ÖNCEKİ gece bir yemek sohbetinde birlikte olduğumuz kişiler arasında yüksek yargı mensupları, üniversite hocaları, gazeteciler, her kesimden yurtsever insanlar ve bazı generaller vardı. Her ikisi de yakın zamanda Ordu Komutanlığı yapmış olan iki emekli orgeneral, terörle mücadeleyi anlattılar.
Özel bir ortamdı ve isimlerini açıklamak durumunda değilim. Kendilerine sordum:
"Paşam, şu ortamda Kuzey Irak’a askeri operasyon yapılır mı?Yapılmalı mı?"
Herkesin dinlediği yanıtı size özetle aktarıyorum:
"Bu ortamda, bu yaz sıcağında, o dağlık ve zor coğrafyada kapsamlı bir kara harekátı yapmak zordur. Birlikler sınırı bile geçmeden önce, içimizdeki hainler operasyonu karşı tarafa cep telefonuyla haber verecek ve onların aşağılara kaçması sağlanacaktır.
İkincisi, bu sıcak aylarda hiçbir asker sırtında silahı, mermileri, teçhizatı ve suyu dahil 15-20 kilo ağırlık taşıyarak o dağlık bölgede verimli olmaz.
Yapılması gereken ya hava bombardımanıyla bilinen hedefleri imha etmek, ya da kara harekátı ile sınırımıza yakın hedeflere vur-bitir operasyonu yaparak yeniden üsse dönmektir."
Ordu Komutanlığı yapmış iki emekli orgeneralin görüşü özetle böyleydi.
Bay Erdoğan dün Genelkurmay’ı ziyaret etti. Ne konuştuklarını, askeri operasyonun gündeme gelip gelmediğini bilemiyoruz.
* * *
Bana sık sık soruyorsunuz: "PKK mücadelesinde 1984 yılından bu yana can kaybı nedir?"
Son rakamları, devletin resmi rakamlarını, birkaç gün önce öğrendim. Şehit sayıları şöyle:
Her rütbeden asker 4.749. Polis 205. Geçici köy korucusu 1.302. Toplam şehit 6.256. Ayrıca sivil kesimden PKK’nın öldürdüğü öğretmenler, masum köy halkı ve diğerleri dahil sayı 5.595. Bunu da güvenlik güçleri toplamına eklediğimizde can kaybı 11.851’e ulaşıyor.
Güvenlik güçleri toplam yaralı: 13.327. Bunlardan 10.752’si asker. Ayrıca 7.620 sivil vatandaş yaralanmış.
Bu rakama kurşun yiyenler, elini kolunu, ayağını bacağını, gözlerini mayınlarla yitirenler, ömür boyu sakat kalanlar dahil.
Öldürülen PKK’lı sayısı yine devletin resmi rakamlarına göre 26.128.
Rakamları görüyorsunuz. Rakamlar korkunç. Bu mücadeleye hiçbir ülke dayanamazdı.
Dış güçlerin, yabancı ülkelerin taşeronu olarak görev yaptırılan, bazı AB ülkeleri ile ABD’nin koruması altında şımartılıp palazlanan bir terör örgütü ile mücadele veriliyor.
O mücadelenin nasıl verildiğini, ihalenin nasıl sadece Türk ordusunun omuzlarına yüklendiğini, başta hükümet olmak üzere öteki kurumların nasıl seyirci ve duyarsız kaldığını da önümüzdeki günlerde burada anlatacağım.
BİR YÜRÜYÜŞ, BİR MİTİNG VAR
SEVGİLİ okuyucularım, yarın İstanbul’da büyük bir yürüyüş, pazar günü ise Bursa’da bir miting yapılacak.
Yarın İstanbul’da -saat 10.30’da- "Bölücü teröre hayır" yürüyüşü var. Her gün şehit cenazesi kaldırdığımız bu ortamda terör karşısında ulusal duyarlılık sergilenecek, şehit ve gazilerimiz anılacak. Çok sayıda sivil toplum kuruluşu tarafından düzenlenen yürüyüş İstanbul Şişli’de, Perpa’nın önünden başlayacak.
Pazar günü ise Bursa’da görkemli bir miting var. Ayrılıkçı-bölücü teröre, emperyalist-küresel güçlere karşı, ulusal devlet için, Cumhuriyet’e ve değerlerine sahip çıkmak için "Teröre lanet, şehitlere saygı. Önce vatan mitingi" düzenlendi.
Bunu da çok sayıda sivil toplum kuruluşu düzenliyor.
Bu miting Bursa Gökdere Meydanı’nda pazar günü saat 11.00’de başlayacak ve art (Avrasya) televizyonu tarafından canlı yayınlanacak. (Bu canlı yayın nedeniyle biz pazar günü Mustafa Balbay’la art’deki programı yapmayacağız.)
Yarın İstanbul, pazar günü Bursa, sizlerin katılımıyla güç kazanacak.