Paylaş
Turgut Özal döneminin rezillikleri ayyuka çıkmıştı. Halkımız o sırada son yıllarda olduğu gibi tepkisiz ve duyarsız değildi. Hırsızlığa, yolsuzluğa, papatyalara ve Özal hanedanına büyük tepki duyuyordu.
Tam bu sırada Özal'ın kızı Zeynep, davulcu Asım'la evlenip bazı işlere girişmişti. Bu arada hanedan yağcılığı yapan bir işadamı da, genç çifte son model bir Jaguar araba hediye etmişti.
Türkiye'de kıyamet kopuyordu.
1986 yılında milletvekili ara seçimleri yapılmak üzereydi. Gazeteci Tayyar Şafak bir parti kurdu.
Büyük Vatan Partisi...
Ve muhteşem espri gücüyle, partinin amblemini belirledi:
Davulu delen bir jaguar.
Ama bu jaguar araba değil, kaplan benzeri hayvan jaguardı. Amblem bugün bile gözümün önündedir. Bir jaguar davulun içine dalmış, davul delinmiş!
Tayyar böylece seçime de katıldı, 12 parti arasında 7. oldu ve yüzde 2 dolaylarında oy aldı. Neredeyse Meclis'e milletvekili sokacaktı.
***
Tayyar Şafak iki gün önce vefat etti. Sağ görüşlü, ama düzgün bir insandı. Gerçek bir basın emekçisiydi. Onunla birlikte geçmişte aynı gazetelerde çalışan nice uyanık köşe dönerken, Tayyar o pisliklere hiç bulaşmadı. Kimsenin adamı olmadı.
Tansu'nun televizyon kanalından geçen gün Tayyar'a da hakaretler yağdırılıyordu. Demek Akşam Gazetesi'ndeki köşesinde Tansu'yu eleştirmiş, hoşuna gitmeyen bir şeyler yazmıştı.
Dün bir baktım ki, Tayyar'ın ardından goygoy yapan yok. Ölüm haberi çoğu gazetede tek sütun! Özel kanalların bazısında, sadece birkaç cümle... Çünkü Tayyar kimsenin adamı değildi. Evi ile gazetesi arasında yaşayan kendi halinde bir insandı. Medyanın tepelerinde etkili ve yetkili adamları yoktu. Ölümünün haber değeri de bu yüzden ‘‘tek sütun’’ olarak belirlenmişti!
Dürüst gazeteci, gerçek basın emekçisi Tayyar Şafak'a Allah'tan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsın.
ÖZAL VE GÜZEL
Seçim öncesinde çok merak ettiğim bir konu var. Acaba Korkut Özal ve Hasan Celal Güzel bu seçimde ne yapacaklar?
Hasan, Korkut Özal'ın yetiştirmesidir. Onun rahle-i tedrisinden geçip bugünkü konumuna gelmiştir! Şimdi bu ikilinin ‘‘genel başkan’’ oldukları iki ayrı parti var.
Hasan'a ait olan Yeniden Doğuş Partisi.
Korkut Bey'inki Demokrat Parti.
İki adet tabela partisi. İsimleri var cisimleri yok...
Ve ikisi de önümüzdeki 18 Nisan seçimlerine girecek! Oy pusulasında yerleri kura çekimiyle belirlendi.
***
Türkiye'de birileri zamanında uyanıklık edip parti kurarlar. Sonra başka partilere ve o partileri destekleyen medyaya yamanırlar. Demeçleri, söyleşileri yayınlanır.
Hatta isimlerinin daha da fazla geçmesi için askere, orduya, rejime falan küfretmeye başlarlar. Yargılanırlar. Bu yöntemle isimlerini medyada geçirirler!
Sonra gidip bir partiden milletvekili adayı olurlar. Amaçları Meclis'e girebilmektir.
***
Çok merak ediyorum, acaba Özal ve Güzel şimdi ne yapacaklar? Bir solukta Fazilet veya DYP listesine atlayıp kendilerini mi kurtacacaklar, yoksa partilerinin başında seçime girip aslanlar gibi mücadele mi verecekler?
Benim kişisel görüşümü sorarsanız, bu ikili Fazilet veya DYP'den aday olacaklar.
Diyeceksiniz ki ‘‘İyi ama bu partiler onları niçin aday yapsın? Arkalarında herhangi bir kitle, oy gücü falan yok. Parti için yıllardan beri çalışan adamlarının yerine niçin bunları koysunlar...’’
Haklısınız ama Türkiye'de siyaset böyle yürüyor.
Bazıları, işlerine geldiği sürece ‘‘parti genel başkanı’’ olarak görünürler. Medyayı kullanırlar, sanki arkalarında bir güç varmış gibi esip gürlerler.
Son anda da, milletvekili seçilebilmek amacıyla partilerini falan terk edip kendilerini kurtarma çabasına girerler! Başka bir partiye sığınırlar.
***
Seçime girecek 21 partiyi burada saymaya gerek yok. Ama sağda ve solda isimlerini çok iyi bildiğimiz, ancak yüzde 10'luk ülke barajını aşması beklenmeyen partiler var.
Demokrat Türkiye Partisi (DTP), İşçi Partisi (İP), Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖDP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP)...
Bu partiler -beğenelim veya beğenmeyelim- seçime mertçe girip mücadele edecekler.
Eğer aynı şeyi Korkut Özal ve Hasan Celal Güzel de yaparsa, onları kutlayacağım.
Amaaa, eğer bu iki ‘‘parti başkanı’’ başka partilere yamanırsa, kendilerini kurtarmak uğruna partilerini satışa getirirlerse, herhalde yaptıklarının hesabını da verirler.
Siyaset ciddi iştir. Parti kurmak, genel başkan olmak da ciddi iştir.
Eğer başka partiye yamanacaksanız, niçin yıllardan beri ‘‘parti başkanı’’ unvanınızla ortaya çıktınız?
Olup biteni önümüzdeki günlerde listelerin teslimine kadar hep birlikte izleyeceğiz...
Ve çok büyük olasılıkla, mangalda kül bırakmayan bazı ‘‘parti başkanlarının’’ yüreklerinin boyutunu da göreceğiz!
Bizim bildiğimiz kaptan, batan gemisini en son terk eder. Gemi batarken yolculara ‘‘Hadi bana eyvallah, ben kendimi kurtarıyorum. Siz başınızın çaresine bakın’’ diyen kaptan, onur sahibi değildir.
Paylaş