının da 2 ayrı adres olarak yine muhtelif şahıslar adına fatura edildiği, parti ile ilgisinin bulunmadığı, ayrıca Keçiören İlçe Teşkilatının da İdaremizce mal teslim alınan adresiyle uyuşmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle bahis konusu faturaların (ASKİ'ye) ödenmesi mümkün değildir. Yalçın Yamak. Daire Başkanı.’’
* * *
Sevgili okuyucularım, şimdi bu inanılmaz sorumsuzluğun neresinden bakalım?
1- Milli görüşçü İ. Melih'e bağlı milli görüşçü ASKİ, mensubu oldukları milli görüşçü Fazilet Partisi örgütlerine yıllar boyu su kullandırıyor, ancak parasını almıyor. Niçin almıyor? Buna nasıl göz yumuluyor? 18 milyarlık borç nasıl birikiyor?
2- Partideki ‘‘Müslümanlar’’ suyu beleş kullanıyor, para ödemiyor.
3- Faturalar bir gerçeği daha ortaya çıkarıyor: Adresler parti adına değil, şahıslar adınadır! ‘‘Müslümanlar’’ burada da üçkağıt yapmışlardır.
ASKİ zoru görünce devlete başvurup ‘‘Bize su borçları vardı’’ diyor ve paranın devlet tarafından kendilerine ödenmesini istiyor.
Güler misiniz, ağlar mısınız!
* * *
Peki ama hastanelerin, okulların, kamu kurumlarının suyunu ve doğalgazını, borç taktılar diye kestiren, kestirmeye yeltenen bu İ. Melih değil miydi? Son olarak Ankara Üniversitesi'nin doğalgazını dondurucu kışın ortasında kim kestirmişti?
Fazilet Partisi, yani kendi partisi, yıllar boyunca 18 milyarlık su tüketiyor, onlardan para almıyor! Parti kapatılınca, belki de sorumluluktan kurtulmak için bu parayı devletten istiyorlar!
Hastaneleri, okulları, üniversiteleri keserken, su parasını kendi partilerinden almamışlar. Fazilet'i kollamışlar.
Şimdi bunun hesabını kim soracaktır? İçişleri Bakanlığı mı, başka makamlar mı, kim? Hiç kimse!
HÁKİMLER VE YARGITAY OKUSUN
Size bir belge daha açıklıyorum. Ankara adliyesinde herkes aleyhine yüzlerce tazminat davası açıp bu işi iyice ticarete döken İ. Melih, geçtiğimiz günlerde bir dava kazanıyor. Davalı tarafa, alay etmek amacıyla, bir not ve pasta gönderiyor:
‘‘Bugün mahkemede seni dört gözle bekledim, gelmedin. Beni çok üzdün.
5 milyar kaybettin. Pastadan tadarsan mutlu olurum. Ne de olsa parası senden. Gerisini parti çalışmalarında harcamayı düşünüyorum. Katkılarından dolayı teşekkür.’’
Bu konuda fazla bir şey yazmaya gerek duymuyorum. Bu şahsın dava ticareti konusunda yargıçların ve Yargıtay mensuplarının bilgisi olsun diye bunu açıklıyorum.
Yargıya ve mahkeme kararlarına saygısızlık ancak bu kadar olur.
Küçücük lösemili çocukların gecesinde 10 milyara aldığı tablonun parasını ödemeyen, o paraya tenezzül eden, hasta çocukların sırtından bile para ve çıkar hesabı yapan kişiden, başka ne beklenir!