DEVLET Bakanı Kürşad Tüzmen taaa Libya’ya gitti, anlaşma yapamadan ve istediklerini alamadan geri döndü... Çünkü Libyalılar su koyuverdi.
Tüzmen Bey yenilgi sonrasında beni Libya’dan arayıp kabahati o gün çıkan yazıma yüklemeye kalkıştı. Kaddafi’ye "operet yıldızı" demişim, devesiyle gırgır geçmişim.Söylediğine göre müzakereler o dakikaya kadar iyi gidiyormuş.Fakat Ankara’daki Libya büyükelçiliği benim yazımın Arapça çevirisini toplantıya fakslayınca Libyalılar bozulup su koyuvermiş, iş bozulmuş, Tüzmen Bey de bana bozulmuş! Devletin bakanı telefonda bana bunları söylüyor.
Bu bana ders oldu! Gücümün "uluslararası" olduğunu, Türkiye sınırları dışına taştığını, yazdığım yazılarla ülkemizin çıkarlarını bir anda bozabildiğimi öğrenmiş oldum!
Ülke çıkarlarını bozma gücüne sahipsem (!) demek ki ülkeye çıkar sağlama gücüne de sahibim valla! Bu durumda, bundan sonra başta Tüzmen Bey büyüğümüz olmak üzere yurtdışına gidecek bütün bakanlarımızdan ve heyetlerimizden istirhamım şudur:
"Gideceğiniz ülkeyi ve konuyu bana 15 gün önceden bildirin. Ben yazılarımda o ülkeyi ve yöneticilerini yağlayıp ballamaya, övmeye, onlara yaltaklanmaya başlayayım. Hoşlarına gitsin ve siz ne isterseniz versinler!"
Örneğin, şimdi ABD Kongresi’nde Ermeni tasarısı var. Bizden milletvekilleri, siyasetçiler ve işadamları gidip lobi yapacaklar. Geziler beleş olacak.
Ben yazılarımda derhal Bay Bush’u, ABD Kongresi’ni, hatta Ermeni lobisini falan övmeye başlarım, tasarı geçmez!
Diyelim ki Dışişleri Bakanı, AB ülkelerine gidecek ve şunları söyleyecek: "Ayıptır yav, yeter artık bize yaptıklarınız, ne istediyseniz verdik. Daha ne istiyorsunuz." Ben yazılarımda 15 gün öncesinden AB’yi övmeye başlarım ve işi bitiririz.
Talabani ve Barzani ile görüşülecek. Onları da yağlayıp işi bitiririm.
Beni Libya’dan arayıp "iş sizin yazı yüzünden bozuldu, Libyalılar isteklerimizi kabul etmedi" diyen, ancak Allah’tan ki "ulan sen vatan hainisin, bizim paralar senin yazı yüzünden güme gitti" demeyen muhterem Kürşad Tüzmen büyüğüme çok teşekkür ediyorum! Bana "gücümü" anımsattı.
Bu gücümü bundan sonra ihanetten (!) değil, hükümetimin istediği biçimde kullanacağım.Yeter ki bütün dış gezilerden daha önceden haberim olsun!
TELEKOM’DA BALLI BÖREK
ADINDA "Türk" sözcüğü olan Telekom isimli kuruluş, birkaç gün önce açıklama yaptı. Türkiye’deki 60 milyon sabit telefona uygulanacak yeni tarife ilginç. Zam ve indirim! Bu olayın üzerine hiç kimse gitmedi. Bu kuruluşa bağlı sabit telefonlarda "ses trafiği-görüşme oranları" şöyle:
Yaklaşık yüzde 80 şehiriçi, geri kalan yüzde 20 şehirlerarası, uluslararası ve GSM(cep).
Uyanık Telekom, şehiriçi görüşmelere ve aylık sabit ücretlere yüzde 22 zam, ötekilere indirim yaptı. Uzmanların hesaplarına göre, zam sonrasında elde edeceği ek gelir korkunç.
Yılda 880 milyon dolar.
Biliyorsunuz, bizim hükümet Telekom’un yüzde 55’ini özelleştirme adı altında 6.5 milyar dolara Saudi Oger isimli yabancı firmaya sattı. Paranın yüzde 20’si peşin ödendi. Ötesi beş yıl süreyle yılda bir milyar dolar taksitle ödenecek.
Telekom yılda ortalama 1 milyar dolar kár ediyor.
Şimdi kamuoyuna indirim diye sunulan yeni tarifesiyle bu şirket yılda ek olarak 880 milyon dolar daha kazanacak. Kár 2 milyar dolara yükselecek. Bu kazancın yüzde 55’i Saudi Oger’e gidecek. Yani yaklaşık 1 milyar dolar!
Dolayısıyla, Saudi Oger isimli yabancı firma, beş yıl boyunca devlete ödeyeceği yıllık bir milyar dolar taksiti, sadece bu zammı yaparak kurtarmış oldu. Bundan sonra yapacağı zamlar hariç.
(Bu hesapları bana sektörün tam göbeğindeki uzmanlar gönderdi.)
Türk Telekom yabancı firmaya bedavaya geliyor, kimse işin üzerine gitmiyor.
Hele bundan sonra yapacağı zamlarla, Telekom’u almakla üste para almış olacak.
Soruyorum, böyle özelleştirme olur mu? Devletin ve milletin altın yumurtlayan tavukları yerli ve yabancı yandaş firmalara böylesine acayip koşullarla satılır mı? Adamlar Telekom’un parasını birkaç yılda çıkaracak ve sonra her yıl milyarlarca dolarımızı alıp götürecek.
Günü kurtarmak için bu satışı yapanlara soruyorum: Ayıp değil mi, yazık değil mi, günah değil mi? Bunların hesabını nasıl vereceksiniz?