TÜRKİYE'de yazılı basının en önemli sorunlarından biri, bazı kimselerin tepeden inme paraşüt yöntemiyle köşe yazarı yapılması.
Mesleğimizin çilesini çeken, 24 saat haber peşinde koşan, kendi alanında uzmanlaşmış nice pırıl pırıl muhabir arkadaşımıza, hiç değilse kendi konularında köşe yazısı yazdırılmaz.
Buna karşın ilgisiz birileri o köşelere -çeşitli ilişkilerle- çöker! Bunların başka yerlerde görevleri vardır. Gazeteye uğramazlar. Yazılarını evlerinden, işyerlerinden yazarlar. Gazete ile bütün ilişkileri yazılarının çıkmasıdır. Gerçek gazete emekçisi ayın sonunu getiremezken, bunlar yüklü paralar alırlar.
Bu tüccar-yazar takımı büyük sermaye gruplarıyla iç içedir, kendi şirketleri vardır ve yazılarında belli kesimlerin çıkarını savunurlar.
Bir başka boyut: Vatandaş televizyonda dizi oyuncusu, program sunucusu, manken, artist, şarkıcı, hatta medyumdur ve ismi parlayınca ‘‘köşe yazarı’’ yapılır!
Bir de geçmişin sıkı solcuları vardır. Bunların tümü dönek olmuştur. Çeşitli aşamalarda devşirme operasyonu geçirip tarikatçı-liberal olmuş ve pek çoğu İslamcı basına sığınmıştır.
Köşe yazarlığının böylesine ucuzladığı ikinci bir ülke, dünyada herhalde yoktur.
* * *
Bugün size Cüneyt Ülsever örneğini vereceğim. Arşivlere bakıyorum, bu şahıs ve karısı Neriman Ülsever'in ortak olduğu çeşitli şirketler görüyorum. (Yer kaybı olmasın diye şirketleri yazmıyorum.)
Arşivlere bakıyorum, bu şahsın geçmişte çeşitli davalardan yargılandığını görüyorum. Finba Menkul Değerler davasından yargılanmış, erteleme kararı verilmiş. Nasrullah Ayan ve Yavuz Çizmeci ile birlikte AOG Türkinvest Menkul Kıymetler davasından yargılanmış, dava zamanaşımı nedeniyle düşmüş.
Turgut Özal'ın prenslerinden. Geçmişte çok hızlı bir solcu olarak tanınıyor. Maocu mu, yoksa başka fraksiyon mu! Özal döneminde Amerika'dan getirtiliyor, Bülent Şemiler tarafından batık Emlakbank'a genel müdür yardımcısı yapılıyor.
Emlakbank olayından yargılandı mı?
Solculuktan ‘‘liberalliğe’’ transfer olduğu dönemde, İslamcı kesime yaklaşıyor. Kanal 7 isimli İslamcı televizyonda program yapmaya başlıyor.
Sonra paraşütünü takıyorlar ve köşe yazarlığına iniş yapıyor!
Bu şahıs, öldürülen Necip Hablemitoğlu'na en ağır sözlerle saldıran Liberal Düşünce Topluluğu isimli kuruluşun üyesi. Bu kuruluşu yazıyorum, tutumunu eleştiriyorum. Üyeler arasında ismini andığım için korkuyor, ‘‘Emin Çölaşan hedef gösteriyor, o yazılar mizahtı’’ diyor!
Ne tuhaf, hem oranın üyesi olmaktan ‘‘şeref duyduğunu’’ belirtiyor, hem de üyeliği ortaya çıkınca korkuyor!
* * *
Kıbrıs konusunda Rum tezini destekleyen ‘‘ver kurtul’’ takımından! Geçenlerde bir yazısında Mümtaz Soysal ve Şükrü Sina Gürel'e, Kıbrıs'ta villa alıp almadıklarını sordu. Yanıt olumsuz gelince epey şaşırdı. Peki bu mekanizma nasıl çalışıyor? Kıbrıs'ta avukat Fuat Veziroğlu'nun mektubuna bakalım:
‘‘Kuzey Kıbrıs'ta Karen Fogg takımının iki gazetecisi Hasan Kahvecioğlu ve Hasan Hastürer'dir. Bunlar Metin Münir'in Karen Fogg'a ‘‘your Hasans-senin Hasanlar’’ diye yazdığı kişilerdir. Bu ikisi Kıbrıs'tan Cüneyt'e yalan yanlış bilgiler gönderir, o da köşesinde yazar. Hasan'ların gazeteleri de ertesi gün Cüneyt'in yazısını okurlarına iletir. Kıbrıs halkını bu yöntemle etkilemeye çalışırlar.’’
* * *
Mesleğimizde muhabir arkadaşlarımıza köşe yazısı yazdırılmazken, Cüneyt Ülsever gibi nice tüccarlar, şirket ortakları paraşütle ve bir gecede köşe yazarı yapılıyor.
Gün geliyor, geçmişin en hızlı solcusu dönüyor, devşiriliyor, Özal'ın prensliğine terfi ediyor, tarikatlara sokuluyor, ‘‘liberal’’ oluyor, batan bir kamu bankasında yükseltiliyor, orada büyük paralarla oynuyor, İslamcı kanallara sokuluyor, köşe yazarı yapılıyor ve ‘‘liberallik’’ adına ahkám kesmeye başlıyor.
Karısıyla birlikte şirketlere ortak. İsmi ticari faaliyetleri nedeniyle çeşitli yasa dışı olaylara karışıyor, yargılanıyor.
Görevi, işlevi, gazetecilik değil, hariçten gazel okumak.
O halde ‘‘köşe yazarlığı’’ görevini kimin adına sürdürüyor, kimlerin çıkarını kolluyor? Bunları çok iyi tanımak gerekiyor!