"MERAKLI vatandaşa" bazı sorular sormuş ve altına imzasını atarak vereceği yanıtı dün saat 13.00’e kadar beklediğimi burada yazmıştım.
Üç saat daha bekledim, imzasıyla gelen bir şey olmadı. Ancak yine bir e-posta gelmiş.
"Meraklı" çok meraklıdır! Benim servetimi de merak ediyormuş. Önceki günkü yazımda kendisine somut sorular sormuştum. Dün gönderdiği e-posta ile kendince yanıt vermiş! Lütfen dikkatle okuyunuz:
Yazımda sorduğum soru: "Servetimi hangi nedenle merak ediyorsun?"
Yanıtı: "Senin servetini Türk kamuoyu gibi ben de merak ediyorum. Demagojiyi bırak, aile servetini derhal açıkla. Senden bunu açıklamanı istiyorum."
Yazımda sorduğum soru: Aynı merakı partili amirlerin ve yandaşlarının serveti için duyuyor musun?"
Bu bölüme hiç yanıt verememiş! Demek ki "meraklı", başkaları -hele partilileri ve amirleri için- hiç meraklanmıyor. Ya da meraklanmaktan korkuyor!
Sorduğum soru: Ömrüm boyunca bir üçkáğıt, vurgun, avanta, rüşvet, komisyon, kara para, gizli iş, ortaklık, vergi kaçırma vesaireye bulaştığımı, iş takibi, iş bitiricilik yapıp çıkar sağladığımı, ahlak, yasa ve kural dışı bir lira bile olsa gelir elde ettiğimi mi iddia ediyorsun? Evet mi, hayır mı? Evet ise nedenlerini belirteceksin. Bildiğin bir şey varsa bana kanıtlarıyla, ama altına imzanı atıp yazacaksın..."
Bu net ve açık soruma "evet" diyemiyor.Diyebilirse desin! Şimdi bu soruya "meraklı" tarafından verilen yanıta bakalım. Bir mizah şaheseridir!
"Ben senin paranın miktarını ve nereden elde ettiğini ne bileyim? Soruyu ben soruyorum. Ne kadar aile servetin var? Bunun kaynakları nedir? Bunu sen açıklayacaksın..."
Vallahi billahi aynen böyle!
***
Sonra da bir yığın laf kalabalığı... Geçenlerde kendisinden tazminat kazanmışım, "meraklı" merak ediyormuş, acaba bu parayı gazeteye vermiş miyim, vermemiş miyim? Davayı açan benim, tazminat kazanan benim, bunun gazeteyle ne ilgisi var?
(Bana bu soruyu soran şahıs herhalde Belediye Başkanı kimliği ile açtığı yüzlerce, bin’e yakın davadan kazandığı paraları Belediye’ye vermiştir! Öyle değil mi!..)
Ve "meraklının" aynı yanıtından bazı çarpıcı (!) cümleler daha:
"Nasıl olsa seni bir gün televizyonda yakalayacağım... Abdülkadir Aksu’ya gene suallerini sormuşsun. Ben sana gel televizyonda cevaplayayım demedim mi? Kim kimden kaçıyor? Köşende bire bir tıkla... Yapmazsan nasılsa seni bir gün televizyonda yakalayacağım ve tıklama nasıl yapılır sana öğreteceğim..."
Vayyy, son derece korkutucu, ürkütücü, hem de "düzeyli!"
***
Şimdi "meraklı" için benim de -aynen kendisinin sözcükleriyle- sorularım olsa! Gerçekten de, milyonlarca insan onun servetini merak ediyor. Şimdi ben ona sorsam ve dökümünü göndermesini beklesem:
1- Ey meraklı, senin servetini Türk kamuoyu gibi ben de merak ediyorum. Demagojiyi bırak, aile servetini derhal açıkla. Bu benim ve benim gibi milyonların senden soracağı hesaptır. Bunu açıklamanı istiyorum.
2- Ne kadar aile servetin var? Bunun kaynakları nedir? Bunu sen açıklayacaksın.
3- Ayrıca bugüne kadar kimler hakkında kaç yüz adet dava açtın? Toplam kaç trilyon tazminat istedin? Ne kadar para kazandın? Bunların da tam ve eksiksiz dökümünü açıklamanı bekliyorum.
4- Belediye Başkanı seçildiğin gün neyin vardı, şimdi nelerin var? Bunları hangi gelirinle elde ettin?
"Meraklı başkalarına hesap sorarken, bunların yanıtını da elbette -mutlaka, ama mutlaka!- verecek, partililerine ve kendisine oy veren fakir fukaraya örnek olacaktır.
***
Sevgili okuyucularım, şimdi size bu şahıstarafından başlatılan tartışmanın nedenini ve içyüzünü bir kez daha anımsatıyorum.
Ankara altüst, felç olmuş durumda. Ben kendisine bu trilyonluk işler için ihale açılıp açılmadığını (ki açılmadı), açılmadıysa nedenlerini, bu işlerin hangi firma veya firmalara hangi nedenle ve kaç trilyona verildiğini, başkenti felç eden, insanlara işkence çektiren bu plansız programsız ve gereksiz işlerin ne zaman biteceğini sordum. Bir türlü yanıt veremedi. Acaba gizlediği, çekindiği bir şey mi var?
Kendisinden gelen tuhaf, anlamsız, konuyu saptırmaya yönelik sözler, bu sorulara yanıt vermek yerine şöyle:
"Televizyona çık, seni tıklatayım... Servetini açıkla!"
"Bildiğin, kuşkulandığın bir şey mi var" diye soruyorum, "yok" diyor!
"Meraklı" bu konuda mat oldu, bitti. Konu burada kapanmıştır. Haydi güle güle. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum!
Günü gelecek, birileri birilerini tıklatacak. Bakalım tıklayan kendisi mi, yoksa başkaları mı olacak!