Dediğimize geldi

RECEP Tayyip Bey'in İspanya'da söylediği şu sözler, Türkiye'yi hangi kafaların yönettiğinin en somut ve acı örneği:

‘‘Bizim ille de Irak'a asker gönderme gibi bir derdimiz, ihtirasımız yok. İstenmiyorsak gitmeyiz. Tezkere asker gönderme anlamına gelmiyor. Bu tezkere ABD istedi diye çıktı. Karar ABD'nin...’’

Vay vay vay! Gazetecilik yaşamım boyunca pek çok siyasetçi ile ters düştüm, onları eleştirdim ama hiçbirinin ağzından böyle acı itiraflar duymadım. Bir ‘‘başbakan’’ nasıl böyle konuşur? Ülkesini bu duruma nasıl düşürür? Birkaç gün önce aslanlar gibi (!) kükrüyordu. O söz ve davranışlarıyla nasıl böyle çelişkilere düşer?

Madem Irak'a ‘‘ille de’’ asker gönderme derdiniz yoktu, o tezkereyi niçin apar topar, yangından mal kaçırır gibi ve gizli oturumlarda Meclis'ten geçirttiniz bayım?

Tezkere, ‘‘ABD istedi’’ diye çıkmış! Vay be, Türkiye Cumhuriyeti ‘‘başbakanı’’ söylüyor bu sözleri. O halde bizim ‘‘Meclis kararı’’ ne oldu? Meclis başka ülkelerin emir ve hizmetinde mi? Bir ülke bu kadar küçük düşürülür mü?

Burada defalarca yazdım: Bu tezkere işi ulusal onurumuzu ayaklar altına alan bir hadise idi.

Bay Başbakan, partisi ve milletvekilleri bunları hiç umursamadı! Ne zaman ki ABD Irak'a Türk askeri gönderilmesi konusunda -Kürtleri kırmamak için- birkaç gündür kıvırtmaya başladı, bizim Bay Başbakan'ın da ağzı değişiverdi.

Dediğimize geldi. Ne dediysek o oluyor da, gerçekler ortaya dökülünce Türkiye Cumhuriyeti adına ayıp oluyor.

Geriye ayaklar altına alınan, paspas gibi çiğnenen ‘‘ulusal onur’’ kalıyor.

TEK MADDELİK YASAYLA BİLİMİ ELE GEÇİRMEK


İktidar her yerde ve her alanda kadrolaşırken akla hayale gelmeyecek işler yapıyor. Bunun son örneği TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu). Yaklaşık 2.000 kişinin çalıştığı, yasa uyarınca doğrudan Başbakan'a bağlı bu kuruluşun siyasetle uzaktan yakından ilgisi yok ve bugüne kadar olmadı. Ülkemizin en önde gelen bilim ve araştırma kurumu. Yayınları var, çok sayıda öğrenciye doktora bursu veriyor, ismi bugüne kadar hiçbir yolsuzluğa karışmadı. TÜBİTAK'ı bilim adamları yönetiyor.

AKP iktidarı şimdi buraya el attı! Birkaç ay öncesine bakıp olayı anlayalım:

13 kişiden oluşan TÜBİTAK Bilim Kurulu geçtiğimiz mayıs ayında Prof. Dr. Namık Kemal Pak'ı yeniden başkanlığa seçti. Ancak Recep Tayyip Erdoğan bu atamaya -her nedense!- onay vermedi, Cumhurbaşkanı'na sunmadı.

Bilim Kurulu'nda boşalan 6 üyelik için geçtiğimiz eylül ayında seçim yapıldı, boş üyelikler dolduruldu. Başbakan bu isimleri de onaylamadı.

Herkes ne olduğunu merak ederken, hükümet Meclis'e 1 maddeden oluşan bir yasa tasarısı sevk etti. Şöyle:

‘‘Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte boş bulunan Bilim Kurulu üyeliklerine...bir defaya mahsus olmak üzere Başbakan tarafından atama yapılır.

Başkan bir defaya mahsus olmak üzere Başbakan'ın teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanır.’’

Niçin bir defaya mahsus? Olay çok net ve açık. AKP'nin amacı TÜBİTAK'ı ‘‘bir defaya mahsus’’ ele geçirmek, şimdiye kadar siyasetin girmediği bu kuruluşu siyasete alet edip özerkliğini yok etmek.

Krizi kendin yaratacaksın, yasal yolla yapılan seçimleri tanımayacaksın, seçilen Başkan'ı Cumhurbaşkanı'nın onayına sunmayacaksın, üyelere onay vermeyeceksin, sonra da kendi yarattığın krize yaslanıp yasa değişikliği getirip koskoca kurumu beş dakkada Beşiktaş yöntemiyle ele geçireceksin.

AKP iktidarı Türkiye'nin yüksek öğretim, bilim ve teknoloji politikalarını kendi kafa yapısına ve politikasına uyarlamaya kalkışıyor. İmam hatip mantığını bilime de sokmaya çalışıyor.

Böylece bursları, yayınları, kitapları, bilimsel çalışmaları, bilim ve teknoloji araştırmalarıyla birlikte koskoca bir kurum bütün maddi ve manevi olanaklarıyla bunların eline geçecek, böylece siyasetin kucağına oturtulacak. Kendi kadroları TÜBİTAK'a doldurulacak.

Bir defaya mahsus! Bir defadan bir şey olmaz!

Türkiye bu kafalarla yönetilir mi? Böyle yönetiliyor işte!
Yazarın Tüm Yazıları