BAŞIMIZDA dert yokmuş gibi, üzerimize şimdi de keneler musallat oldu. Kene insan vücuduna giriyor, ısırıyor, zehirini veriyor ve çoğu zaman öldürüyor.
Son altı ayda 13 vatandaşımızı yitirdik. Şu anda Ankara’da sadece Numune Hastanesi’nde 15’e yakın kişi kene ısırması sonrasında tedavi görüyor. Bunun yarattığı hastalığa Kongo Kırım deniliyor.
Yüksek ateş, kusma falan derken bazı hastalar ölüp gidiyor.
İnsan vücuduna yapışan kene, çok tehlikeli bir hayvan. İşin uzmanları bu konuda öneri getiriyor:
"Vücuda yapışıp ısıran keneyi doğrudan çekip almayın. Tornavida gibi bükerek çıkarın ki her tarafı vücuttan çıksın."
* * *
Kene sadece insan vücuduna yapışıp ısıran bir yaratık değil. Vücudumuza yapışan ve kan emen sülük gibi başka yaratıklar da var.
Fakat asıl tehlikeli olan, devletin ve milletin sırtına yapışan kene ve sülüklerdir.
Bunları görmek isterseniz çevrenize bakın. O yapışkan emicilerin insan kılığına girmiş olduğunu hemen göreceksiniz.
Onlar avanta ve çıkar gördükleri her yere yanaşıp yapışır. Pek çoğu kravat takar, güzel giyinir. Ağızları iyi laf yapar. Adam ayartmayı, siyasetçi ve yetkili bürokrat tavlamayı çok iyi bilirler.
Biz onları çoook gördük, bugün de görüyoruz! Hatta kimini bakan, milletvekili, bürokrat, belediye başkanı kimliğiyle, kimini işadamı, müteahhit olarak tanıdık.
Bu gibi keneler ve sülükler, devletin ve milletin üzerine yapışır. Nerede boşluk bulurlarsa oradan dalarlar.
Emdikçe emerler, yedikçe yerler. Bunlar doymak bilmez.
Bakandır, milletin vekilidir, belediye başkanıdır, rüşvet alır.
İşadamıdır, rüşvet verir.
Devletin ve belediyelerin çoğu ihalesinde ve alımında karşımıza onlar çıkar. Çoğunluğu iktidar partisinin adamı, yanaşmasıdır. Özellikle Anadolu’da bu yağmadan pay kapabilmek için aileler çeşitli partilere bölünür. Babası AKP’den, amcaoğlu CHP’den, torunu DYP veya başka partilerden aday olur ki, hangi parti iktidar olursa sülalenin kaybı olmasın.
Alım ve ihalelere giren işadamı iktidarın siyasetçisine, bürokratına, belediye başkanına rüşvet verir, iktidar partisine yardımda bulunur, bu yolla iş bağlar.
* * *
Devlete ve millete yapışan, sokan, ısıran, kan emen keneler ve sülükler her iktidar döneminde değişir. İktidarlar gider, yenileri gelir. İktidarla birlikte keneler ve sülükler de değişir.
Fakat onlar iktidar mensuplarına değil, aslında devletin ve milletin, milyonlarca vatandaşın vücutlarına ve ceplerine dalar. Onlara yapışır, sokar, emer, parayı götürür.
Devlet malı deniz, yemeyen domuz!
Yiyenlerin, sokanların, emenlerin ağzından çoğu zaman "Allah" sözcüğü duyulur. Yandaşlarına yedirenlerin de öyle.
Bugün olduğu gibi!
Kurumların, belediyelerin başına çulsuz gelen adamlara bu süreç sonrasında bir bakarsınız ki, yüzlerine kan gelmiş, sülükler emmekten, keneler ısırıp sokmaktan yorgun düşmüş.
* * *
İnsan vücuduna yapışan kene, ateşli hastalık yapıyor, bazen de öldürüyor. Onun hiç değilse tedavisi var.
Fakat devlete ve millete yapışan, sokan, kanını emen, zehir verenlerin yarattığı hastalığı hiçbir iktidar tedavi etmeye çalışmaz... Çünkü işine öylesi gelir.
Emme basma tulumba çift taraflı çalışmalı, hem yapışkanlar, hem de onların yapışmasını sağlayanlar bu süreçten kazançlı çıkmalıdır!
Esas onlardan korkulması gerekir.
Eğer devlet Kırım Kongo hastalığına yakalanmışsa, ateşi yükselmişse, hırsızlık, yolsuzluk, namussuzluk, vurgun, hortum, soygun, ihaleye fesat karıştırma, "Allah" diyerek partili yandaşları zengin etme olayları bu boyuta varmışsa, bizi ürkütmesi gereken budur.
Buna neden olan kene ve sülüklerden kurtulmayı çok bekledik ama umudumuzu yitirdik. O hayvanlar insana yapışınca bir miktar palazlanıyor, sonra işini bitiriyor.
Ama devleti, milleti, belediyeleri soyanlar ve onlara bu kapıyı açık bırakıp çanak tutanlar, bir türlü doymak bilmiyor.