YILLARIN Galata Köprüsü, Türkiye'de yaşanan sorumsuzluğun somut bir örneği olarak karşımızda duruyor. Biz bundan herhalde utanmıyoruz ki, sorunu çözmek için hiçbir şey yapmıyoruz.
İstanbul'da Haliç'e girecek gemiler, önce bu köprünün altından geçmek zorunda. Fakat bu durum, her gemi için mümkün olmuyor. Köprünün altından sadece küçük tekneler geçebiliyor. Yani düşünün ki, şehir hatları vapurları bile köprünün altından geçemiyor...
Çünkü efendim, yeni yapılan köprünün kapakları açılmıyor! Yani havaya kalkmıyor!
Haliç'te iki tersane var. Köprü açılmadığı için bunlara gemi giremiyor, önceden girmiş gemiler çıkamıyor.
Bu sorunu burada birkaç yıl önce yine gündeme getirmiştim. O zaman tersanelerde savaş gemilerimiz bile esir kalmıştı.
Yurtdışı için bir gemi yapılıyordu ve açılmayan köprüden dışarı çıkması söz konusu değildi. Geminin yapımcıları teknenin üst bölümünü yapmadılar. Gövdesine su verip epey bir miktar batırdılar ve romörkörlerle köprünün altından geçirip Tuzla tersanelerine götürdüler. Gemi orada bitirildi.
* * *
Yeni Galata Köprüsü'nü bir Türk-Alman ortaklığı yaptı. Bunlara yüz milyonlarca mark (yaklaşık 80 trilyon lira) para ödedik. Köprü 1998 yılında bitirildi ve en az haftada bir açılması gerekirken, yıllardan beri sadece 3-4 kez açılabildi! O da sorunlu olarak.
Kapaklar çalışmıyor! Yüzlerce ton ağırlıktaki kapakların açılması durumunda, kopup düşme tehlikesi var. Düşerse belki köprüyü kıracak!
Şu anda durum vahim. Köprüyü yapan STFA-Thyssen ortaklığı mahkemelik. Açılan davalar sürüyor. Ayrıca devlet de bunlarla mahkemelik. Herkes suçu birbirinin üzerine atıyor, taraflar birbirlerinden büyük miktarda tazminat istiyor.
Fakat sonuç değişmiyor, köprü açılmıyor! Ortada tam bir rezalet var.
* * *
İş bununla da bitmiyor. Haliç'te Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne ait iki tersane var. Bu tersanelerde 500 işçi çalışıyor. İşçiler ya boşta, ya da başka yerlerde çalıştırılıyor.
Haliç ve Camialtı tersanelerinde bugüne kadar yüzlerce gemi yapıldı, irili ufaklı yüzlercesi bakım ve onarıma alındı.
TDİ'nin toplam 130 gemisi var. Bunlardan 75'i şehir hatları gemisi. Bu gemilerin bakım ve onarımı -köprü açılmadığı için- özel tersanelerde yaptırılıyor ve yüz milyarlarca lira, devlet kesesinden zorunlu olarak başkalarına akıtılmış oluyor.
Haliç ve Camialtı tersaneleri ise Haliç'te bomboş yatıyor. Tersane gelirleri sıfırlandı.
Dahası var! Köprünün son açıldığı gün bakım için tersanelere girmiş olan bir adet şehir hatları vapuru, Alemdar 2 isimli kurtarma gemisi ve Söndüren 11 isimli yangın söndürme romorkörü, aylardan beri Haliç'te hapis kalmış durumda!
Boğaz'da veya limanda bir deniz kazası olsa, iki önemli gemi Haliç'ten onları seyredecek!
Haliç kıyısında pek çok evler, müzeler, camiler, kiliseler, hatta bir üniversite var. Buralarda çıkacak bir yangında, yangın söndürme gemileri köprünün altından geçip Haliç'e giremeyecek.
* * *
Konuyu size çok özetle aktardım. İstanbul'un en önemli yerlerinden biri olan Haliç, buinanılmaz Galata Köprüsü rezaleti nedeniyle, yıllardan beri kapalı.
Köprünün altından sadece küçük, basık, yüksekliği olmayan tekneler geçebiliyor. Diğerlerine trafik kapalı!
İçeri girmek isteyen giremiyor, çıkmak isteyen çıkamıyor. Girsen bir türlü, girmesen bir türlü! Girmeyen pişman, giren bin pişman!
İçeride iki tersane ve yüzlerce personel boşta bekliyor.
Bu köprüyü kim nasıl yaptı? Bunlara kaç para ödendi? Devletin ve milletin parasını köprüye kimler gömdü, kimler gömdürdü? Kimler ne kadar hortumladı? İşin sorumlusu hangi makam? Karayolları mı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi mi, STFA-Alman Thyssen ortaklığı mı, kim?
Bu işler, hortum olmadan olmaz. Birileri bu işten de malı kesinlikle götürdü ve götürüyor.
Cuma günü Galata Köprüsü trafiğe kapatılacak, pazar günü kapaklar açılacak ve esir gemiler 8 ay sonra Haliç'ten tahliye edilecekmiş! İstanbul'un göbeğinde korkunç bir sorumsuzluk, büyük bir rezalet sergileniyor ve hiç kimsenin sesi çıkmıyor.