Diyanet İşleri Başkanlığı’na bir öneri

KUTSAL ramazan ayında camilerimiz şenlendi. Minarelere ışıklı mahyalar asıldı. Gerçekten güzel bir uygulama. Ramazan ayı 22 Ekim’de bitecek.

Tam bir hafta sonra Cumhuriyet Bayramı var.

Şimdi ben burada Diyanet İşleri Başkanlığı’na açık seçik ve net bir öneride bulunuyorum.

Minareler arasına bunca mahya ipleri hazır kurulmuşken bunlar indirilmesin... Ve Cumhuriyet Bayramı öncesinde oralara görkemli Türk bayrakları asılsın.

Minareler arasında dalgalanan Türk bayraklarının güzelliğini düşünüyorum. Hele ülkemizin bugün içinden geçtiği süreçte muhteşem bir mesaj olmaz mı?

Bayraklar ille de minarelerin arasına asılmak zorunda değil.

Camilerin dışında görünen yerlere de asılabilir.

Şimdi bu öneriye Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gönderilecek yanıtı kestirebiliyorum.

"Efendim, camiler bütün Müslümanların ibadet yeridir. Dolayısıyla bayrak asılması uygun değildir."

Bu ülkedeki Müslümanların tamamını bayrağımız temsil ettiğine göre, neden çekineceğiz? Bayrağımızdan mı utanacağız?

Peki böyle bir bayrak uygulamasında Müslümanlık açısından bir sakınca var mıdır?

Yoktur.

Verilecek olumsuz yanıt sadece birilerinin kişisel yorumu olacaktır.

Gidin Yunanistan’da görün. Kiliselerin çoğunda Yunan bayrağı var.

Az da olsa ülkemizde bazı camilere Türk bayrağı asılıyor. Örneğin, Aydın’ın Koçarlı İlçesi’ndeki Hürriyet Camii’nin minaresinde ay yıldız’ı görebilirsiniz.

Diyanet İşleri Başkanlığı bu yazdıklarıma herhalde bir yanıt verecektir. Beni yanıltmalarını, yanıtın olumlu olmasını ve ulusal bayram günlerimizde camilerimizde de Türk bayrağı görebilmeyi diliyorum.

Yanıt eğer olumsuz olacaksa, nedenlerini de ayrıca vurgulamalarını istirham ediyorum.


İNSANLARIN DİN KÖKENİ

İslamcı basın laikliği savunan, bugünkü iktidarla ters düşen bazı rektörlerin aile bireylerine ve kökenine kafayı taktı. Onları yıpratmak için manşetler atılıyor:

"Falanca rektörün dedesinin adı Agop. Ötekinin bir dedesi Artin, öbür dedesi Ohanis. Bunlar Müslüman değil, Hıristiyan kökenli. Ermeni, Süryani..."

Bunlar bir yandan AB savunuculuğu yapar, öbür yanda ise işlerine gelmeyen kişileri "Hıristiyan kökenli" olmakla suçlar.

İnsanların anasının babasının, ailesinin şu veya bu kökenden gelmesinin hiç önemi yok. Önemli olan, onlar bu ülke için gerekeni yapıyor mu sorusuna olumlu yanıt verebilmektir.

* * *

Elimde Recep Tayyip Erdoğan’ın aile nüfus kütüğü var. Devletin resmi belgesi.

Bu belgede "baba tarafından çeşitli kimselerin anneleri" olarak şöyle isimler geçiyor:

"Havuli... Farfuli... Fatuli..."

Örneğin, Ahmet ve Yunus Erdoğan’ın ana adı Havuli.

Fatuli Erdoğan
’ın ana adı Farfuli, Vesile Erdoğan’ın ana adı Fatuli.

Bizim aklımıza insanların soyunu sopunu araştırmak, oralardan sonuç çıkarmak, bunları siyasal amaçla kullanmak asla gelmez.

"Falanca Ermeni’dir, filanca Rum’dur, Yahudi’dir, dönmedir!.."

İnsanların ve ailelerin kökeni şu veya bu olabilir.

Onlar Hıristiyan, Musevi kökenli de olabilir. Kınanması gerekmez.

Biz, rektörler ve başbakanlar dahil istisnasız herkesi dinine, ırkına, aile kökenlerine göre değil, bu ülkeye yaptıkları -veya yapmadıkları- hizmetle değerlendiririz.

Her uygar insanın yapması gereken de budur.

* * *

Emin Çölaşan’ın notu:

Dünkü yazımda İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’ya Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilgili bir açık mektup yazmış ve sorular sormuştum. O yazıyı yazdığımda yağmur yoktu. Önceki gece Ankara’da şiddetli bir yağış oldu ve belediye tarafından yapılan altgeçitler dahil her yeri su bastı! Yüz binlerce insan yollarda perişan oldu. Başkentin trilyonlar harcanarak yapılan göstermelik makyajı silindi, acı gerçekler ortaya çıktı.

Abdülkadir Aksu’dan gelecek yanıtı merakla bekliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları