Muhalefetle AKP’li belediyeler işbirliği

SEVGİLİ okuyucularım, burada ısrarla bir konuyu gündeme getiriyorum... Ve sık sık yazıyorum. Yazdıklarımın tümü gerçek.

Ülkemizde en büyük hırsızlık, yolsuzluk, avanta, hortum, partilileri, eşi dostu ve yandaşları zengin etme ve aklınıza bu doğrultuda hangi kavram gelirse, özellikle bir konu üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor:

Belediyeler ve belediye şirketleri.

Belediyeler deyince elbette ki küçük, beş kuruşa muhtaç belediyeleri kastetmiyorum. Onlar zaten kaderleriyle baş başa bırakılmış durumda. Ayrıca hırsızlık, namussuzluk yapmayanları da kastetmiyorum.

Olay çoğu büyük kentlerin belediyelerinde ve onların kurmuş olduğu belediye şirketlerinde düğümleniyor.

Bunların elinde korkunç paralar var. Bunlar milletin vergilerinden kesilen, ancak belli hırsızların eline ve insafına bırakılan, bu beylerin ve başkanların, başkanlarından emir alan şirket yöneticilerinin kişisel ve siyasal çıkarları uğruna çarçur edilen, toprağa gömülen, yandaşlara köşe döndüren paralar.

Hesabını bilen yok. Bırakın paraların hesabını, iş öylesine laçkalaşmış ki, Türkiye’de kaç belediye şirketi olduğunu devletin bakanlıkları bile bilmiyor. Sanayi Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından verilen rakamlar birbirini tutmuyor. İşin ciddiyetine bakın!

***

Devletin bütçedeki harcamaları denetime tabidir. En başta Sayıştay denetimi gelir. İhaleler, alımlar, harcamalar, Sayıştay dahil çeşitli kurumlar tarafından incelenir ve denetlenir.

Ya belediye harcamaları?..

Belediyelerin çoğu şimdi AKP’nin elinde. Onlar da işin kolayını ve denetimden kaçma yöntemini cingözce bulmuş durumdalar.

Alımları, ihaleleri kendi şirketlerine, yani belediye şirketlerine vermek! Niçin?.. Çünkü bu şirketler özel hukuka tabi. Bunların üzerinde hiçbir kamu denetimi yok. İşi belediyeden bunlar alıyor, sonra göstermelik ihale açıp kendi adamlarına, yandaşlarına veriyorlar. Emme basma tulumba!

Bu olanları küçümsemeyin.

Katrilyonlar dönüyor ve kendi adamları köşeyi dönüyor. Paraların bir bölümü de doğal olarak işi verenlere, onların çoluk çocuğuna ve partilerine belli yollarla aktarılıyor. Bu işler karşılığını vermeden olur mu? Olmaz!

Daha da Türkçesini söylemek gerekirse, büyük rüşvet-avanta-hortum dönüyor.

Türkiye bu yolla soyuluyor.

Dikkat ediniz, AKP iktidar olduktan sonra belediyeleri ve özellikle büyükşehir belediyelerini inanılmaz-olağanüstü parasal ve yasal yetkilerle donattı.

Niçin?.. Çünkü devlet harcamaları denetime tabi. Harcamalar belediye şirketleri eliyle yapılsın ve denetimi olmasın diye.

***

Şimdi burada işin en acı boyutuna bakalım. Meclis’te temsil edilen veya edilmeyen muhalefet partileri var.

CHP, ANAP, DYP, MHP ve ötekiler...

Siz bugüne kadar muhalefet partileri tarafından bu belediye soygunlarının, vurgunlarının dile getirildiğini hiç duydunuz mu?

Bu hortum sürecine burada defalarca değindim, bazen de somut örneklerle gündeme taşıdım.

Bir tek muhalefet partisinin herhangi bir yetkilisinden "Arkadaş haklısın, biz bu işin üzerine gideceğiz" diye bir mesaj almadım. Ya da herhangi bir iktidar yetkilisi "Yazdıkların yalandır, yanlıştır" diyemedi.

Bu nasıl muhalefettir? İktidarı sıkıştıracak, zor durumda bırakacak bir fırsat altın tepsi içinde önlerinde duruyor. AKP’nin yumuşak karnına vurmak ya akıllarına, ya da işlerine gelmiyor. Hiçbirinden ses yok, tepki yok, tık yok... Ve bunlar yarın milletten oy isteyecek!

Oysa bu "belediye marifetleri" özellikle büyük kentlerimizde milyonlarca insanımızın yaşamını bire bir ve olumsuz yönde etkiliyor. Milletin paraları savruluyor, hortumlanıyor. Vurgun, yolsuzluk büyük.

Bu rezaleti toplum adına gündeme taşıması gerekenlerde ise -başta CHP olmak üzere- tık yok!

CHP ve öteki muhalefet partileri, bu konuda hem AKP iktidarı, hem de AKP’li belediyeler ve belediye şirketleri ile adeta anlaşmış, uzlaşmış gibi! Daha açık yazayım, böyle sessiz kalarak onların koruyuculuk görevini üstlenmiş durumdalar.

Nedenini sizler gibi ben de çözebilmiş değilim.

***

Not: Yarınki yazımda Ankara’da süregelen ve yüzbinlerce insanı aylardan beri perişan eden bir kavşak inşaatına, bu doğrultuda Deniz Baykal ile Melih Gökçek arasındaki "çok sıcak ve yakın ilişkilere" değineceğim. Bir ibret belgesidir!
Yazarın Tüm Yazıları