‘HEY Corc, Ankara ve İstanbul’u duman ettin. Aslında ‘içimize ettin’ diyecektim de, ayıp olmasın diye demedim.
İçimize etmek deyince aklıma geldi, buraya gelirken yanında özel tuvaletini de getirmişsin. Kakanı ve çişini kaldığın yerde değil, her gittiğin yere taşınan özel seyyar tuvaletine yapıyormuşsun... Çünkü olur olmaz yerde, örneğin kaldığın otel odasında yaparsan, özellikle İsrail ajanları bu kakaları ve çişi ele geçirip tahlil ediyorlarmış.
Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad’ın hasta olduğunu ve öleceğini, ele geçirdikleri çişinden ve kakasından öğrenmişler.
Bunlar ayrıca idrardan karakter tahlili de yapıyormuş. Senin karakter tahlili olumsuz çıkabilir. Onun için sen sen ol, tuvalet vaziyetine dikkat et. Çişine kakana sahip çık, başkalarına kaptırma.
Kalacağın yerin dışında bir yerde ihtiyaç molası hissedersen, mümkün olduğunca tutmaya çalış. Ama yine de yanında bir oturak bulundur. Yaptığını sokağa döküp üzerini kireçle örtsünler. Üzerinde ‘buraya çöp döken ve işeyen eşşektir’ yazılı duvar diplerinden uzak dur.
Bir de dikkat et, paparaziler pipinin resmini çekmesin.
* * *
Sana ikinci tavsiyem, Emine Erdoğan’ı öpmeye möpmeye kalkışma. Hem aile zor durumda kalır, hem de Müslüman mahallesinde salyangoz satmış olursun ki, senin gibi müttefikimize yakışmaz.
Densiz Yunanlı başbakan -adı Kostas Karamanlis mi ne- geçenlerde hanımefendiyi Atina’da şap diye öpmesin mi! İnan ki bizim buralarda kıyamet koptu. Bu görüntüler yayınlanmasın diye bütün basın kuruluşlarına haber gönderildi ve nitekim yayınlanmadı!
Gerçi Recep Tayyip Erdoğan o anda eşinin yanındaydı ve aslanlar gibi duruyordu. Fakat basireti bağlanmıştı. AB beklentisi olmasa, vallahi de billahi de o Kostas denilen Yunan başbakanını ayılana gazoz bayılana limon yöntemiyle oracıkta iki tekme bir yumrukta devirir, üzerine çullanıp haşat ederdi. Kostas dua etsin ki, AB’den müzakere tarihi bekliyoruz. Durup dururken su koyverir, girişimizi veto eder diye Erdoğan bu acı olaya göz yummak zorunda kaldı.
Neler yapmadık bu vatan için!..
* * *
Üçüncü tavsiyem, çok önemli olduğu için bunu dün de yazmıştım, bizim başları bağlı ve saçları gizli başbakan ve bakan eşlerini görünce, sakın kendini Afganistan, İran veya Suudi Arabistan’da zannetme. Hani olur ya, bir an için kafan karışır, ‘ulan ben nereye gelmiştim’ diye sorar ve boşuna gaf yapmış olursun.
Aman şaşırma. Türkiye’desin koçum, Türkiye’de!
* * *
Corc, burada bizi soracak olursan çok çok iyiyiz! AKP çok iyi gidiyor! İç politikası AB’ye, ekonomisi IMF’ye, dış politikası sana emanet.
Dışarısı tak diye emrediyor, bizimkiler şak diye yapıyor.
İnanmayacaksın ama hortumla mücadeleye damardan girdiler! Ne kadar hortumcu, hayalici, hırsız, naylon faturacı vesaire varsa hepsi af kapsamına giriyor.
Fakat hakkını yemeyelim, bu iktidar cömert çıktı haaa! Birkaç gün önce asgari ücrete bile 15 milyon Törkiş lira zam yapıldı.
Özelleştirme falan dersen, tam gaz gidiyor. Devletin ve milletin malını mülkünü ölmüş eşek fiyatına -babalar gibi- satmayı sürdürüyorlar. Ah, bir de TÜPRAŞ ellerinde patlamasaydı!
Kadrolaşma büyük ölçüde bitti. Şeriatçı, tarikatçı, şeyh, mürit takımı devlete güzelce yerleşti. Sen bu Recep Tayyip Erdoğan’ı sevmeyeceksin de kimi seveceksin!
Bugün kulağına eğilip ‘hey Corc, versene borç’ diyebilir. Ver kurtul!
* * *
Corc, zaman bulup sana mektup yazamıyorum. Şimdi elim değmişken bir ricam olacak. Yav, şu Kuzey Irak’ta PKK ve Kürt devleti işini çöz be! Bizimkiler senden korkuyor, bu işe el atamıyor. Yakında yanıbaşımızda senin desteğinle Kürt devleti kurulacak, bizim iktidar öylece seyrediyor. Söyle şunlara da biraz kişilikli olsunlar, Türkiye’nin onurunu korusunlar. Biz söyleyince takmıyorlar. Sen söylersen, dürtükleyip uyarırsan dinlerler.
Dün öğlen gazetenin yemekhanesinde bizim Nuray Babacan, Oya Armutçu, Kamuran Zeren, Saffet Korkmaz, hep birlikte idik. Milyonlarca insanımız gibi kulaklarını epeyce çınlattık, seni pek güzel andık!
Öptüm seni! (Not: Geldin diye dün geceden beri Ankara’da bütün yollar kesik. Bugün evde hapisim. Fırsat bulursan ara.)
Haydi mektubum sana uğurlar olsun/ Dere tepe düz olsun/ Kim bu mektubu Corc Bush’a vermezse/ İki gözü kör olsun.’