Emin Çölaşan: Kurullar, kurumlar






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Türkiye'de son yıllarda sürekli ‘‘kurumlar, kurullar’’ oluşuyor. Buralarda görev alanlara diğer kamu çalışanlarına oranla çok daha yüksek paralar veriliyor, olanaklar sağlanıyor. Bazı kurum ve kurulların emrinde büyük paralar var. Bu paralar nereye, nasıl harcanıyor, bunları kim, hangi makam denetliyor? Şimdi size Rekabet Kurulu'ndan birkaç örnek vereyim.

Rekabet Kurulu'nun şu anda yaklaşık 80 trilyon parası var. Bu paralar, çeşitli bankaların şubelerinde 30 ayrı hesapta tutuluyor.

Kurulda 307 kişi çalışıyor. Kurulun, Ankara'nın en seçkin semtlerinde tam 307 adet lojmanı var!

Bu lojmanların alımı için trilyonlar harcandı. Şu anda 247 lojman dolu, geri kalan 60 lojman ise bomboş duruyor. Bazı lojmanlarda, çalışanların çoluk çocuğu oturuyor. Yazık günah değil mi, ayıp değil mi?

Kurulun 39 aracı var. Bunlardan 5'i Vakıfbank'a ait. Paranın bir bölümü oraya yatırılıyor, karşılığında araç tahsisi yapılıyor! Kurul geçen yıl tam 70 ton benzin tüketmiş. El insaf!

Rekabet Kurulu'nda maaşlar en yüksek cinsinden. Ayrıca yılda 6 ikramiye var. Toplam 18 maaş alıyorlar. Başkan ve 10 üyenin pek çok ev harcaması, telefon giderleri, aidatları, kamu parasıyla karşılanıyor.

Ankara dışında harcırahlar muhteşem. Başkan ve üyeler 5 yıldızlı otellerde kalıyor. Yurdışında ise bunlara 5 yıldız otel artı günde 350 dolar para ödeniyor. Geçen yıl ödenen harcırah, toplam 4l0 milyar lira.

Ankara'da ziyafetler, lüks otellerde özel yemekler, yine kamu parasıyla.

***

Elimde Futbol Federasyonu ile ilgili belgeler var. Başbakanlık Teftiş Kurulu burada araştırma yapıyor, hesapları inceliyor ve pek çok yolsuzluk, usulsüzlük ortaya çıkarıyor.

Ayrıntılara girmiyorum, kamunun parası su gibi ve sorumsuzca harcanmış.

Ankara Cumhuriyet Savcılığı dosyayı incelemiş ve ceza davası açmış. Başkan Haluk Ulusoy dahil, federasyon üyeleri şimdi Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyorlar. Hiç kuşkum yok, bu dava da Türkiye'deki bütün diğer davalar gibi yıllar boyu sürer ve sonra unutulur gider. Sonuç alınana kadar kim öle kim kala! Yapanların da, yaptıkları yanlarına kár kalır.

Bizim spor basını nedense bu konularla ilgilenme gereği duymaz. Onlar için sadece Daum, Lucescu, Denizli, büyük takımlar, futbolcu aşkları ve takım fanatikliği vardır. Al gülüm ver gülüm, kulüp başkan ve yöneticilerine karşılıklı demeçler verdirip ortalığı kızıştırırlar.

Yeşil sermaye takımının futbolcuları maç sonrasında sahanın içinde namaza durur, bizim spor basını bunları görmez.

Varsa yoksa futbol, futbolcu, futbolcunun aşkı, futbolcunun disko gecesi, milletin rantını yiyen bazı kulüp başkanları ve yöneticileri! Böyle spor basınına böyle federasyon!

***

Geçenlerde adliye binasındaydım. İşim bitince koridorda rastlaştığımız bazı hákim ve savcılarla bir çay içtik. Savcı, çay söylemek isterken ‘‘Bakın, bir odacımız yok. Kátip sayımız yeterli değil. Çok büyük personel açığımız var. Bazen káğıt kalem bile bulamıyoruz. Hatta pul parası olmuyor, yazışma yapamıyoruz, tebligat gönderemiyoruz’’ diye yakınıyordu. İçinde bulundukları acı durumu uzun uzun anlattılar.

Bir yanda hiçbir olanağı olmayan yargı, öte yanda ise ellerindeki trilyonları har vurup harman savuran çeşitli kurumlar, kurullar, federasyonlar!

Kapısında para dilendiğimiz IMF'nin adamları adliye binalarına gidip hákim ve savcılarla konuşsa, yardım belki 50 milyar dolara yükselirdi!

Ama bazı kurum, kurul ve federasyonların bir mirasyedi edasıyla bol kepçe harcadıkları paraları görseler, değil para vermek, ‘‘Sizde bu para bolluğu varken siz bize verin’’ diye üste para isterlerdi!

***

Size bir örnek daha vereyim. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın elinde şu anda herhalde birkaç yüz trilyon para var.

RTÜK aynı durumda, Sermaye Piyasası Kurulu aynı durumda. Yüksek maaşlar, ikramiyeler, görkemli lojmanlar, hatta vilalar ve yalılar, en lüks, bazıları banyolu çalışma odaları...

Çok merak ediyorum, sonuçta bu paralar yerine mi harcanıyor?

Bu paralar niçin belli kuruluşların emrinde tutuluyor?

Hele şu kriz ortamında bu paraların daha verimli ve kamu yararına kullanılması gerekmez mi?

Şunu hep söylüyorum ve ısrar ediyorum:

Türkiye'nin krize girme nedeni parasızlık falan değil.

Bizim eksiğimiz, eldeki kaynakları adam gibi kullanmayı bilmiyoruz. Savuruyoruz, israf ediyoruz, lüks merakımızı gideriyoruz, yerinde kullanmıyoruz, öncelikli işlere yatırmıyoruz, bal tutup parmağını yalayanlarla ve hortumcularla baş edemiyoruz.

***

Çok dikkat edelim, Türkiye'de kendi elimizle, yasa ve kararnamelerle bir ‘‘kurul ekonomisi’’ oluşturuyoruz, ‘‘kurul canavarları’’ ve ‘‘özerk cumhuriyetler’’ yaratıyoruz. Her alanda kurullar, kurumlar kuruluyor, bunların emrine korkunç paralar, korkunç olanaklar sunuluyor. Maaşlar anormal boyutlarda.

Adalet gibi genel bütçeden para alan bütün kamu kuruluşları parasızlık ve olanaksızlıktan kıvranırken, kurum ve kurul yönetimlerinin bir eli yağda, bir eli balda. Atamalarda siyasi tercih ve particilik önde, trilyonlar emirlerine verilmiş, gel keyfim gel!

IMF devlet yönetimindeki bu eşitsizliği, savurganlığı, israfı, tatlı hayatı duymasın! Duyarsa, vereceği bütün parayı iptal eder!

Yazarın Tüm Yazıları