Paylaş
Sevgili okuyucularım, bugün ülke gündemini bir yana bırakıp, bizim özel televizyonlardan yakınacağım... Çünkü bunlar izleyiciye, özellikle haber saatlerinde büyük saygısızlık yapıyorlar.
Şimdi size somut bir örnek vereceğim.
Önceki gece Show TV'nin saat 20.00'deki haber bültenini izliyorum. On dakika öncesinden bantlar geçmeye başlıyor:
‘‘Yılın gazetecilik olayı. Show TV, Çakıcı'nın telefon defterini ele geçirdi. Defterde hangi bakanların, siyasetçilerin, bürokratların ve hangi parti genel başkanının ismi var. Açıklıyoruz...’’
Haber bülteni başlıyor. Ekranda sevgili arkadaşım Reha Muhtar.
İkide bir yukarıdaki anons yapılıyor ve ekleniyor:
‘‘Azzzz sonraaaa...’’
Bir, üç, beş, on, yirmi kez...
Aynı sinir bozucu ses, aynı anonsu en az yirmi kez tekrarlıyor.
Her tekrar sonrasında aynı laf:
‘‘Azzzz sonraaaa...’’
Ekranda bir olay pazarlanıyor ve ‘‘Yılın gazetecilik olayı’’ olarak takdim ediliyor.
Her seferinde Alaattin Çakıcı ekrana geliyor... Fransa'da polisler tarafından bir araca bindiriliyor...
Sonra bir telefonun düğmesine birileri basıyor. Telefon kapatılıyor. Anlamı nedir?
Aynı sahneye bir de boş otel koridoru ekleniyor...
‘‘Yılın gazetecilik olayı... Azzzz sonraaaa...’’
Bu sahneleri en az yirmi kez bize izletiyorlar. Yeter be kardeşim!
Sıra yılın gazetecilik olayına bir türlü gelmiyor.
***
Bu büyük olayı beklerken, Reha Muhtar anons yapıyor:
‘‘Arkadaşlarımız montajı tamamlıyorlar. Azzzz sonraaa...’’
Oysa, montaj falan yok. Saat 20.30 oluyor, yılın bombası ortada yok! Bu arada domates, ıspanak ve muz yemenin kalbe iyi geldiğine ilişkin haber bile okunuyor. Buradan mahalle pazarına dönülüyor. Ekrana domates ve muz geliyor! Pazarcılar ‘‘İyi muuuuz’’ diye bağırıyor.
Saat 20.45 oluyor. Geçen 45 dakika içinde yukarıda anlattığım Alaattin Çakıcı sahnesi belki 30 kez ekrana gelmiş... Ve en azından 30 kez -yazılı ve sözlü- anons yapılmış.
‘‘Alaattin Çakıcı'nın telefon defterini Show haber ele geçirdi. Yılın gazetecilik olayı... Ünlülerin isimleri... Azzz sonraaaa...’’
Sabırla beklemeye devam ediyoruz. 45 dakikamız boşa gitmiş durumda. Artı, sinir bozucu anonslar ve görüntüler aynen devam ediyor.
Tam bu aşamada Reha Muhtar anons vermeye başlıyor:
‘‘Yılın gazetecilik olayı... İsimleri bu geceden itibaren açıklamaya başlıyoruz. Defterde adı geçen parti genel başkanı kim?..’’
Haaa, vaziyet şimdi iyice anlaşıldı! Bunlar isimleri bu gece değil, taksit taksit verecekler! Meğer işin içinde başka iş varmış!
***
Sabırlar taşıyor. Biz ‘‘yılın gazetecilik bombasını’’ bekleyeduralım, ilgisiz haberler yine haber bülteninde!
Saat 21.00 oldu. Tam bir saatten beri Show haber izliyoruz, aynı sahneler ve aynı laflar belki ellinci kez karşımızda.
Bundan daha sinir bozucu bir şey olamaz. Bizimle alay ediyorlar.
Tam 66. dakikada yeniden aynı anonslar, aynı laflar ve artık tamam! Sıra geldi ‘‘bombayı’’ patlatmaya! Galiba patlayacak ve beklediğimize, tepemizin attığına değecek!
Çakıcı'nın defteri çok şükür ekrana geliyor. İlk isim açıklanıyor: Ankara Emniyet Müdürlüğü santralı ve İnterpol şubesinin dahili numarası. Güzel! Yine bir sürü ıvır zıvır...
İkinci isim ekrana geliyor: Defterde Fazilet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu'nun makam ve cep telefonu. Çok iyi!
Üçüncü isim eski futbolculardan Ogün Altıparmak.
Bu aşamada Reha Muhtar yine ekrana geliyor:
‘‘Daha A harfindeyiz. Z'ye kadar yolumuz var. B harfinde bir genel başkanın telefonu var. Devamı yarın akşam.’’
Dağ fare doğuruyor. Anlaşılıyor ki, A'dan Z'ye bu işi en az bir hafta sürdürecekler. Dün gece kaç isim açıkladıklarını bilmiyorum çünkü bu yazıyı daha önce yazdım.
***
Burada iki konu üzerinde durmak istiyorum. İlki, Çakıcı'nın veya herhangi bir kimsenin üzerinden çıkan telefon defteri, fazla bir şey ifade etmez. Hepimizin telefonları belki yüzlerce, belki binlerce kişide vardır.
Örneğin bende yüzlerce kişinin telefonu olduğu gibi, binlerce insanda da benim telefon numaram mevcuttur.
Ama bu konunun üzerinde durmuyorum ve Show Haber'in, Çakıcı'nın defterini ele geçirerek gerçekten ‘‘gazetecilik olayı’’ yarattığını varsayıyorum.
İyi de kardeşim, bir gazetecilik olayı topluma böyle mi sunulur? Sizin insanları aldatmaya, onları bir saatten fazla ekran başında abuk subuk konularla oyalamaya, sonra da işi takside bağlamaya hakkınız var mıdır?
Gazetecilik, habercilik bu mudur?
‘‘Yılın gazetecilik olayı, yılın bombası’’ böyle mi verilir?
Dünyanın hangi televizyonunda böyle rezalet vardır?
Haberi patlatırsın, işi bitirir, malı götürürsün.
***
Bu yazıyı Show Haber için yazıyorum ama sanmayın ki diğer özel kanallar farklı! Hayır, hepsi aynı numaranın peşinde...
‘‘Azzz sonraaaa...’’
Çünkü reyting alacaklar! Bu kandırmaca ile kitlelerin o kanalda kalmasını sağlayacaklar...
Ve milyonlarca insanı kendi reyting hesaplarına alet edecekler.
Sevgili arkadaşım Reha Muhtar ve diğer televizyon habercilerinin, şu haklı eleştirilerden ders almalarını dilerim.
Kitleleri aldatmaya, kandırmaya, onların sırtından böyle ucuz oyunlar oynamaya ve bizimle alay etmeye hakları yoktur. Bunu artık iyi öğrensinler, sabrımızı taşırmasınlar.
Bu saygısızlığı bize hep yapıyorlar. Bu yaptıkları ‘‘gazetecilik’’ değil, ‘‘habercilik’’ değil. Peki ne?
Kepazelik.
Paylaş