Paylaş
Ankara kaynıyor. Her biri 10 yazı konusu olacak olaylar yaşanıyor ve bunlara tek tek değinmek mümkün olmuyor. Ortalıkta bin tane söylenti dolaşıyor ve ayrıca bin tane somut olay yaşanıyor.
Tansu-Özer ikilisinin, Yeniköy'deki yalıyı 5 milyon dolara İsviçre'de yaşayan zengin bir Türk vatandaşına sattıkları söyleniyor. Eğer doğruysa, parayı İsviçre'de mi aldılar? Acaba yurtdışına yerleşme hazırlığı mı?
Tansu-Özer ikilisinin memuru olan ve Tansu'nun eline tutuşturduğu metni önceki gün okuyup Türk ordusuna posta koyan kerameti kendinden menkul Meral Akşener isimli kadın, çok tehlikeli bir oyun oynuyor. Haberi olsun. Geçmişteki olayları da bilmediği için her şeyi birbirine karıştırıyor. Askerlerden aldığı yanıt, yenilir yutulur gibi değil. Unutmasın, devletin kurumlarını birbirine düşürmeye kalkışanlar, hesabı fena verirler.
Onu, İçişleri Bakanı olduğu günlerde eniştesi Özer'in elini öperken görmüştük de, gülmüştük!
Ne ilginçtir ki, geçmişi bilinmeyen bir kadın, sırf Tansu-Özer ikilisinin memuru olduğu ve el öptüğü için bu memlekette İçişleri Bakanı oldu!
Tansu-Özer ikilisinin çevresinde çember giderek daralıyor. Tansu'nun CIA ajanı olup olmadığını askeri mahkeme inceleyecek ve sanırım o aşamada mahkemeye belgeler de sunulacak.
Özer, Meclis komisyonuna yalan beyanda bulunduğu iddiasıyla savcılığa çağrıldı, ifadesi alındı. Evrakta sahtecilik yaptığı için tutuklanıp içeri atılma olasılığı var.
Sonra sıra karısına gelecek. O da yolsuzluklarının hesabını Yüce Divan önünde verecek.
Türkiye'de hırsızlardan, çetelerden, devleti soyan, milletimizi sülük gibi emen ve din ticareti yapıp halkı kandıranlardan bu dönemde de hesap sorulmazsa, hiçbir zaman sorulmaz.
***
Dikkat ediniz, Refah ile DYP'nin işbirliği iktidardan düştükten sonra da devam ediyor. Necmettin Bey sinirli, telaşlı. Başbakanlıktan kaymanın paniğini yaşıyor. Eeee, kolay değil!.. Devleti elinden kaçırdı! Fors bitti. Şimdi nutuklar atıp ‘‘Biz memura yüzde 64 zam verecektik'' gibi laflar ediyor ve herkesi güldürüyor. Madem şimdi verecektin, hükümet olduğun dönemde niye vermedin muhterem?
Necmettin Bey'in Çalışma Bakanı Necati Çelik, ‘‘Devlette ateist (Allahsız) bir örgütlenme var'' diyor.
Her iki kesimin de amacı Türk ordusunu yıpratmak. Bu amaçla iki kesimden de piyonlar öne sürülüyor ve orduya hakaretler yağdırılıyor.
Tansu ve Bay Erbakan, bu oyunda yoklar! Onlar, başkalarını konuşturuyorlar. Piyasaya ucuz ve niteliksiz tetikçiler sürülüyor. Özellikle DYP boşalırken, birilerinin yurtdışına kaçacağı kesinlik kazanırken, tetikçiler ortalığı karıştırmaya kalkışıyor, ama bu saatten sonra kimse bu numaraları yemiyor.
Bay Erbakan, partisi Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılırsa diye yeni bir parti kurma hazırlığı yapıyor ve bu partiye emanetçi genel başkan arıyor.
Benden söylemesi, Tansu olabilir. Tansu'dan iyisini bulamaz.
Başbakanlığı döneminde örtülü ödenek parasını bile dolandırıcılara kaptıracak kadar ciddiyetten yoksun olan Tansu, şimdi bu olayın da hesabını verecek. Paraları dolandırıcılara kaptırdığı, dün mahkeme kararıyla kesinleşti.
Tansu, Özer, Meral vesaire gibiler, bunların bilumum tetikçileri ve işbirlikçileri derhal yargı önüne çıkarılıp hesap sorulmalıdır.
Bunların CIA ajanlığından yolsuzluklarına, servetlerinden adam öldürme olaylarına karışmalarına kadar her şey didik didik edilmelidir.
Bizim sırtımızdan oynamaya kalkıştıkları bütün oyunlar yakında ellerinde patlayacak. Göreceksiniz.
***
Refahyol döneminde Türkiye'nin cılkını çıkardılar. İşin hiçbir ciddiyeti kalmadı. İş o boyuta vardı ki, Bay Erbakan habire nutuk çekip, ‘‘Bütçemiz denktir'' demeye başladı!.. Yaklaşık bir hafta önce ortaya çıktı ki, bütçenin ilk altı aylık açığı 700 trilyon lirayı aşmıştır!
Bay Erbakan bu işleri iyi bilir!
BELGELER
Elimde çok ilginç üç belge var. Size özetliyorum. İlkinde, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ercan Cengiz, Asayiş Şube Müdürlüğü'ne yazı gönderiyor:
‘‘Flash TV baskınına katıldığı iddia edilen Şafak Mert ve Mustafa Malkoç isimli şahıslarla ilgili olarak DYP ile temas kurulması, bunların DYP üyesi olup olmadıklarının araştırılması, parti üyesi iseler adreslerinin tespit edilmesi, Şafak Mert isimli kişide üç adet ruhsatlı tabanca bulunup bulunmadığının ve bu silahların baskın olayında kullanılıp kullanılmadığının tespiti için balistik muayene yapılması...''
Bu husus Emniyet tarafından DYP İstanbul İl Başkanlığı'na soruluyor. Başkan Celal Adan imzasını taşıyan yazı özetle şöyle:
‘‘Şafak Mert ve Mustafa Malkoç, partimize üyedir. Şafak Mert aynı zamanda DYP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesidir. Adresleri aşağıdadır...''
Üçüncü belge ise Şafak Mert'in silahlarıyla ilgili. Ruhsat Şubesi tarafından Asayiş Şubesi'ne yazılmış:
‘‘Şafak Mert üzerine kayıtlı üç adedi taşıma ruhsatlı, bir adedi bulundurma ruhsatlı silah kaydı mevcuttur. Mustafa Malkoç adına ruhsat kaydı yoktur...''
Evet, bunların Flash TV baskınına katıldığı iddia ediliyor ve Şafak Mert isimli DYP yöneticisinin tam dört adet ruhsatlı silah sahibi olduğu ortaya çıkıyor. Kim verdirmiş bu silahları, kim verdirmiş bu ruhsatları? Tansu mu, Meral mi, yoksa başkaları mı?
Bunların hesabını kim soracak?
***
Sevgili okuyucularım, nereye el atsak veya atmasak, her yerden rezalet fışkırıyor. Bugünkü hükümet aklını başına toplasın ve bu rezaletlerin üzerine gitsin. Herkesin haberi olsun ki, eğer bunların üzerine gitmezse bu hükümet kendini bitirir.
Her gün yaşadığımız şu iğrenç olaylardan artık midemiz bulandı ve kusacak duruma geldik.
Yılmaz, Ecevit ve Cindoruk üçlüsüne sesleniyorum:
Bu hesapları sormazsanız, bu pislikleri didik didik etmezseniz, iki elimiz sizin yakanızda olacaktır.
***
Emin Çölaşan'ın notu: ANAP Ankara İl Başkanı Mehmet Demirel aradı. İ. Melih'in belediyesine mal sattığı zaman il başkanı olmadığını, olduktan sonra satmadığını söyledi.
Paylaş