SEVGİLİ okuyucularım, Atatürk’ün boşandığı eşi Latife Hanım’la ilgili olarak Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu tarafından yaratılan gürültü patırtı ortamı şimdilik bitmiş gibi görünüyor.
Ama bitmedi...
Çünkü ortada yanıtsız bırakılan çok önemli sorular var. Bunlar kafalarda ister istemez kuşku yaratıyor.
Ben bu soruları kendisine burada sordum, herhangi bir yanıt veremedi. Çok önemlidir ve bu yüzden üzerinde duruyorum.
Latife Hanım vefat ettikten sonra bütün arşivi mahkeme kararıyla yediemin olarak Türk Tarih Kurumu’na devredilmişti. Yediemin nedir? Sözlük anlamı aynen şöyle:
‘Kanunen güvenilir kimse olarak seçilen kişi.’
Olayımızda Türk Tarih Kurumu. Emanet yediemin’e teslim edilir ve dokunulmadan, niteliği değiştirilmeden, azalıp çoğalmadan saklanması gerekir.
Bu kurumun başındaki zat haftalar öncesinden açıklamalar yapmaya başlamıştı. Bu arşivi, içinde yer alan belgeleri okuduğunu söylüyordu.
İyi de, mahkemenin yıllar önceki kararında açıkça vurgulanmıştı:
‘Belgeler mühürlenmişti.’
Türk Tarih Kurumu’na da mühürlü torbalar içerisinde teslim edilmişti. O halde Yusuf Halaçoğlu bu çok özel belgeleri nasıl okudu? Okuduğunu kendisi söylüyor ve ‘açıklanırsa sakınca yaratmaz’ gibi laflar ediyordu!
Kendisine bir kez daha soruyorum. Sadece kendisine değil, devletin ilgili makamlarına da soruyorum.
Bu arşiv mühürlü mü, değil mi? Mühürlü ise Halaçoğlu bunları nasıl okumuş? Değilse mühürleri kim sökmüş? O takdirde bunların yeniden mühürlenmesi gerekiyor. Bunu hangi makam, ne zaman denetleyip mühür altına aldıracak?
Bu şahsı burada ayrıca uyarmak gerekiyor. Bundan sonra bu belgelerle ilgili olarak medyaya ve kamuoyuna en ufak bir sızıntı olursa, sorumlusu kendisi olacaktır... Çünkü arşivin saklandığı kasanın anahtarı kendisinde. Mühürleri sökülmüş torbalar ve belgeler de o kasanın içinde.
Dikkatinizi çekerim, böylesine duyarlı bir konuyu, söküldüğü varsayılan mühürleri gündeme getiriyoruz ve Halaçoğlu dahil devletin hiçbir yetkilisinden, hiçbir makamından tık yok! Buna Cumhurbaşkanlığı dahil.
Eğer bu arşivin mühürleri sökülmüşse, bu korkunç bir skandaldır. Rezalettir.
Devlet nerede? İnanılmaz bir duyarsızlık, inanılmaz bir vurdumduymazlık.Çok ilginç, çok acı!
* * *
Burada bir konuyu daha vurgulamak istiyorum. CHP sürekli olarak ‘Atatürk’ün partisi’ olmaktan dem vuruyor. Son kavgalı kurultayda bile bunu Baykal’ın ağzından defalarca duyduk.
Peki, ‘Atatürk’ün partisi CHP’ bu son olay, yani Latife Hanım arşivi konusunda ortalıkta neredeyse kan gövdeyi götürürken, bunca tartışmalar yapılırken neredeydi? Baykal Bey ya da parti yönetimi ağızlarını açıp iki söz söyleyemez miydi!
Acaba bu konuda herhangi bir görüşleri var mıydı, yok muydu?
Vallahi insan bu suskunluğu merak ediyor canım! Sen işine gelince Atatürk’ün partisi olacaksın, onun parasal mirasından bile pay alacaksın, ama Atatürk’ü doğrudan ilgilendiren ve kapsayan böyle bir tartışma gündeme geldiğinde susup oturacaksın!
Hayret! Pes!
SİHİRLİ ENFLASYON DEĞNEĞİ
Çok ilginç ve dikkat çeken bir konu daha! Enflasyon sepetinde yer alan malları değiştirmişler. Ocak ayı enflasyonu yine ‘sıfır’ düzeyinde.
Akaryakıta sürekli zam yapılıyor, enflasyon kımıldamıyor! İçki, sigara, sebze meyve fiyatları artıyor, enflasyon kımıldamıyor!
Bu yazdıklarımı cebinizde herhalde hissediyorsunuz. Etmiyorsanız bakkalınıza, manavınıza, marketinize sorun.
Örneğin Türkiye’nin en önde gelen firmalarından biri bir süre önce bütün süt ürünlerine yüzde 4 zam yaptı. Enflasyon ‘eksi’ çıkıyor. O halde bizim ceplerdeki paraları birileri yürütüyor!
Enflasyon hesaplarını Devlet İstatistik Enstitüsü yapıyor ve açıklıyor. Enflasyon rakamlarının üzerinde bir ‘sihirli değnek’ dolaşıyor!
Bu değnek acaba kimlerin elinde? Masa başında kimler yönlendiriyor?