Devlet malı deniz, yemeyen domuz

TÜRKİYE'de en büyük rüşvet-vurgun-soygun, kamu ihalelerinde oluyor.

Devletin ve belediyelerin yaptığı irili ufaklı her ihalede bu unsur var.

İhalede rüşveti siyasetçi de alıyor. Ancak bunun için ihalenin büyük olması gerekiyor. Sonra bürokratlar, yani işi veren ve denetleyen kadrolar.

Bazen konuştuğum işadamlarına soruyorum:

‘‘Şimdiye kadar hiç rüşvetsiz ihale aldınız mı?..’’

Bugüne kadar ‘‘Aldım’’ diyene rastlamadım.

Türkiye soyulurken, ülkemizin kıt kaynakları savrulurken, bu paralar ne acıdır ki yukarıda saydığım kesimlerin ceplerine oluk gibi akıtılıyor.

Burada gerçekleri konuşalım:

İhale veren bütün bakanlıkların, bütün belediyelerin hemen bütün kadroları bu vurgundan nasipleniyor. Tabii müteahhitlerle işbirliği yaparak.

Bunun bazı nedenleri var. Kamuda ilk aşamada ihale verilirken rüşvet paylaşımı oluyor. İkinci aşamada, mal veya hizmeti denetleyenler rüşvet alıyor.

Bunun ötesinde, ihale öncesinde dümenler dönüyor. Özellikle büyük kent belediyelerinde, ihale ve alımlar, yüzde 99 olasılıkla siyasal yandaşlara ahbap çavuş ilişkisiyle veriliyor. Bazı kayırılan firmalar, ihaleye tek tabanca sokuluyor.

Türkiye ihalelerle soyuluyor. Ülkemizde nasıl banka hortumcuları, hayali ihracat vurguncuları varsa, bir de ihale mafyası var. Bazen silah, bazen tehdit, bazen de rüşvetle iş alan bir kesim.

Bu mafyanın ardındaki desteği yabana atmayın. Siyasetçi ve bürokrat!

Avanta, vurgun, soygun ve rüşvet çarkı bu üçlü arasında dönüyor ve paralar paylaşılıyor. Bana bir tek müteahhit gösterin ki, bugüne kadar işlerini avanta ve rüşvet vermeden sürdürmüş olsun. Yoktur.

***

Eski, her pisliğe açık bir ihale yasası çok uzun yıllardan beri karşımızda. Pislik çarkı zaten büyük ölçüde yasadan kaynaklanıyor. Şimdi elimize bir fırsat geçti... Ve yine ne acıdır ki, bu fırsatı bize yurtdışından IMF, Avrupa Birliği zorla verdi!

Yeni bir ihale yasası çıkaracağız! Tasarı en sonunda hazırlandı ve Meclis'e sevk edildi.

Fakat daha görüşmeler komisyonlarda başlarken, yani henüz bismillah bile deme fırsatı bulamadan, birileri bu komisyonlara üşüştü ve tasarıda değişiklik yaptırmak için sıraya girdi.

Önce Plan Bütçe, sonra da Bayındırlık komisyonlarında çok sayıda önerge verildi ve değişiklik yapıldı.

Devreye müteahhit milletvekilleri, belediye başkanları ve diğer lobici takımı girdi. Biliyorsunuz, Meclis'te her dönem müteahhit milletvekilleri çoğunluktadır. Komisyonlarda kavgalar çıktı, hakaretler yağdı, Meclis polisi devreye girdi...

Çünkü pasta çok büyüktü.

Kulisler, pazarlıklar yapıldı ve maddelerin pek çoğu, bunların arzu ve istekleri doğrultusunda değiştirildi. Meclis komisyonları adeta bir pazarlık kapısı olarak kullanıldı. Herkes kendi çıkarının, geleceğinin ve avantasının peşindeydi ve en ön safta müteahhitler yer alıyordu. O kadar ki, noter sözleşmeleri bile tasarıdan çıkarıldı!

***

Peki bundan sonra ne olacak? Tasarı Meclis Genel Kurulu tarafından görüşülecek. Müteahhit milletvekilleri, işveren kuruluşları ve bazı belediye başkanları yine kulis yapacak.

Genel Kurul Salonu yine bomboş olacak. Maddeler görüşülürken kimi cep telefonuyla görüşecek, kimi yanındakiyle muhabbette olacak, kimi uyuklayacak, kimi hiç dinlemeyecek, kimi de zaten tüymüş olacak...

Ve çoğunluk en ufak fikir sahibi olmadan, kaldırılan ve indirilen parmaklarla bu yasa birkaç günde geçecek. Tasarı görüşülürken TRT-3'ün canlı yayınında izleyin, aynen göreceksiniz.

Oysa bu yasa, Türkiye için çok önemli.

Türkiye'nin katrilyonları, milyarlarca doları, sadece ihale vurgunları nedeniyle birilerinin ceplerine hortumlanıyor ve bu gerçeği herkes biliyor.

***

‘‘Ey milletvekilleri, şimdi önünüzde bir fırsat var. Türkiye'nin soyulmasını önlemek sizin elinizde. Bu tasarı görüşülürken lütfen dikkatli olun. Çıkar gruplarının, hortumcu takımının sözlerine göre değil, vicdanınıza göre çaba harcayın ve o doğrultuda oy kullanın.

Bakınız, bu soygunu hepimiz biliyoruz. Ama biz bu tasarıyı kendi özgür irademizle bir türlü hazırlayamadık. Bu tasarı özellikle IMF ve Avrupa Birliği'nin baskılarıyla hazırlandı. Eksikleri ve yanlışları mutlaka vardır. Bunları düzeltin, yanlışları giderin ama Türkiye'nin bu yolla soyulmasına artık izin vermeyin.

Ülkemizde şu ihale rezaletine, ihale vurgun ve rüşvetlerine bir son vermek gerekiyor. Unutmayın, Türkiye'nin en büyük soygunu burada yatıyor.

Kamu ve belediye ihalelerindeki vurgunu sıfırlamak elbette mümkün olmayacak. Ama hiç değilse en alt düzeye indirelim. İşte fırsat karşımızda. Önünüzde iki seçenek olacak. Ya vurguna devam diyeceksiniz, ya da bu tasarı üzerine eğilip düzgün bir yasa çıkaracak, rüşveti, vurgunu, devletin ve milletin kazıklanmasını önleyecek hükümleri koyduracaksınız. Buyurun, tercih sizin.’’

Yazarın Tüm Yazıları