Fiyasko

SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye geçen hafta inanılmaz olaylar yaşadı. Böylesi bugüne kadar görülmemiş, duyulmamıştı. Başbakan ve Dışişleri Bakanı kafa kafaya verip kendilerince hazırladıkları "gizli Kıbrıs planını" Finlandiya’ya gönderdiler. Hem de yazılı değil, sözlü olarak!

Bunu Finlandiya açıkladı. Türkiye’nin bir numaralı ulusal sorunlarından biri olan Kıbrıs davasında yaptıkları girişimden,
1- Türk milletinin

2- Cumhurbaşkanı’nın

3- Meclis’in

4- Bakanlar Kurulu’nun

5- Genelkurmay’ın

haberi yoktu. Yangından mal kaçırılıyordu.

Buna karşın bizim en üst kurumlarımız dahil hiç kimsenin bilmediği Kıbrıs planını AB ülkeleri, Corc Buş, Karamanlis falan biliyordu.

O kadar ki, Başbakan geçtiğimiz cuma günü, cuma namazında Afyon Sandıklı’da camiden Bay Karamanlis’i arayıp destek istiyordu.

Bir yanda Müslümanlık (!) ve öbür yanda cuma namazı, cami ve Karamanlis!

* * *

Devletten ve milletten gizlenen, Rumlara liman ve havaalanları açmamızı içeren Kıbrıs planı, perşembe günü Finlandiya tarafından açıklandığında borsamız coştu. Demek ki borsayı coşturmak için böyle Kıbrıs satışı yapmak, ulusal konularda ödün vermek gerekiyordu.

Bu çok önemliydi. Nitekim Tayyip Erdoğan, cumartesi günü Afyon’da yaptığı konuşmada kendisini eleştirenlere şöyle seslendi:

"Piyasaları tedirgin etmeyin."

Aynı konuşmada Denktaş’a da veryansın etti:

"Siyaset yapacaksan git kendi ülkende yap."

Kendi ülkesi!.. Yani yabancı ülke KKTC...

O Denktaş ki, Recep Tayyip Erdoğan imam hatip okulunda çelik çomak oynarken Kıbrıs davasının mücahitliğini yapıyordu... Ve gün gelecek, böylesine ayıp bir çağrıya muhatap olacaktı!

Ya Denktaş kendisine şöyle seslenseydi:

"Madem herkes kendi ülkesinde siyaset yapmalı, o halde sen de bizim işimize karışma, siyaseti sadece kendi ülken için yap..."

Acaba Tayyip Erdoğan verecek yanıt bulur muydu?

* * *

Bir hükümet düşünün ki, ülkenin bir numaralı ulusal konusunu içeride devletin ilgili kurumlarına haber vermeden, sadece yabancılara haber vererek çözmeye kalkışıyor.

Böyle devlet yönetimi olamaz.

Sen kapalı kapılar ardında gizli planlar hazırlayıp yabancıların bilgisine sunacaksın, bunların hiçbirinden Cumhurbaşkanı dahil hiçbir kurumun bilgisi olmayacak, Genelkurmay Başkanı bu yapılanın Kıbrıs’la ilgili devlet politikası ile çeliştiğini söyleyecek!..

Ama bu oyunu AB başta olmak üzere yabancı ülkeler bilecek!..

Ve sen, hazırladığın bu öneri paketini yazılı olarak sunamayacaksın, altına imzanı bile atamayacaksın ve AB ülkeleri tarafından açıklanmasını sağlayıp kendi kalene gol atacaksın!

Bu nasıl bir skandaldır? Böyle bir örneğe şimdiye kadar tanık oldunuz mu?

Camiden, cuma namazı sırasında Karamanlis aranır mı? Bu nasıl iştir yahu?

* * *

İşin daha da matrak bir boyutu var. Onu unutmayalım. Hazırlayıp AB ülkelerine gönderdikleri bu liman açma paketine göre, Kıbrıs sorunu çözülürse 2007 yılı içerisinde çözülecek. Aksi takdirde, 2008 yılı başında bu uygulama geçerliliğini yitirecek ve her şey yeniden, sıfırdan başlayacak.

Yani top 2007 seçiminde işbaşına gelecek yeni hükümetin kucağında olacak.

Artık kendileri bile biliyor. 2007 seçiminden tek başına AKP iktidarı çıkmayacak. Çok büyük olasılıkla AKP bir muhalefet partisi olacak.

Böylesine cingözce bir yöntemle ve "benden sonra tufan" anlayışıyla Kıbrıs yanardağını gelecek hükümete devredeceklerdi.

Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay bu oyunu bozdu.

Fakat Türkiye bir kez daha yara aldı, işler sarpa sardı. AKP iktidarı içeride ve dışarıda bir kez daha küçük düştü.

Geriye kara bir leke kaldı.

Gün gelecek, Güneydoğu sorunu da AB tarafından masaya yatırılacak. İnşallah aynı olayı o zaman da yaşamayız. Gizli kapaklı plan ve önerilerle, devletin hiçbir kurumuna bilgi vermeden girişimlerde bulunup AB ile pazarlık masasına gizlice oturmaya, kendi kalemize gol atmaya kalkışmazlar.
Yazarın Tüm Yazıları