Paylaş
Evet, mafya ve çeteler rezaletinde ipin ucu artık elde. Bu durumda hükümete çok büyük görev düşüyor. Bu fırsatı kaçırmamalı. Hükümet eline geçen bu olanağı sonuna kadar kullandığı takdirde, seçim bile kazanır.
Yapılacak iş gayet basittir.
Devleti sardığı anlaşılan çetelerin, mafyanın ve rüşvet şebekesinin üzerine gitmek. Bu işin peşini bırakmamak.
Büyük özelleştirme ihalelerine, özellikle banka ihalelerine mafya karışmış. Örneğin Hayyam Garipoğlu isimli bir şahıs parayı bastırıp, Sümerbank'ı satın almış.
Aynı şahıs daha sonra POAŞ özelleştirme ihalesinde en büyük parayı vermiş. İyi ki o ihale kendisine verilmemiş. Yoksa yeni bir rezaletle daha uğraşıyor olacaktık.
İşadamı Korkmaz Yiğit'in ismi, Türk Ticaret Bankası ihalesinde yine mafya ile birlikte ortaya çıktı.
Öldürülen tefeci Nesim Malki'nin ardında Erol Evcil isimli bir şahsın olduğu belirlendi. Şahıs firarda. Bu olay çok önemli, çünkü Nesim'le birlikte yüz milyonlarca dolar ortalıktan kayboldu.
İş Bankası, Erol Evcil isimli zeytin tüccarına l50 milyon dolarlık kredi açmıştı. Bu kredinin batık olduğu kesin. Bu adam kimdir ki, koskoca İş Bankası kendisine l50 milyon dolar ödüyor? Efendim, zeytin işleme tesisleri varmış da, onları şimdi banka çalıştıracakmış da!..
Ölme eşeğim ölme! Paralar gitmiş, şimdi tesis çalıştırıp l50 milyon doları kurtaracaklar!
* * *
İş Bankası rezaleti ortalığı karıştırdı. Genel Müdür Ünal Korukçu, istifa etmek zorunda kaldı.
Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Eralp Özgen ise bu konuda hazırladığı 27 Ekim l997 tarihli raporunda, bu soygunda ‘‘suç olmadığı’’ görüşünü savunuyor... Çünkü soyanlar ‘‘devlet memuru’’ değilmiş! Bu rapor bu hafta Artı Haber Dergisi'nde yayınlandı.
Eğer Özgen, bir hukukçu olarak doğru söylüyorsa, Türkiye'ye geçmiş olsun! Demek ki, bu ülkede her türlü soygun serbesttir. Hele İş Bankası'nda görevli olan, yani devlet memuru olmayan kişiler, istedikleri soygunu yapabilirler, yaptırabilirler, arada paylarını alabilirler!
Özgen, eğer yanlış bilgi veriyorsa, kamuoyunu yanıltmanın bedelini ödemekle yükümlüdür.
* * *
Bu inanılmaz soygun ve vurgun olaylarının polis'le ilgili yanı bir ölçüde çözüldü. Bantlar yayınlandı, bazı tetikçiler ele geçti. Anlaşılan devletin güvenlik ve istihbarat güçleri, bu pislikleri kendi açılarından onur sorunu yaptılar. Gecikmeli bile olsa, somut adımlar atıldı.
Ancak, bu iş polisi aşar. Bu olaylarda binbir katakulli dönüyor. Bu pisliğin üzerine devletin güçleri topyekun, elbirliği ile gitmelidir.
Polis, MİT, Maliye ve yargı.
Örneğin işin Maliye boyutu eksik kalırsa, polis bu akıl sır ermez para oyunlarını çözemez. Çözemez, çünkü bu çetelerin uyguladığı yöntemler şeytanın aklına gelmez.
Henüz istim üzerindeyiz. Bir işe büyük hız, azim ve şevkle, yani Türk gibi başlarız, ama İngiliz gibi bitiremeyiz! Bir süre sonra gevşeriz ve iş tavsar.
Aynen Susurluk olayında olduğu gibi!
Bu nedenle, bu işlerin çözümü için topyekun ve kararlı bir mücadele gerekir.
Bu namussuzların bütün banka ve vergi işlemlerinin didik didik edilmesi ve dosyaların yargıya en tutarlı ve sağlam bir biçimde gönderilmesi gerekir.
BANKAYI KİM BATIRDI?
Adı, Türk Ticaret Bankası. Türkbank. İkinci adresiniz!
Koskoca banka gümbürdemiş, paraları birileri höpürdetmiş, löpürdetmiş. Peki kimler becermiş bu işi? Paralar hangi yönetimler tarafından kimlerin, hangi uyanıkların cebine hortumlanmış? Bu paraları hangi iktidar ve bankanın hangi yöneticileri batırmış? Trilyonlar buharlaşıp gimiş de, bir kişi ceza almış mı?
Allah rızası için söyleyin, bu konuda bir tek yetkiliden bir tek ses geldi mi?
Kafayı yemek üzereyim! Burada birkaç kez bu soruları sordum. Yetkililerden bir yanıt istedim.
Bir Allah'ın kulu çıkıp da ‘‘Bu bankayı falanca iktidar döneminde filanca yöneticiler batırdı. Paralar şunlara gitti. Suçlular hakkında şu işlemler yapıldı’’ dedi mi?
Vallahi demedi, billahi demedi.
Biz şimdi tam kadro, işin polisiye yönüyle ilgiliyiz. Katil şu, tetikçi bu, çete falanca vesaire...
Bir genç kız sokakta tecavüze uğramış, suçluların peşindeyiz. Elbette işin bu boyutu da çok önemli.
İyi, ama kardeşim, bu genç kızı sokağa kimler itmiş? Başına bu iş gelmeden önce onun çantasını kimler boşaltmış, malını mülkünü kimler çalmış? Çantası boşaltılmasaydı, bu kız sokağa düşmeyecekti.
İşin bu aşaması için kimseden tık yok!
Başbakan'a soruyoruz, tık yok. Hükümete soruyoruz, ses yok. Tansu ablama soruyoruz, tepki yok.
Kimler batırdı bu bankayı? ‘‘İkinci adresimizin’’ içini kimler boşalttı?
* * *
Bütün bunlardan şu anlaşılıyor: Türkiye'de banka batırmak, dünyanın en kazançlı işidir. Batıranlardan hesap sorulmaz.
İstanbul Bankası, Hisarbank, Anadolu Bankası, İmpeksbank, TYT Bank, Marmarabank, Türkbank, hepsi batırıldılar.
Banka batıranlar ve banka soyanlar krallar gibi yaşıyor. Üstelik çetelere devlet eliyle banka pazarlanıyor.
Ceremesini halkımız çekiyor.
Başbakan Mesut Yılmaz, sadece Türkbank konusunda bile açıklama yapamıyor... Çünkü bir yapsa, Allah bilir iş kimlere kadar uzayacak!..
Şimdi anlıyorum ki, Mesut Yılmaz korkuyor. Tansu Çiller nasıl korkuyorsa, Bay Başbakan da öyle korkuyor.
Olan Türkiye'ye oluyor. Türkiye'yi böyleleri yönetiyor.
Paylaş