Kıbrıs soruları

HAFTALARDAN beri hükümetin Kıbrıs konusunda efelenme ve dayılanma sürecini ’göğsümüz kabararak’ izliyoruz! Kıbrıs Rum gemilerine limanlarımızı, uçaklarına havaalanlarımızı açmayacaklarını ısrarla söylüyorlar.

Karşısında yıllarca esas duruşta bekledikleri AB bu duruma çok kızıyor. Açmak zorunda olduğumuzu, aksi takdirde müzakerelerin askıya alınacağını, en yetkili ağızlardan söylüyor.

Hükümetin eli mahkum, günün birinde bunlar açılacak.

Sonrasında Rum Kesimi Türkiye ile diplomatik ilişki kurmak isteyecek. Ankara’da büyükelçilik, İstanbul’da konsolosluk açmak için girişimde bulunacak.

Sonra AB bize bastırmaya başlayacak: "Rum Kesimi’ni tanı, diplomatik ilişki kur. Lefkoşa’da büyükelçilik aç."

* * *

Tuhaf bir kargaşa yaşıyoruz. Fakat işin en ilginç yanı şu:

Hükümet ne yapacağını bilmiyor. Her konuda olduğu gibi, durumu günlük idare etmeye çalışıyor. Niçin?..

Çünkü Türk halkında AB’ye olan destek giderek azalıyor. "AB’ye evet" diyenlerin oranı son beş yıl içerisinde yüzde 77’den yüzde 43’e indi.

Bu anketi yapıp bu sonucu alan kuruluş ise AB’nin resmi istatistik kurumu olan Eurostat. Peki niçin böyle oldu?..

Çünkü AB masalları fos çıktı. Milleti uzun süre uyuttular. AB’nin her açıdan ülkemizin altını oyduğu, bizi sadece sömürüye açık 73 milyonluk bir insan pazarı olarak gördüğü belli oldu.

Buna onların karşısında yaşadığımız onur kırıcı devranışları da ekleyin.

Bu konuda kabahat AB’de değil, tamamen bizi yönetenlerdedir. Bunu da iyi bilin.

* * *

Şimdi yine gelelim Kıbrıs konusuna. Er veya geç Rum Kesimi’ne önce liman ve havaalanlarımızı açacağız. AKP iktidarının eli buna mahkum. Başka bir seçeneği yok. Şimdi hükümete sorulması gereken sorular var:

Bunları hangi koşullarda açacağız?

Bu konuda olmazsa olmazlarımız nedir? Örneğin KKTC için hangi ödünleri alırsak açacağız?

Ya da sonsuza kadar hiç mi açmayacağız?

Dikkat edin, bu konuda hükümet kesiminden tık yok!.. Niçin yok?..

Çünkü hükümet, Kıbrıs konusunda ne olacağını, ne yapacağını bilmiyor. Kıbrıs konusunda herhangi bir temel ilkemiz, siyasetimiz de yok.

Sadece bekliyoruz. Kurbanlık koyun gibi başımızı uzatmışız, çaresizce bekliyoruz.

Siyasetimiz: "Hele bugünü de atlatalım, yarına Allah kerim."

Bunu bütün dünya biliyor. Örneğin o yüzden hiçbir İslam ülkesi bizim devletimiz KKTC ile diplomatik ilişki kurmadı ve kurmuyor. KKTC’yi tanıyan tek ülke Türkiye!

Bu devlet kurulalı 30 yılı geçti! Dünyaya bir adım bile attıramadık. Kendi kendimize gelin güvey oluyoruz.

Adamlar hep tepemizde. Bize attıracakları ilk adım, limanları ve havaalanlarını Rumlar için açtırmak. Şimdiden posta koyuyorlar.

Günün birinde hiç kuşkunuz olmasın, açacağız!.. Çünkü aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık. Aşağıda kapılarında yalvar yakar olduğumuz AB, yukarıda ise Kıbrıs konusunda duyarlı Türk milleti var.

İktidar şu anda (her an değişebilir) Türk milletine oynuyor!

Nedeni, seçim yaklaşıyor!

* * *

Burada Türk kamuoyunun tartışmaktan ısrarla kaçındığı ve görmezden geldiği bir konuyu daha gündeme getirmek gerekiyor.

Biz Kıbrıs konusunda böylesine duyarlıyız da, Kıbrıs Türk toplumu acaba aynı duyarlılığı taşıyor mu? Hayır!

İşi onlara bıraksak, Bay Talat dahil çoğunluğu Türkiye’den kopmayı, Rum Kesimi ile uzlaşıp birleşmeyi, cebine AB pasaportu koymayı düşünüyor. Aynı "Türk" çoğunluk "Türk yönetiminde" yaşamaktan sıkılmış, bunalmış ve bizi istemiyor. Bu gerçekleri iyi bilelim.

Şimdi bizim hükümete bir kez daha soruyorum:

Günün birinde limanları ve havaalanlarını Rumlara açma durumunda kalırsak, karşılığında ne alacağız? KKTC için hangi ödünleri koparacağız? Olmazsa olmazlarımız var mıdır, nelerdir?

Dayılanmak, efelenmek kolay.

Zor olan, bu soruların yanıtını Türk milletine şimdiden verebilmek.

Şimdi diyeceksiniz ki "Hükümet bilmiyor ki, bunlara yanıt versin!.."

Siz de haklısınız.

* * *

Emin Çölaşan’ın notu: Dünkü Milliyet’te okudum ve çok mutlu oldum! Abdullah Gül anlatmış. Kendisi ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’a "Kondi", o da bizimkine "Abdullah" diye hitap ediyormuş. Yüreğime su serpildi. Dışişleri Bakanı bunu söylüyorsa, dış politika başarılarımızda bu "samimiyetten" daha güzel bir haber olabilir mi! Valla helal olsun! Kıbrıs’ı mıbrısı unutalım gitsin!
Yazarın Tüm Yazıları